English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ N ] / Neuroses

Neuroses translate Turkish

79 parallel translation
She's fighting with new instruments called neuroses.
Nevroz denilen yeni bir silahla saldırıyor.
I find ways to root out insecurities, neuroses, inner tensions...
Güvensizlikleri, nevrozları, iç gerilimleri yok etmenin yollarını...
Psychoses and neuroses, dreams and symbols.
Ruhsal ve sinirsel hastalıklar, rüyalar, semboller vesaire.
It is well known they do not have neuroses, just animal passions!
Onların sadece hayvansı içgüdüleri olduğu bilinir.
All the neuroses I face every day have a negative effect on me.
Her gün yüzleştiğim nevrozların üzerimde kötü bir etkisi kalıyor.
We're all ruled by forces we're totally unaware of, as in'fate neuroses'
Hepimizi hiç bilmediğimiz güçler yönetir. "Kader nevroz" larında olduğu gibi.
I'm the neuroses that requires a $ 500-an-hour shrink!
Ben saati 500 dolar olan psikiyatrisin tedavi edebileceği sinir hastalığıyım.
Fate is two neuroses knowing they're a perfect match.
Kader iki nevrozun birbirine uygun olduklarını anlamasıdır.
Well, Sylvia Poston is a mass of neuroses.
Şey, Sylvia Poston bir nevroz kütlesi.
Look, Trent... if by some miracle, after this explosion of neuroses... you still want to see me, we can start from the top.
Bak Trent... Bir mucize olur da, bu nevrozlu dönemimin ardından beni görmek istersen her şeye baştan başlamayı deneyebiliriz.
And if you suggest that these aliens are doing bad things to them, this suggestion will make certain people believe that certain psychopathologies and neuroses they suffer from can be attributed to that.
Eğer bu uzaylıların onlara kötü şeyler yaptığını söylersen bu telkin, akıl hastalığından ve sinirceden acı çeken bir takım insanları bu hastalıkların bunlara bağlı olduğuna inandıracaktır.
- Of course you will. I'm well aware of the Potter neuroses.
Potter nevrozunu iyi bilirim.
- Annoying neuroses and all.
- Can sıkıcı sinir krizlerimle falan.
He's a New Yorker at heart, but he's lost all his neuroses and 30 pounds.
Yüreğinde hâlâ bir New Yorklu ama bütün öfkesini, sinir krizlerini ve kilosunu geçmişte bırakmış.
And I appreciate your assumption that there is an actual sexual human being underneath all Dr. Reed's deep-seated neuroses...
Dr. Reed'in kronik nevrozunun altında... cinselliği olan gerçek birinsan yattığına dair... ortaya attığın hipotez dikkate değer.
That's just your inner human, the neuroses of your past life. Ignore it.
Bu sadece geçmiş yaşamınızdan arta kalan içinizdeki insanın yaydığı ses.
I'm really sorry, Pace, that all of my hang-ups and neuroses are putting a crimp in your social life.
Yaşadığım sorunlar sosyal hayatını etkiliyorsa çok üzgünüm Pacey.
I just changed the subject to one of my other neuroses.
Ama ben konuyu değiştirip nevrozlarımdan bahsettim.
Look, he is a seething quagmire of neuroses.
Çocuk tepeden tırnağa sıkıntı.
And he developed a theory rather early that neuroses were due to lack of good orgasm or any orgasm.
Zamanında nevrozun iyi orgazm eksikliğinden ya da... = LORE REICH RUBIN = Wilhelm Reich'ın kızı... orgazm olmamaktan kaynaklandığı teorisini geliştirdi. = LORE REICH RUBIN = Wilhelm Reich'ın kızı
And if I'm wrong about that - I mean, if I've completely missed the point here, and somehow puking up... all your own shitty little neuroses all over people's laps is actually art, then you ought to at least realize there's a price to it all.
Ve eğer burada konunun ana temasını tamamıyla kaçırıyorsam - yani eğer onun hakkında yanlışsam, ve bir şekilde uyduruyorsam... insanların küçük kusurları üzerine tüm sana ait o boktan ufak nevrozların aslında sanat, o zaman bunların hepsi için bir bedel olduğunun farkına varmış olman gerekir.
Catch, you are the best friend a guy with 20 diagnosed neuroses ever had.
Sen, 20 teşhisli nevrozlu bir erkeğin bulabileceği en iyi dostsun.
Perhaps this was the defining moment of our epoque of speed and syncopation, this so-called 20th century of angst, neuroses and panic.
Belki de bu, bizim yeni dönemimizin dönüm noktasıydı acelecilik, telaş, nevroz ve panikten oluşan sözde yirminci yüzyılın.
No matter how much I blame my parents for my neuroses all my happiest memories are with them.
