English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ O ] / Opinionated

Opinionated translate Turkish

148 parallel translation
- Self-opinionated's a good word.
- Dik kafalı uygun kelime.
- Self-opinionated bully I ever saw or heard of.
- En dik kafalı zorbasın!
He's opinionated, he's conceited, he's arrogant and disrespectful.
Dikkafalıdır, kibirlidir, küstahtır ve saygısızdır.
Never in all my days have I met such an opinionated, self-centred young man.
Tanrım. Hayatımda onun gibi benmerkezcil genç bir adamla tanışmamıştım.
You're still as opinionated as ever.
Her zamanki gibi inatçısın.
I'm an ignorant, opinionated girl, and everything I am I owe to you?
Ben cahil, sabit fikirli ve her şeyini sana borçlu olan bir kızım.
We declare you obstinate and opinionated in your offences, excesses and errors.
" Seni, işlediğin suçlar, taşkınlıklar ve hatalarında dik kafalı ve ön yargılı davrandığını bildiririz.
Pompous, self-opinionated, holler than thou and dull.
Gösteriş meraklısı, kendini beğenmiş, kibirli ve sıkıcı.
Are you generally so opinionated?
Genelde sabit fikirli misiniz?
She was selfish, grasping, philistine... materialistic, stubborn, opinionated.
Bencil, aç gözlü, cahil materyalist, inatçı, dik kafalı biriydi. Onun için deli oluyordum.
He's a willful, opinionated man with a contempt for all discipline, either moral or military.
İnatçı ve başı göklerde, ve ahlaki ya da askeri, her türlü disipline karşı saygısız.
" strong-willed and opinionated.
" iradesi güçlü ve dikkafalı.
I am opinionated, I am stubborn, I am smug....
Önyargılıyım, inatçıyım, kendini beğenmişin tekiyim.
King Marchand is an arrogant, opinionated, chauvinistic pain in the ass.
Bence King Marchand küstah, dik kafalı, şoven piçin teki.
Maybe he's an opinionated fella.
Belki inatçı biridir.
He has become over-opinionated... and cannot brook any disagreement with his own views.
Şimdi de aşırı-fikirlenmiştir ;... kendisiyle uyuşmayan herhangi bir fikre tahammül edememektedir.
I was an undisciplined, loudmouthed, opinionated young man who was way out of his league.
Kendinden çok üstün birilerine çatmış, disiplinsiz, kaba ve inatçı bir genç adamdım.
I'm much too opinionated.
Fazla muhalifimdir.
- But you're opinionated and want 5 kids. - I am.
Ama senin kendine has fikirlerin var ve beş çocuk...
Somebody's loud and opinionated.
Birisi gürültücü ve dik kafalı.
Well, my wife and I, we were both too opinionated.
Karımla fikir uyuşmazlıklarımız vardı.
well known among her colleagues as fearless, opinionated and brash. In recent months she'd earned the nickname Maniac Kate, a nod to another cop with a knack for overkill.
Arkadaşları arasında korkusuz, dik kafalı ve atılgan olarak bilinen Kate son aylarda adam öldürme sayısı arttığı için bir de "Manyak Kate" lakabını almıştı.
So opinionated.
Çok inatçıdır.
She's pushy and opinionated.
O, aceleci ve inatçı biri.
She's very independent, a little opinionated but she has a nice sense of humor.
Başına çok buyruk, biraz inatçı birisi ama güzel bir espri anlayışı var.
You're opinionated.
Sabit fikirlisin.
It's not angry, it's opinionated.
Öfkeli değil. Sadece inatçı.
Jennet was so opinionated about my art, it drowe me crazy.
Jenny'nin sanatımla ilgili çok fikri vardı, beni delirtirdi.
Opinionated.
Dik başlı.
It's our little opinionated rock'n'roller friend.
Bu bizim sabit fikirli rock'n'roll'cu arkadaşımız.
Megan, you're the most opinionated girl in my class.
Megan, sen sınıfımdaki en inatçı kızsın.
- He likes people that are opinionated.
- Fikri olan insanları sever.
HUNTLEY :... self-serving, over-opinionated ass!
- çıkarcı, katı fikirli kişiliğinden bıktım!
She's antagonistic and opinionated, critical...
Ayrıca her şeye karşı çıkıyor. Önyargılı, ukala ve...
- Conceited... - A-hem! opinionated, egotistical, vain...
Kibirli inatçı bencil... kötü.
Now he's very opinionated.
Şimdi de inatçılık ediyor.
People are just getting dumber but more opinionated.
İnsanlar gittikçe daha budala ve daha dik kafalı oluyorlar.
She's opinionated, lesbian, and Jewish.
Dik kafalı, lezbiyen ve Yahudi.
You are opinionated, unreliable, scrubby, unpleasant and utterly...
- Sen önyargılı, güvenilmez, pasaklı kaba ve çok rahatsız edici birisin.
- This guy gets more opinionated every day.
- Adam gittikçe daha önyagılı oluyor.
They might be opinionated, but I find that refreshing.
Dik başlı olabilirler ama ben onları canlandırıcı buluyorum.
I have an issue to put out with a big hole on the back page... because my editorial writers chose to be un-opinionated today!
- Çözmem gereken bir şey var. Arka sayfada bir boşluk var çünkü başmakalecilerimin hepsi bugün fikirsiz oluverdi.
I KNOW I CAN BE OPINIONATED SOMETIMES.
Bazen sabit fikirli olabiliyorum.
The nana's very judgmental, and she's political and opinionated.
Büyükannem çok inatçı, siyasal ve dik kafalıdır
They're big, noisy and opinionated.
Onlar büyük, gürültülü ve inatçıdır.
And we're little and noisy and opinionated.
Bizse küçük, gürültülü ve inatçıyız.
I gotta say, man, I'm glad she's not here for first day...'cause she's, like, opinionated.
Söylemem lazım dostum... iyi ki ilk gün burada değil. Çünkü inatçı biri.
- You are so opinionated!
- Çok önyargılısın!
I'm not opinionated.
Sana bir şey söylemek istiyorum
Opinionated.
Dik kafalı.
Still, you're pretty opinionated...
- Elbette.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]