Ours translate Turkish
11,396 parallel translation
He's ours now.
Adam artık bizim.
That is so violent, but it's ours.
Bu çok şiddetli, fakat bu bizleriz.
You recently met with a colleague of ours, Tony Rice.
- Yakın zamanda bir Tony Rice adında bir meslektaşımızla görüşmüşsünüz.
Then we kill him, and Northumbria is ours.
O da Uhtred. Onu öldürürsek Northumbria bizimdir!
Northumbria is ours.
Northumbria bizimdir.
Mercia will soon be ours.
Mercia da yakında bizim olacak.
England is ours.
İngiltere bizim.
But the rest... it's all ours.
Ancak geri kalanı tamamen bizim. - Eve mi?
We paid for it last night. It's ours.
- Dün gece onun için ödeme yaptık.
Back in the day, Finland's schools sucked on the level that ours suck on.
Zamanında, Finlandiya'nın okulları bizim okullarımız gibi berbattı.
The same thing with the Norwegian prison warden, that the idea of no cruel or unusual punishment was ours.
Aynı şekilde, Norveçli hapishane gardiyanının dediği gibi "İnsanlık dışı ceza vermeyeceksin" fikri de bize aitti.
They were already ours.
Onlar zaten bizimdi.
- She's ours! You can't have her.
O bizim onu alamazsın.
It's ours.
Bizim evimiz o.
Freedom is ours.
Özgürlük bizim.
both of ours.
ikimizin de.
Just trying to get the world back on track, for his sake and for ours.
Dünyayı kendi ve bizim iyiliğimiz için düzene sokmaya çalışıyorum sadece.
We must celebrate our divine right over all others, for it is their flesh that sustains ours.
Diğerlerinin üzerindeki kutsal hakkımızı kutlamalıyız. Bizi var eden etlerinin yardımıyla.
Sometimes their wounds open ours.
Bazen onların yaraları bizimkileri açar.
Boog, your butt saved ours!
Boog, popon bizim popoyu kurtardı!
- The Earth is ours.
- Dünya bizimdir.
The city will soon be ours.
Şehir yakında bizim olacak.
Victory is ours!
Zafer bizimdir!
Confirmed, it is one of ours.
Bizimkilerden olduğu onaylandı.
They're not on ours.
Bizim değil.
This is... Not one of ours.
Bu bizim değil.
Uh, a really good friend of ours- - he's, uh...
Gerçekten iyi olan bir arkadaşım var.
Arrangements like ours happen more often than people think.
Bizimki gibi ilişkiler insanların düşündüğünden daha fazla oluyor.
Well, they're friends of ours and they work together and I guess their boss found found out that they were dating, which he doesn't allow.
Arkadaşlarımız. Birlikte çalışıyorlardı. Sanırım patronları da sevgilli olduklarını öğrenince işten çıkarmış.
Didn't just use ours.
Sadece bizimkileri kullanmadım.
That CDC bounty is ours.
CDC sizler için ödül veriyor.
They always have an opinion that's not the same as ours.
Onların fikirleri bizimkiler gibi değildir.
You cook your own goose, but why ours?
Yahu kendini yaktın, bizi niye yakıyorsun?
We came to talk to you. Burkhardt is a friend of ours.
Biz seninle konuşmak için geldik.
The victim was a friend of ours.
- Kurban arkadaşımızdı.
Her theater is ours as long as we need it.
Tiyatrosunu her zaman ihtiyacımız olduğunda bize verdi
That's ours.
O, biziz.
Crime scene techs are done, so it's ours.
Olay yeri teknisyenleri işlerini bitirdi, sıra bizde.
Everything past here is ours.
Burdan arda kalan her şey bizimdir.
His soul is ours if he can prove that Jekyll is stronger than Hyde.
Jekyll'in Hyde'dan daha güçlü olduğunu kanıtlayabilirse ruhu bizim olur.
Was it one of ours?
Bizden biri miydi?
Ange is a friend of ours.
- Ange arkadaşımız.
The house is almost ours, let's finish this today.
- Ev artık bizim sayılır. Bugün bitirelim.
And you lost ours!
Ve sen bizim güvenimizi kaybettin!
I mean, goodbyes are part of the job, and ours was...
- Ayrılmak bu işin bir parçasıdır ama bizimkisi...
Unfortunately, he had picked up ours.
Ama maalesef o bizim izimizi buldu.
This woman's one of ours.
Bu kadın bizden biri.
Let's make him play one of ours.
Busefer o bizim oyunumuzu oynasın.
It's their job to make sense out of it, not ours.
Mantık bulmak onların işi, bizim değil.
So, I heard they're giving out mailbox keys downstairs, and I was thinking maybe you could pick up both of ours?
İkimizinkini de alabilir misin acaba?
He's one of ours.
- O bizim adamımız.