Naz translate Turkish
852 parallel translation
I'm not gonna pander to that mythic-name bullshit.
O efsanevi isim saçmalığının nazını çekemem.
Do you wanna cramp your act?
Bana naz mı yapıyorsun?
May it please the court, the State of Illinois is ready - ready and waiting, sir.
Müsaadenizle Sayın Yargıç, İllinois Eyaleti iddia makamı - Hazır ve nazırdır, efendim.
I'll have the deed pronto, whatever that means.
Tapu hazır ve nazır olacak, bu da ne demekse.
I can promise you I'll be back in the shop tomorrow, and I'll be on my toes!
Yarın mağazada olacağıma söz veriyorum. Her şekilde hazır ve nazır!
It's done, it's settled.
Her şey hazır ve nazır.
Be a buffoon in the vile hope of teasing out a smile on some cold face.
Nazırın yüzü gülecek diye bir an karşısında takla mı atmalı her an?
And her acting like Lady Astor's horse, and all because I got here on time!
Ama hanımefendi naz yapıyor. Neymiş efendim, zamanında gelmişim!
I know you are concerned with solving what is essentially a local crime but please believe me, I am not being coy with you.
Yerel bir cinayet gibi görünen bir vaka çözmeye çalıştığınızı biliyorum... ama lütfen inanın, size naz yapmıyorum.
Not as protector, steward, substitute... or lowly factor for another's gain... but as successively from blood to blood... your right ofbirth, your heritage, your own.
Ama naip, nazır, vekil olarak değil ya da başkası adına ikinci derece bir aracı olarak da değil ; silsileden, kan bağıyla, soydan gelme hakkınızla, tek başınıza ülkenin hâkimi olarak üstlenin.
That chair, I had from Nazimova herself.
Şu sandalyeyi Nazımova'nın kendisinden aldım.
The planes are in position now, all set for the racehorse start.
Uçaklar şu anda yerlerini almış bulunuyor. Hepsi yarışın başlamasına hazır ve nazır.
- I'm not vain, dear.
Naz yapan kim!
Ready, willing and able, sir.
Hazır ve nazırım.
That's enough, don't get rough
# Bu kadar yeter, naz yapma
She wrote a cold letter, and he begged her to be serious... for he could die at any time, and he was right.
Kız mektuplarından birine biraz soğuk bir cevap yazdığında kendini kaybetmiş... Ona naz yapmaması için yalvarmış, her an ölebileceğini söylemiş. Söylediği yalan değildi.
Come on, duck, don't play hard to get.
Hadi ama, naz yapmayın artık.
Come on.
Hadi ama, naz yapma.
- Ready and charged, sir.
- Hazır ve nazır efendim.
And if you don't do it... heraus!
Hadi artık naz yapma istersen.
A Queen's messenger has to be ready at all times.
Bakanlık Kuryesi dediğin her an hazır ve nazır olmalıdır.
Are you playing hard to get?
Naz mı yapıyorsun?
And none of us can alter the fact, do what we will that she stands outside Marat's door ready and poised to kill.
Ve hiçbirimiz, ne yaparsak yapalım, ilişemeyiz şu gerçeğe :.. ... Marat'nın kapısına dayanmış hazır ve nazır öldürmeye.
I'll tell the chamberlain you both approve.
Saray nazırına, ikinizin de onayladığını bildireceğim.
The steward and chamberlain are good judges.
Vekilharç ve nazırın değerlendirmeleri yerinde olmuş.
And our chamberlain here and the Edo chamberlain agree.
Ve buradaki saray nazırı ile Edo'daki saray nazırı anlaştılar.
The chamberlain and steward know that.
Saray nazırı ve vekilharçta durumun farkında.
Please tell the chamberlains and steward how I feel in whatever words you think will best help my case.
Lütfen nazıra ve vekilharca neler hissettiğimi bana yardımı dokunabilecek kelimelerle ifade edin.
My husband's with the chamberlain?
Kocam, nazır ile birlikte mi?
He said he'd be at the chamberlain's residence and that you must come at once.
Nazırın evinde olacağını söyledi ve seninde hemen oraya gitmeni istiyor.
The chamberlain wishes to see you both.
Nazır ikinizide görmek istiyormuş.
Even if it is the chamberlain, show him how determined you both are to keep your resolve.
Nazır bile olsa, ona bu konuda ikinizin de ne kadar azimli olduğunu gösterin.
To the chamberlain's residence, at about 2 : 00. What?
Saat 2 civarı, nazırın evine gitti.
The chamberlain's residence?
Ne? Nazırın evine mi?
But Sahei and Nui say you took her to the chamberlain's residence.
Ama Sahei ve Nui, senin onu nazırın evine götürdüğünü söylüyorlar.
If you go back to the castle obediently without making a fuss, the chamberlain is willing to overlook everything.
Söz dinleyip kaleye sorun çıkarmadan dönersen, nazır her şeyle ilgilenmeye hazır.
The chamberlain's orders?
Nazırın emirleri mi?
The chamberlain ordered the wife of footman Bansaku Kariya to come and feed her twice a day.
Nazır hizmetli Bansaku Kariya'nın karısına günde iki kez gelip onu emzirmesini söylemiş.
I was quite afraid you'd storm the chamberlain's residence.
Nazırın evine gidersen öfkeye kapılmandan korkuyorum.
The chamberlain and steward are impressed by your restraint.
Nazır ve vekilharç, kendini zaptedebilmenden etkilendiler.
Those of Lord Masakata Matsudaira, ruler of the Aizu domain, Chamberlain Yanase, and Steward Takahashi.
Aizu bölgesinin yöneticisi Efendi Masakata Matsudaira'nın, saray nazırı Yanase'nin, ve vekilharç Takahashi'nin kellelerini.
The chamberlain's intervention would aggravate matters.
Nazırın araya girmesi olayları daha da karıştırabilir.
It's ready.
Hazır ve nazır!
Bitch, bitch, bitch.
Naz, naz, naz.
We'll get rich and I'll build myself a wooden house, up on the hill, with a good view of the town.
Zengin olacağız tepede, kasabanın güzel manzarasına nazır ahşap bir ev yapacağım kendime.
Mary returns to Naz.
Meryem, Nasıra'ya dönüyor.
Ceiling still to do.
Hala naz yapıyor.
Rone, that's your room.
- Herkes hazır ve nazır.
This is just an affectation.
Amma naz yapıyorsun.
- Oh, my God, don't be coy.
- Tanrı aşkına, naz yapma.
- Ah, the omnipresent constable.
- Hazır ve nazır polisimiz.