Bizimkileri ne kadar sinirce suçlasam da... tüm mutlu hatıralarım onlar ile.
Let me take you on a journey through my neuroses for the past hour or so.
Seni sinir uçlarımda bir geziye götüreyim.
Who knows what kind of neuroses are hiding behind that big man on campus mask?
Kampüsün büyük adamı maskesinin ardında kim bilir ne nevrozlar vardır? Hiç yolu yok.
All their neuroses intertwine so perfectly, and itjust works like a charm.
İkisinin nevrotik davranışları birbirine öyle iyi uyum sağlamış ki, ilişkileri kusursuz işliyor.
- No, you can't use my neuroses to justify your own.
Benim durumumu kendine pay çıkarmak için kullanamazsın.
It's my neuroses and I'll just, you know...
- Bu sadece benim nevrozum.
Do you think you could put your hang-ups and your neuroses on hold?
- Nevrozuna dur diyebilir misin? - Evet.
It happened with Robin, it happened with Half Boob, and it's gonna keep on happening until you power down that bucket of neuroses inibriation style.
Robin konusunda da böyle oldu, Yarım Göğüs konusunda da, Bu böyle de sürüp gidecek tabiki sen nevrozlarından serhoşlukla kurtuluncaya kadar.
And because our neuroses overlap so perfectly.
Ve ikimiz de tam birer çatlağız.
He acknowledged that neuroses driving the criminal to commit the original crime is compounded magnified by flight. By the sounds of dogs at his heels.
Onu bu suçu işlemeye iten nevrozun * kaçışla, ayaklarının ardındaki köpeklerle arttığını, büyüdüğünü kabul etmişti.
- No anxieties? Neuroses? - Pathologies?
Kaygı, sinir bozukluğu, patolojik rahatsızlığın yok mu hiç?
You have this great way of making my neuroses sound cosmic.
Sinir bozukluğumu evren şeylerine çok harika bağlıyorsun.
Five, psychologists say that repressed sexual functions can create adult neuroses ;
Beş, psikologlar bastırılmış cinselliğin, sonradan... nevroza dönüşebileceğini söylüyorlar ;
- Sure, we all have neuroses.
- Elbette ki, hepimizin bunalımı var.
Psychoanalysis has moved away from hysteria and the physical to concentrate on other neuroses.
Pisiko analiz insanı histeri ve Nevrozların fizksel etkisinden uzaklaştırır
Oscar-winning chronicler of urban neuroses.
Kentsel nevrozların Oscar'lı tarihçisi.
Kitty, I deal with enough neuroses with my patients.
Kitty, hastalarım yeterince sıkıntı yaratıyor.
I'm dating a girl who's always fighting her own neuroses.
Kendi nevrozuyla savaş halinde bir kızla çıkıyorum.
Internal conflicts, even neuroses -
İç çekişmeler, hatta sinir hastalığı...
That he'll pass on his neuroses or...
Nevroz olur diye endişelenmişti.
Well, like most overachievers, he displays a slight Oedipal neuroses.
- Beklenilenden daha başarılı karmaşa bozukluğu gösteriyor.
Once I was out from under Mrs. Frederic? s iron hand And your neuroses,
Bayan Frederic'in demir yumruğundan kurtulduktan sonra ve senin sinir hastalığından dünyayı daha net görebildim.
Check your neuroses at the door.
Sinir bozuklukların hakkında sana yardımcı olacak.
Their faggishness, their solitude, their neuroses, their goofiness, their campiness, or, even their masculinity at times.
Hevesleri, yalnızlıkları, sinir hastalıkları, budalalıkları, yalanları, yada erkekliklerini bile zamanla yazıyorlar.
What I think is you are just indulging in a lot of neuroses.
Önce senin yaptığın nevrozlara müsamaha göstermek.
The thing about phobias people don't realise is that they're all rooted to some form of neuroses in childhood.
İnsanların fobilerle ilgili anlamadığı nokta çocuklukta yaşadığımız olayların sonucunda ortaya çıkmaları.
I'm convinced that separations, divorces domestic violence, the excess of cable TV stations, the lack of communication, listlessness, apathy, depression, suicide, neuroses, panic attacks, obesity, tenseness, insecurity, hypochondria, stress and a sedentary lifestyle are attributable to architects and builders.
Ayrılıkların, boşanmaların, aile içi şiddetin, kablolu kanal sayısındaki patlamanın, iletişim eksikliğinin, umursamazlığın, uyuşukluğun, depresyonun, intiharların, asabiyetin, panik atakların, obezitenin, gerginliğin, güvensizliğin, melankolinin, stres ve hareketsiz yaşam tarzının mimar ve mühendislerin suçu olduğundan adım gibi eminim.
Why don't you rezone your neuroses?
- Neden gidip kendi...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]