English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ O ] / Optimum

Optimum translate Turkish

180 parallel translation
Do you know what happens if one makes one of infinite length... With optimum interchain attractions?
Optimum zincirler arası çekim gücüyle neler olur biliyor musun?
24 hours... and every hour brings us further and further... from our optimum orbital position.
24 saat... ve her daha fazla, daha fazla bizi yaklaştırıyor... bizim yörünge pozisyonumuzu.
For animals and plants, the evolution of science has led to a whole new approach where the best animals are selected and plants are put in optimum conditions in order to obtain the best results.
Hayvanlar ve bitkiler için bilimin gelişimi, en iyi hayvanların seçildiği ve bitkilerin en iyi sonucu elde etmek için ideal koşullara koyulduğu yeni bir yaklaşıma sebep oldu.
Phasers locked on target A. Approaching optimum range.
Fazerler hedef A'ya kilitlendi, Kaptan. Optimum düzeye yaklaşıyorlar.
Weapons officer, stand by to fire main batteries as soon as we reach optimum range.
Uygun menzile ulaştığımızda ateşlemek üzere ana bataryalar hazır olsun.
I find that it has a new vitality here in Germany, with its great leader and chancellor, Adolf Hitler, that I admire very. New Germany will construct for you optimum centered government of the current world.
Bizzat hayranı olduğum büyük lideriniz şansölye Adolf Hitler ile Almanya yeniden hayat bulmuştur.
E I said : ", Well optimum to make he is to dive. "
Sonra dalmaktan başka çare yok diye düşündüm.
One days before, in Paris, the Minister British of the War says : 'The French army he is optimum of the world.'
Bir kaç gün öncesinde, İngiltere savaş bakanı Paris'i ziyaretinde "Fransa dünyanın en kudretli ordusuna sahiptir" demişti.
But we obtain to leave the roads main and to go for the province e was extraordinary, because it was a wonderful time, in the villages the people received them e offered them optimum brandy, optimum wine, therefore said "stops what to leave everything for the Germans?"
Ama güç bela anayola ulaşmayı başardık... Taşrada durum çok sıradışıydı. Hava günlük güneşlikti.
In many cases, had to the uncertainty of the situation, the people had gotten rid themselves of its optimum good that could.
Ancak şartların muğlaklığı yüzünden birçoğu çoğu insan mallarını satabildiği en iyi fiyatla elden çıkardı.
The dutch government gives instructions to the public officers to remain itself in the active while they found that he was optimum for the people.
Flaman hükûmeti verdiği bir talimatla, sivil memurlardan halkın çıkarına olduğunu düşündükleri müddetçe yaptıkları işe devam etmelerini istedi.
The Russians of the city had optimum index of recovery of the army.
Stalingrad'daki Ruslar tüm Rus orduları içinde en iyi toparlananlar oldu.
E in result of the victory of May and the slaughter of the U-boats, this month of June was, in all the directions, optimum month that we had in these 46 months of war.
Şimdi, mayısta elde edilen bu zaferle ve U-Botların yok edilmesiyle diyebiliriz ki haziran ayı, nereden bakarsanız bakın 46 aydır sürmekte olan savaşta, en iyi durumda olduğumuz zamandır.
Now, as the map is sadly inadequate, I would be very grateful if you could draw me a diagram of the optimum route.
Harita acı bir şekilde yetersiz... en uygun rotanın bir krokisini çizerseniz çok müteşekkir olurum.
The optimum would've been a confession from Collis.
Collis'in ağzından itirafname almak için güzel olurdu.
My analysis of your metabolism indicates 7 : 40 a.m. as the optimum time for your morning fuel ingestion.
Metabolizman üzerinde yaptığım analiz sonucu sabah yakıt alım saatinin 7 : 40 olduğunu saptadım.
Finding the optimum stress point for the fault line itself which, by the way, is target zero.
Fay hattını harekete geçirip doğru yerden kırılmayı sağlayacak... noktayı tutturmak.
The course I have chosen... will take the Cygnus through at its optimum angle of rotation.
Seçtiğim yoldayım... Cygnus'u en uygun yol açısından götüreceğim.
Optimum self-sufficiency.
En yüksek düzeyde kendi kendine yeterlik.
Optimum power.
Azami güç.
TELETRAAN I : Heat loss at optimum level.
