English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ O ] / Overblown

Overblown translate Turkish

60 parallel translation
Now, you great, overblown belch!
Evet seni büyük, yüksek sesli geğirti!
You said "This is overblown."
Onun fazla uçuk olduğunu söylemiştin.
Yeah, but nothing fancy or overblown, right?
Evet ama süslü ve şatafatlı bir şey olmaz, değil mi?
That's my mother's overblown romantic imagination coming out in me.
Annemden aldığım romantik hayal gücü yüzünden oluyor bunlar.
You overblown cretin
Seni geri zekalı şişko!
You take that... that overblown press kit they call the Bible.
Şu abartılmış İncil denilen basın bültenini ele alalım.
it was always overblown...
Kontrolsüz harcama yoktu, uzun sürelerde çektiği için...
I'm working for this firm that helps... overblown tech companies scale back and stay afloat in leaner times.
Aşırı büyümüş teknik şirketlerin yeniden dengelerine kavuşmalarını sağlıyoruz. Çünkü zor günler geçiriyorlar.
We both know you wouldn't be making this overblown art film if you hadn't convinced Simone to be in it.
İkimiz de Simone'u oynamaya ikna etmeseydin bu fazla şişirilmiş sanat filmini çekemeyeceğini biliyoruz.
That victim shit is way overblown.
Bu mağdur olma oyunları biraz fazla.
Together they face grand, overblown conflicts against an assortment of monsters, both imaginary and rooted in actual myth.
Birlikte çeşitli canavarlara karşı çok büyük, çok abartıIı mücadeleler yapıyorlar. Canavarların bazıları hayal ürünü. Bazılarını ise gerçek söylencelerden yola çıkarak yaratmış.
" Pandering to Villa's overblown vanity...
" Villa'nın abartılı kibrini pazarlayan...
This talk about legitimacy is overblown. President Bush!
Bence bu meşruluk konusu çok fazla abartıldı.
- It's overblown nonsense.
- Abartılı bir anlamsızlık.
- Overblown
- Şişirilmiş
- Overblown
- Abartılmış
Sneaking off in the middle of the night to go to some overblown keg party in the desert!
Yılanların ortasında gecenin bir yarısı çöldeki gürültülü fıçı partisine gideceksiniz!
And since then he's developed an overblown sense of justice in order to justify that killing to himself.
Ve o cinayeti kendine haklı gösterebilmek için abartılı bir adalet anlayışı geliştirdi.
Seungsuk's the only blemish on his overblown ego.
Büyük egosundaki tek leke, Seungsuk.
What sort of overblown contract has that dreadful bitch landed now?
Kim bilir ne kadar şişirilmiş bir kontrat imzaladı şimdi o iğrenç şirret kız?
This is just an overblown attempt to shock Kira into exposing himself.
Bu bir polis taktiği olmalı. Kira'yı korkutmak için sayıları yükseltmişler.
by giving your overblown salary to the fucking Red Cross?
O halde neden maaşımızın bir kısmını Kızıl Haç'a bağışlamıyoruz?
Or are you going to tell me it's all for that overblown ego you value nowadays?
Yoksa tüm bunların bugünlerde çok değer verdiğin şişirilmiş egonu tatmin etmek için olduğunu mu söyleyeceksin?
Concerns over that northland prophecy are overblown, Geddon.
Kuzey ve Kehanetler Kara abartılı, Geddon.
Hang on. Even I know that only happens in overblown and possibly illegal teen dramas.
Bekle 1 dakka ben sadece çok sesli oldugunu biliyorum ve muhtemelen illegal genç oyunları
"Friendship in true love is : An overblown concept, a fundamental concept a waste of time, a bonus."
"Gerçek aşklarda arkadaşlık abartılmış bir şeydir, temel şeylerdendir zaman kaybıdır, artı bir şeydir."
Me, because he thinks I'm gonna make a movie about his life,... everything becomes exaggerated and overblown.
Beni etkilemeye çalışıyor. Çünkü hayatı hakkında bir film yapacağımı düşünüyor. Her şeyi abartacağımı ve şişireceğimi.
