Ordinance translate Turkish
325 parallel translation
That's violation of city ordinance number 382.
Bu 382 sayılı şehir yasasının ihlali.
You're a naval ordinance expert.
- Donanma silahları uzmanısınız. - Uzmanmış...
- I'm an engineer, and naval ordinance just happens to be my subject.
Ben bir mühendisim, branşım da donanma silahları.
William wilt thou have this woman to thy wedded wife to live together after God's ordinance in the holy estate of matrimony?
William sen kutsal evlilik bağı içinde, Tanrı'nın emirleri çerçevesinde beraber yaşamak üzere, bu kadını karın olarak kabul ediyor musun?
City ordinance about running along these sidewalks.
- Koşmayla ilgili şehir düzenlemesi.
Mary, wilt thou have this man for thy wedded husband, to live together after God's ordinance in the holiest state of matrimony?
Mary, sen bu adamı kocalığa kabul edip hayatın boyunca ondan ayrılmayacağına yemin eder misin?
City Ordinance Number 105.
Şehir Yasası, Madde 105.
There's an ordinance against that too.
Buna karşı da bir madde var.
Don't you understand that I cannot get any.300 ammunition from ordinance until this.303 gets back? I had a wire from Obaig this morning.
Bu 303'lükler geri dönene dek, ordu donatımdan bir tane bile 300'lük mermi alamam, anlamıyor musunuz?
And it was practically a town ordinance passed against her.
Ve böylece kasaba hüküm fermanını imzalamış!
Forgive the intrusion, but vehicle ordinance number 4012... forbids osculation in public conveyances.
ani gelişimi bağışlayın, fakat 4012 sayılı taşıtlar kanunu... halk taşıtlarında böylesine yakınlaşmayı yasaklıyor.
These couchings and these lowly courtesies might fire the blood of ordinary men, and turn pre-ordinance and first decree into the law of children.
Bu yere yatmalar, aşağılık pohpohlamalar orta malı yüreklerin kanını tutuşturup kurulu düzenleri, anayasaları çocuk oyuncağına döndürebilir.
Top off all jets and check Fly One for ordinance load.
Jetlerin son kontrollerini yap ve Uçuş Bir'in mühimmatını kontrol et.
The duke has succeeded in having an ordinance issued.
Dük bir nizamname imzalatmayı başardı.
Her ordinance informed me.
Maalesef değil.
"To live together after God's ordinance in the holiest state of matrimony? " Wilt thou love her, comfort her, honor her... " and keep her in sickness and in health, and forsaking all others...
"Kutsal evlilik müessesesini Tanrı'nın buyruklarına uygun şekilde sürdürmeyi" bu kadını sevmeyi, rahat ettirmeyi, ona saygı duymayı "hastalıkta ve sağlıkta yanında olmayı ve yaşadığınız süre boyunca" başka herkesi unutup yalnızca ona bağlı kalmayı kabul ediyor musun? "
"to live together after God's ordinance in the holiest state of matrimony? " Wilt thou love him, comfort him, honor him... " and keep him in sickness and in health, and forsaking all others...
"Kutsal evlilik müessesesini Tanrı'nın buyruklarına uygun şekilde sürdürmeyi" bu adamı sevmeyi, rahat ettirmeyi, ona saygı duymayı "hastalıkta ve sağlıkta yanında olmayı ve yaşadığınız süre boyunca" başka herkesi unutup yalnızca ona bağlı kalmayı kabul ediyor musun? "
Katsumi, wilt though have this man to thy wedded husband, to live together after God's ordinance in the holy state of matrimony, love him, comfort him, honor and keep him, in sickness and in health,
- Evet. Katsumi, bu adamı yaşadığın sürece kocan olarak kabul edeceğine Tanrı'nın huzurunda ve yasalar önünde ikinizin de yaşadığınız sürece ona bağlı ve sadık kalacağına iyi günde ve kötü günde her zaman onun yanında olacağına söz veriyor musun?
Could it be a violation of a city ordinance?
Bu, şehrin düzenine aykırı bir hareket olabilir mi?
- It's a violation of ordinance number 56.
Hayır. - Bu 56. maddeyi ihlale girer.
Court-Order : According to # 1 ordinance No. 31, 40 the Jewish business, namely the textile shop of the widow H. Lautmann, Hlinka Square 69, is taken over for temporary administration.
Mahkeme Kararı : 31 / 40 hükmünün bir numaralı maddesine göre, dul H. Lautmann'ın giyim mağazası olan, Hinka Meydanı 69 numaradaki Yahudi işletmesi, geçici bir süreliğine devralınmıştır.