Öyleyse, Dünya'nın şu sorunun kaynağını bulalım.
For optimum efficiency, I've assigned each of you a part of the list.
En iyi verim için, her birinize listenin bir parçasını veriyorum.
Perception of the optimum.
En yüksek kavrayış.
Make sure you're exercising at the optimum level.
Optimal düzeyde egzersiz yapmaya dikkat edin.
I'll compute the optimum spread of phasers and photon torpedoes to hit it.
Ben de onu vurmak için gerekli yayılımı hesaplayacağım.
Matter-antimatter mixture-ratio settings at optimum balance.
Madde-karşı madde karışım oranları... ideal dengede.
Optimum.
- İdeal.
Setting new course at optimal shearing angle... bearing 217 mark 203.
217 mark 203 yönünde optimum çekme açısına yeni bir rota ayarlanıyor.
The optimum attack position is?
En uygun saldırı konumu?
- The optimum kill shot is...?
- En yüksek hasarı vermek için?
I'm programmed to cruise at the optimum speed... calibrated to a risk factor of.28, which on this roadway calculates at 243 kilometers per hour.
Yolculuk hızını en uygun seviyeye programladım risk faktörü.28'e ayarlandı,... bu yolda 243 km / saat hız demek.
Risa is climate-controlled for optimum tourist comfort.
Risa'nın iklimi optimum turist konforu için bilgisayarla kontrol edilmektedir.
Maintain optimum glide speed.
Maksimum kayma hızında kal.
Primate response optimum.
Primat yanıtı uygun düzeyde.
Because all our lives are in such an optimum fucking mess, that it needs Peter the saviour to send us out in the world... on New Year's Day resurrected and directed.
Çünkü hepimizin hayatları perişan halde ve bize gönderilen kurtarıcımız Peter'ın görevi Yeni yıl arifesini kurtarmak ve bize emirler vermek.
Helps determine optimum placement for the transmitters.
- Yarbay, başka nerede olabilir ki? Hadi ama. Merkez Şehir'de de olamaz ya.
I assume Dr. Vasquez has explained... the risks a child like Ulysses faces going into cold sleep, even under optimum conditions.
Dr. Vasquez'in sana Uly'sis gibi çocukların normal koşullarda derin uyku için risk taşıdıklarını açıkladığını varsayıyorum.
How to bite my lip. How to mop my brow. He told me specifically not to smear my brow, but rather to pat for optimum effect.
- Dudağımı nasıI ısıracağımı... kaşımı nasıI kaldıracağımı, daha iyi etki yapması... için dokunmamı söyledi.
Helps determine optimum placement for the transmitters.
Vericilerin ideal yerini saptamaya yarıyor.
And the Centauri are willing to put their fighters on autopilot... and risk blacking out... if it gives them the optimum firing position when they come out.
Centauriler gemilerini otomatik pilota alarak gözlerinin kararması riskini alırlar. Kendilerine geldiklerinde ideal atış pozisyonunda olacaklarını umarlar.
Now, I have checked the program and determined the optimum moment to strike is when they play the fight song.
Şimdi, programa baktım ve saldırıya geçmek için en uygun zamanın kavga şarkısını çaldıkları an olduğuna karar verdim.
The Shadow vessel is approaching optimum firing range.
Gölge gemisi uygun atış menziline girmek üzere.
Still outside optimum firing range for automatic systems.
Hâlâ otomatik sistemlerin uygun atış menzilinin dışındayız.
Optimum approach angle is 14 degrees.
Optimum yaklaşım açısı on dört derece.
Approaching optimum speed.
Uygun hıza yaklaşıyoruz.
Ten thousand kilometers to optimum firing range.
Atış menziline on bin kilometre.
We've reached optimum firing range.
Atış menzilindeler.
Optimum distance achieved.
Gereken açıklık sağlandı.
He was telling me the angle of the Earth's tilt on its axis relative to the orbit of the transmission satellite restricts the placement for optimum reception.
Bana diyordu ki, dünyanın ekseninin... iletişim uydusunun yörüngesiyle yaptığı açı yüzünden... sinyaller ancak belli konumlarda net olarak alınabiliyormuş.
Ah, under optimum conditions with a bankroll, maybe.
Farklı koşullar altında yapabilirsin.
- Eight thousand kilometers to optimum firing range.
- Atış menziline girmelerine 8000 km. var.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]