Notices translate Turkish
775 parallel translation
INHERITANCE NOTICES
MİRAS DUYURUSU
She's so particular, if an article is half an inch out of place... or if there's a speck of dust on anything, she notices it.
O kadar ayrıntıcı oldu ki, bir şey yarım santimetre yerinden oynasa ya da herhangi bir şeyin üzerinde bir toz zerresi olsa, hemen fark ediyor.
If I cut my hair nobody notices me.
Saçımı kesersem kimse beni fark etmez.
The ranger's notices.
Bizimkinin haberleri.
Evidently you don't read the bankruptcy notices.
Herhalde iflas haberlerini okumuyorsunuz.
I don't think he ever notices what I wear.
Ne giydiğimi fark ettiğini bile sanmıyorum.
Now, run and get the papers and read me the notices.
Şimdi, Şu gazeteleri kap gel \ ~ bakalım.
And death notices...
Ve ölüm ilanları...
- Here they are. Rave notices again.
Gene övgü dolu eleştiriler.
Rave notices.
Övgü dolu eleştiriler.
The better notices you get, the more it costs you.
Daha iyi eleştiriler aldıkça, bunların masrafları da artıyor.
Come kneel beside me so no one notices us.
Gelip yanımda diz çök, böylece bizi gören olmaz.
Who notices that?
Hadi oradan.
I hope Ross notices that yellow ribbon.
Şu sarı kurdelenin sonucu sanırım Ross.
She starts up the walk and notices the door's open.
Buraya yaklaşıyordu ve kapının açık olduğunu fark etti.
Just that he notices things like guns!
Silah gibi şeyleri hemen fark eder.
Absolutely fantastic notices, every one.
Kesinlikle yorumlar harika.
So how were the notices?
Eleştiriler nasıl?
What if the company notices?
Ya dairedekiler durumu fark ederse?
The only important ones are the New York notices.
Önemli olanlar New Yorklu'ların yorumları.
- Cook and the notices, for instance.
- Cook ve ihbarlar, örneğin.
Those weren't exactly money notices.
Onlar para ihbarnameleri değildi.
- Nobody notices me.
- Hiç kimse farkıma varmaz.
And tear down all of the notices as fast as you can!
O ilan panolarını da elinizden geldiğince çabuk sökün!
Oh, do you mean those lawless notices?
Şu kanunsuz bildiriyi mi kastediyorsunuz?
One notices it only later, as a memory.
Bunun farkına daha sonra varırsın, bir anı olarak.
And congratulations, I read your Philly notices.
Kutlarım, afişlerini okudum.
Besides, no one notices him.
Hem kimse ondan şüphelenmiyor.
Landowners Threatened by Disposses Notices.
Toprak sahipleri! Mülksüzler Bildiriminden etkilenenler.
There were no more notices about him in Stage Magazine.
Sahne Dergilerinde onun hakkında artık ilan yer almıyordu.
If someone else notices it, we're screwed.
Başka biri daha fark ederse boku yedik demektir!
- Shall we read your press notices?
- Doğru değil. - Basındaki haberleri okusak mı?
And, er... no death notices in the papers.
Ayrıca gazetelere ölüm ilanı da verilmeyecek.
A husband who hardly notices me.
Varlığımın farkında olmayan bir koca.
Your Honour the defence notices a third person at the prosecution's table.
Efendim... savunma makamı, savcılık masasında bir üçüncü kişiyi görüyor.
Him, he doesn't notice the clothing he notices what's underneath.
O elbiselere dikkat etmez, aklı fikri elbisenin altındakindedir.
These are the notices for night school.
Sana akşam kurslarının ilanlarını getirdim.
There must be years ahead of us that come without scrimping and counting, and picking over checkbooks and budgets and final notices and old bills.
Daha önümüzde bütçemizi, ödeme bildirimlerimizi eski faturalarımızı ve çek defterimizi ince eleyip sık dokuyacak, hesap kitap yapacak ve cimrilik edeceğimiz uzun yıllar var.
There were notices everywhere :
Her yerde aynı uyarı vardı :
The streets of Harlan are busy enough, no one notices you.
Harlan sokakları yeterince hareketli. Kimse seni fark etmiyor.
So, nobody notices.
Yani, kimse fark etmez.
One notices, that they bore in the sorrow.
Endişelenecek hep bir şeyler bulurlar.
But I'm flattered when the girl notices and plays along.
Güle güle hanımefendi. Tezgâhtar kızın oyunumu fark edip benimle birlikte oynamasından mutluydum.
During the night, hundreds of notices were secretly posted everywhere.
Gece boyunca, heryere yüzlerce afiş yapıştırılmış.
I've had all of the notices removed and I've ordered the death penalty for anyone who spreads the false rumors that Antony's men might desert him.
Tümünü kaldırttım ve Antony'nin askerlerinin onu terkedebileceği dedikodusunu yayan olursa ölüm cezası emri verdim.
The Department of Safety has to condemn those buildings and issue eviction notices today.
Güvenlik departmanı kamulaştırma ve tahliye kararlarını.. .. bugün bildirmek zorunda.
No one notices me anyway.
Beni zaten kimse fark etmiyor.
Max notices everything.
Max her şeye dikkat eder.
She always pretends she never notices when I forget.
Unuttuğum zaman hiç fark etmemiş gibi yapar hep.
She notices everything.
O her şeyi fark ediyor.
I had wonderful notices.
Bu konuda harika bilgilerim var.