English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ N ] / Negotiating

Negotiating translate Turkish

1,181 parallel translation
I thought we were negotiating here.
Burada pazarlık yaptığımızı sanıyordum.
But as you're negotiating these multimillion dollars contracts... the janitors in your buildind earn less than US $ 12,000 a year.
Aynı zamanda milyon dolarlık sözleşmelerin pazarlığını yapacaksınız. Ama bu binadaki temizlikçiler yılda 1 2.000 dolar bile kazanmıyor.
I have this kind of crazy philosophy that your grades should represent your grasp of the material not your negotiating skills, which are amazing, by the way.
Şu delice felsefeye sahibim ki, notların... dersi ne kadar anladığını göstermeli... pazarlık becerilerine değil, laf aramızda bu konuda epey iyisin.
We wait for contact, they make a demand, we start negotiating.
Bizi aramalarını bekleyeceğiz. Talepte bulunduklarında, görüşeceğiz.
- I'm not negotiating.
- Pazarlık yapmıyorum.
I did the negotiating in your name investing in the appropriate places, buying from group companies.
Senin adına anlaşmalar yaptım, doğru yerlere yatırım yaptım... hisse senetleri aldım.
As Thiers is persistently negotiating details of the Prussian peace treaty,
Cehennem yukarıda değil, burada. Kızların suçu pek yok.
Well, I am just negotiating the proper approach.
Ee'si uygun bir yaklaşım düşünüyorum.
I'm not negotiating this.
Bu pazarlığa açık bir konu değil!
I'll recommend you for the negotiating committee.
Seni komiteye öneririm.
We're negotiating.
Şimdi olmaz, Pilot. Pazarlık yapıyoruz. Pazarlık yapıyoruz.
You are supposed to be negotiating with the Plokavians!
Plovakyalılar ile görüşme yapıyor olmalıydınız. Plovakyalılar!
- I filled up on nuts negotiating.
- Görüşmede abur cuburla doydum.
You'll be negotiating with the aliens mysterious leaders, the Brain Balls.
Liderleri Beyin Topları ile antlaşma yapacaksın.
Now Rocky's negotiating with Dateline.
Şimdi Rocky Dateline'la anlaşma yapmış.
With just a little negotiating, Brad's stock suddenly began to rise.
Kısa süren görüşmelerden sonra, Brad'in hisse senetleri yükselmeye başladı.
The Borg negotiating?
Borg pazarlık mı yapıyor?
I can't believe we're negotiating with adolescent drones.
Genç dronlar ile pazarlık yaptığımıza inanamıyorum.
You don't have the luxury of negotiating with people as they shoot at us!
Bize ateş eden insanlarla pazarlığa oturacak lüksümüz yok.
Jane is negotiating with extreme prejudice.
Jane, onlarla gayet güzel ilgileniyor.
You're negotiating with me?
Benimle pazarlık mı yapıyorsun? !
You are much better at having parties... than you are at negotiating surrender.
Eğlence düzenleme konusunda teslim müzakeresindekinden çok daha iyisiniz.
The U.S. government is in the process of negotiating his release.
Amerikan Hükümeti serbest bırakılması için çalışmalara başlarken...
We're in the middle of negotiating my new contract.
Zamanlama tam bir felaket. Yeni sözleşmemi görüşüyorduk.
We're negotiating.
Pazarlık yapıyoruz.
Negotiating my departure was easy.
Ayrılma sürecim kolay oldu.
Now, I mean, even if you got to sell The Auk you'll be in a much better negotiating position to be pitching a goin'concern, right?
Auk'u satsan bile daha iyi bir pazarlama, yapmak isterdin değil mi?
- l thought we were negotiating.
- Anlaşmak üzere olduğumuzu sanıyordum.
- l was negotiating.
- Anlaşmaya çalışıyordum.
Yeah, well then, we still have some negotiating to do.
Demek ki görüşmemiz gereken şeyler var.
I'm not negotiating over my son.
Oğlum için pazarlık yapmam.
- What? Are we negotiating?
Pazarlık mı yapıyoruz?
- Negotiating with me now?
- Şimdi de pazarlık mı yapıyorsun?
All right, five's a negotiating platform.
Beş bin pazarlık edilecek bir zemin.
General, with all due respect, it's not like we're negotiating with terrorists.
General, affınıza sığınarak, bu bir teröristle görüşmek değil.
Not to mention negotiating around the twin cores of the Andromeda galaxy.
Andromeda galaksisinin ikiz çekirdeklerinin etrafında göründüğünden bahsetmedi
No negotiating.
Tartışma yok.
She's asking $ 75 million... but I don't like negotiating with your appeal pending.
75 milyon dolar talep ediyor. Ama anlaşma yapmak pek huyum değildir.
You don't bring that with you, though, do you, when you're negotiating the real estate? No.
Emlak pazarlamaya bununla gitmiyorsun herhalde?
You will be the person I will be negotiating with?
- Pazarlık yapacağım kişi siz misiniz? - Negatif.
- No negotiating.
- Pazarlık yok.
Had enough of negotiating with crazy people?
Bu delilerle yeterince müzakere etmedin mi?
The Andorians required a somewhat firmer hand at the negotiating table.
Andorianlarla müzakere masasındaysanız elinizin güçlü olması gerekir.
Your questions about my negotiating tactics were quite presumptuous coming from one so young.
Sorularınız müzakere taktiklerim hakkında o kadar genç biri için oldukça küstahçaydı.
They would lose their negotiating position.
Pazarlık yapma durumlarını kaybederler.
- And the pay! - l'm negotiating. - lt's work.
Francois, azizim, görünen o ki Komün kodeslerinde çürüyen rehinelerin hepsi idam edilmişler.
- Let us do the negotiating.
- Bırak da pazarlığı biz yapalım.
Negotiating?
- Pazarlık mı?
- No negotiating.
- Anlaşma yok.
General, with all due respect, it's not like we're negotiating with terrorists. It's exactly that.
Kesinlikle öyle.
No negotiating'.
Anlaşmak yok.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]