"According to God's holy ordinance, and thereto I plight thee my troth."
"Tanrının kutsal hükmüne göre, ve sana sadık kalacağıma söz veririm."
( Sam ) According to God's holy ordinance, and thereto I plight thee my troth.
Tanrının kutsal hükmüne göre, ve sana sadık kalacağıma söz veririm.
According to God's holy ordinance.
Tanrının kutsal hükmüne göre.
Wilt thou have this woman to thy wedded wife and live together after God's ordinance and, uh...
Bu kadını kendine eş olarak alıyor ve tanrının emriyle hayat boyu... - Kabul ediyor musun?
Wilt thou have this man to thy wedded husband and live together after God's ordinance in the holy s —
Bu adamı kendine eş olarak alıyor ve tanrının emriyle hayat boyu kutsal itaat edeceksin. falan filan...
Do you know there's a city ordinance against disturbing a man... who's deciding whether to raise or call?
Artırıp artırmayacağına karar vermeye çalışan birini rahatsız etmeyi yasaklayan bir yönetmelik olduğunu biliyor musun?
You're in violation of every fire ordinance in the book... faulty sprinklers, no access to exit doors, dried up extinguishers.
Yangın konusundaki bütün yasal düzenlemeleri ihlal ediyorsunuz. Musluklar bozuk, yangın kapılarına ulaşılamıyor, söndürücüler boşalmış.
- There's a very strict ordinance.
- Bu konuda kanunlar çok sıkı.
City ordinance 47-B prohibits the playing of any musical instrument in a public place for the purpose of commercial enterprise without a licence.
Belediye yönetmeliği 47B, halka açık yerlerde, ticari teşebbüs amacıyla, izünsüz olarak müzik aleti çalınmasını yesekler.
City ordinance 132-R prohibits the begging.
Belediye yönetmeliği, 132R, dilenciliği yasaklıyor.
- You need a civic ordinance... -... or a resolution by the board.
- İdari emir ya da meclis kararı gerekli.
It's the Imperial ordinance
İmparatorluk fermanıdır.
The Imperial ordinance has been issued
İmparatorluk fermanı yayınlanmaktadır.
He works at the ordinance factory in Rouen.
Rouen'de silah fabrikasında çalışıyor.
Such is the ordinance of Islamic law... recommended by the prophet.
Bu, peygamberin sünneti geçerli İslam uygulamasıdır.
There's a county ordinance.
İlçe kuralları var.
- You tell him about the ordinance?
- Ona yasayı anlattın mı?
- What ordinance?
- Hangi yasa?
- What ordinance, Sheriff Pile?
- Ne yasası Şerif Pile?
We got this ordinance here, passed after the Civil War, because a lot of our boys didn't come home and the women was chewing up the grass.
İç savaştan sonra erkeklerin çoğunun dönmemesi ve kadınların sıkıntıdan tütün çiğnemelerinden dolayı burada bir yasa çıkardık.
This ordinance says any man, short of a murderer, can be saved from the gallows by any property-holding female, providing she decides to marry him.
Bu yasaya göre cinayetten hüküm giymiş bir erkek darağacından onunla evlenmeyi kabul eden arazi sahibi bir kadın tarafından kurtarılabilir.
We're all ordinance brides.
Hepimiz yasa gelinleriyiz.
Us ordinance husbands aren't allowed to.
Yasa kocalarının hakkı yok.
There will be a gunnery crew here on Monday to actually man the ordinance.
Pazartesi mühimmatla birlikte bir topçu takımı burada olacak.
You are violating a city ordinance Coming in here.
Buraya gelerek, il yönetmeliğini çiğniyorsun.
Am I breaking some town ordinance?
Bir kanunu mu çiğnedim?
Will thou have this woman to thy wedded wife to live together after God's just ordinance in the holy estate of matrimony?
Bu kadını karın olarak kabul ediyor musun? Tanrı'nın emriyle kutsal evlilik bağıyla yaşamak üzere kabul ediyor musun?
A chap in Her Majesty's ordinance makes them up for me.
Majestelerinin emrindeki bir arkadaştan aldım.
You know, we still got an ordinance here, no gunplay within the city limits.
Ama yasaları çiğneyemezsin. Şehir içinde silah kullanmak yasak.
Anyway, we were playing the 35th Ordinance this particular day.
Her neyse, o gün 35. tertiplerle oynuyorduk.