English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ N ] / Needling

Needling translate Turkish

53 parallel translation
- You just keep needling me.
- Beni iğneleyip duruyorsun.
Why do you keep needling me?
Neden beni iğneleyip duruyorsun?
You keep needling me and I'm gonna take this joint apart.
Benimle uğraşmaya devam edersen bu dükkanı yerle bir ederim.
Everybody's been needling me.
Herkesin bana sataştığı.
Had the nicest way of needling a guy.
Erkekleri iğneleme tarzı hoştu.
And if you don't stop needling me, I'm not going to look at your line.
Bana sataşmayı kesmezsen, senin işinle ilgilenmeyeceğim.
Well you saw them there, when I met your parents, the way they were needling me and you couldn't do anything about it.
Ailenle tanıştığımda onları orada gördün. Beni iğnelerlerken gördün. Ve bu konuda hiçbir şey yapamadın.
There you go again needling.
İşte yine iğneliyorsun.
You're always needling.
Hep iğneliyorsun.
What's all this needling?
Bu iğneli sözler de ne şimdi?
Stop needling me for worrying about it then, okay?
Bu konuda endişelenerek beni rahatsız etmeyi kes o zaman, tamam mı?
Stop needling me.
Bana sataşmayı kessene.
You never stopped needling him.
Ona sataşmadan duramadın.
Needling?
Sataşmak mı?
She was nice to you one minute, needling you the next.
Bir dakikada sana ısınıyor ardından içki içiriyor.
You're needling me, aren't ya?
Beni iğneliyorsun, değil mi?
He's just needling you.
Seni kızdırmaya çalışıyor.
I'LL STOP NEEDLING YOU.
Hayır.
- You needling me?
Hem aynı sahneyi defalarca çekiyor adamlar. - Beni kızdırmaya falan mı çalışıyorsun?
As Miranda and Steve continued needling each other on the playground... Dr. Mao was busy needling Charlotte in his office.
Miranda ve Steve, oyun parkında birbirlerini iğnelerken Dr Mao ofisinde Charlotte'a iğne yapıyordu.
Stop it, Berta, you're needling them.
- Boş ver Berta, uğraşılmaz bunlarla.
But always... with the inherent... needling... of ambitious pursuit... a pursuit that takes us... from the boring tedium of self-reflection of self-hate... and to self-creation... of new dreams.
Ama her zaman... doğal... iğneleyici... azimli bir ısrarla... bizi öz-nefret, öz-yansıtmanın sıkıcılığından alıp yeni hayallerin öz-yaratıcılığına yönelten bir ısrar...
It's beautiful, with deeper needling.
Çok güzel, iğne izleri daha derin.
" l enjoy needling the blue pigs.
Mavi domuzlarla oynamayı seviyorum.
Anyway, we're in the car, and Mike's all pissy and Bonner just starts needling him.
Neyse, arabaya bindik, Mike kızgındı Bonner de onu kızdırıyordu.
She shows up unannounced and starts needling me.
Haber vermeden gelip beni sinirlendirmeye başlıyor.
- He's needling you. - Why don't you tell him to go jump?
- Neden ona zıplamasını söylemedin?
Because I'm sick of him needling me about my work.
Çünkü işim hakkında iğneleyici konuşmasından bıktım.
He calls the goy back on the pretense of needling additional measurements for the appliance.
Daha sonra o adamı yalandan aparat ölçüsü alma bahanesiyle tekrar arıyor.
It's needling me, see. I need to reassure her.
Gördün mü, öyle tuhaf bir şey yok.
- Leave it on him... here comes the needling.
- Ondan ayrıl... Şimdi onu iğnelemeye geliyoruz.
Happy with you with you pushing me and needling me?
Beni zorladığın için mi mutlu olmalıyım? Yoksa iğneli lafların için mi?
It just feels like Frankie's needling her way into my life.
Sanki Frankie, hayatımı mercek altına almış gibi.
It just feels like Frankie's needling her way into my life.
Frankie sanki bir şekilde hayatıma girmeye çalışıyormuş gibi.
I started needling people.
İnsanları sinirlendirmeye başlamıştım.
Always snapping, needling.
Devamlı azarlar, iğnelerdi.
Why are you needling East Bureau?
Neden Doğu Hizbi'ni dürtüklüyorsun?
The whole time you've been here you've been needling me, and I'm not putting up. with it anymore.
Burada olduğundan beri beni iğneliyordun ve artık buna katlanamıyorum.
A lot picking and needling.
Pek çok ayrıIığı ve iğnelemeleri.
Needling his chest won't help if there's blood around the lung.
Göğsüne iğne saplamak yardımcı olmaz. Eğer akciğerlerinde kan varsa, göğüs tüpü gerekiyor.
Something's needling me, Nico.
Bir şey beni rahatsız ediyor, Nico.
When I see someone constantly needling me...
Biri beni sürekli iğnelediğinde...
Prior needling, most like for management of this knee's pain.
İğne izleri var. Diz ağrısını gidermek için kullanmış olabilirler.
This needling, you think morphine-mania joins the two men?
Bu iğne izleri, sence de onlar bağımlı mı?
Amanda's needling takes several hours, half a day at least.
Amanda'nın o işlemleri birkaç saat sürüyor, bazen yarım gün.
Yeah, they've been needling you so you'll turn up all tooled up, ready to commit murder.
Evet, tehcizatlı olarak cinayet işlemeye hazır halde karşılarında olacaksın.
But I wish you would stop bringing this up and stop needling me.
Ama bu konuyu açmaktan ve beni iğnelemekten vazgeçsen çok iyi olacak.
- I'm not needling you.
- Seni iğnelemiyorum.
You've been needling poor peralta so much, You've practically made him a new suit.
Zavallı Peralta'yı o kadar iğneliyordun ki, neredeyse yeni bir takım elbise diktin.
And you were needling both of our families with that secret, they probably both wanted you to shut up.
Ve ikimizin ailelerini de bu sır ile sinirlendiriyorsun,... dolayısıyla iki taraf da seni susturmak istiyor.
Don't know what's needling her.
Onu neyin sinirlendirdiğini bilmiyorum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]