Our reputation is grossly overblown. Yet here I sit with evidence indicating that the Orleans Parish Prison had custody of a young man for six months, and during that same period, denied this simple fact.
"Şöhretimiz çok abartılıyor." Ama şimdi burada, Orleans Bölge Hapishanesi'nin bir adamı altı aydır kilit altında tuttuğuna ve bu süre boyunca çok basit bir gerçeği inkar ettiğine dair kanıtla duruyorum.
We're creative and she's an overblown secretary.
Biz yaratım ekibiyiz ve o da şişme bir sekreter.
Overblown...
Sizi temin ederim ki uyduruyorlar.
Look, I think this has been, you know, uh, what do you call it? Overblown, because all I basically said was
Bakın, bu konu biraz nasıl denir abartıldı bence.
Oh, look, that whole thing was overblown, okay?
Her şeyi çok fazla abarttılar, tamam mı?
Surely what they wrote about you and Daniel was equally overblown.
Elbette Daniel ile ikiniz için yazdıkları şeyler aynı derecede abartılıydı.
♪ " Every note's overblown
" Her notası çok abartılı
I haven't read the whole thing, but the headline certainly looks overblown.
Hepsini okumadım. Ama başlık abartılmış gibi görünüyor.
Now, please avoid making overblown closing statements or sweeping proclamations about life.
Lütfen abartılı sonuç cümlelerinden ve hayat hakkında kapsamlı beyanlardan kaçının.
Yes. Rampant narcissism, delusions of grandeur, paranoia from overblown sense of self.
Coşkun bir narsizm, büyüklük kompleksi ve abartılı bir paranoya.
where the upper body, you've got this really, you know, overblown physique, very physical physique.
Üst gövdesiyle, şişkin silüetiyle ve fiziksel beden yapısıyla orada bunu gerçekten görüyorsunuz.
Meanwhile, outraged civilians claiming they're finally fed up with the overblown goverment bureaucracy.
Bu arada şaşkına dönmüş vatandaşlar sonunda abartılı devlet bürokrasisinden bezdiklerini söylediler.
When his direction wasn't overblown or competing with Julia's complex masterpiece.
"Yönetmenliğe gelince, Julia'nın kompleks sanat eserinin yanında hayran bırakmadı, rekabet edemedi."
Because they're overblown, sentimental tosh. Here, here.
Çünkü onlar abartılmış, duygusal zırvalar.
This'II sound overblown, but for 3 years I've dreamt only of Takahata-san.
Bu abartılı gelebilir ama 3 yıl boyunca rüyalarıma giren sadece Bay Takahata'ydı.
Some of the roses seem faded and overblown.
Gül Bazı soluk görünüyor ve solmuş.
Can you tell this overblown hall monitor that I was sitting with you when Emily was shot?
Bu abartılı nöbetçi öğrenciye Emily vurulduğunda seninle birlikte olduğumu söyler misin?
The thing is, I always heard you were one of the good guys who'd rather see justice done than waste everyone's time over overblown charges that are never gonna hold.
Senin hiçbir zaman kararlaştırılmayacak abartılmış suçlamalar için herkesin vaktini boşa harcatmaktansa adaletin sağlandığını görmek isteyen iyilerden biri olduğunu duymuştum oysa hep.
You know you have a very overblown sense of yourself, right?
Kendini beğenmişliğin çok yukarılarda biliyorsun değil mi?
"Invincible" is a tad overblown.
"Yenilmez" demek biraz abartmak olur.
Ira Casson was head of the team of NFL doctors who had looked into the issue and determined that the concern over head injuries was overblown.
NFL takımının baş doktoru Ira Casson olayı araştırdığını ve bu kafa sarsıntılarına dikkat çekmenin fazlasıyla abartılmış olduğunu söylüyor.
Overblown, don't you think?
"YÜZYILIN FİYASKOSU" Abarttığımı düşünmüyorsunuz değil mi?
Overblown drivel.
Abartılı saçmalıklar.
Overblown ego?
- Fazla uçmuş egosu hakkında mı?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]