English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ P ] / Paddies

Paddies translate Turkish

77 parallel translation
That's open country, nothing but rice paddies all around.
Buraları boş topraklar, Buralarda pirinç tarlalarından başka bir şey yok.
Those are rice paddies.
Bunlar çeltik tarlası.
Into the paddies, eh?
Pirinç tarlasına girdiler?
Today, from the skies of California, the fields of Kansas the rice paddies of the Orient, the air lanes of the world which we have come to know as flying saucers.
Bugün California semalarından, Kansas tarlalarından Uzakdoğu'nun pirinç tarlalarından, tüm dünyanın hava sahalarından uçan daireler olarak bilinen, tanımlanamayan uçan cisimler yani UFOlar görüldüğüne dair sürekli raporlar geliyor.
I just patrol the rice paddies in the back country.
Daha yeni taşradaki pirinç tarlalarına devriye yaptım.
We're clearing this for new rice paddies.
Yeni pirinç tarlaları için bu alanı temizleyeceğiz.
At wops, krauts, nigs, eyeties, gippos, bubbles, froggies Chinks, yidds, jocks, polacks, paddies and dagoes.
İşte size makarnacılara zencilere, homolara, çekiklere Polonyalılara saldırma fırsatı.
Get me past that hutch and jettison me into the paddies.
Şu evi geçeyim sonra beni pirinç tarlasına roketle.
There ain't no Paddies, they are just Chicanos, man.
İrlandalılar değil, sadece Meksikalılar, ahbap.
Quite hard looking Paddies.
Ukala bakışlı, darkafalılar.
- What d'you know about rice paddies?
Zavallı Arthur, demek çeltik tarlalarını iyi biliyorsun.
He really knew the rice paddies.
O tarlalarda gerçekten yaşamıştı.
See the grenade... peppermint... rice paddies...
İşte, bomba, mermi, çeltikler Vietnam, böyle şeyler.
I was up to my knees in rice paddies... with guns that didn't work, going up against Charlie... slugging it out with him, while pussies like you... were back here partying', puttin'headbands on... doin'drugs, listening to the goddamn Beatle albums!
Dizlerime kadar pirinç tarlasında çalışmayan bir silahla, Charlie'ye karşı giderken..... sizler gibi tembellik edip parti yapıp, saç bantlarını takıp uyuşturucu içip, lanet olası Beatle albümlerini dinlemiyorduk!
Even while cooking, Mom sometimes worked on paddies.
Bazen yemek pişirirken bile annem o arada gidip çeltik tarlasında çalışırdı.
The debts could have cost us only a few of our rice paddies.
Borcun miktarı sadece birkaç pirinç tarlamızın değeri kadardı.
We sold rice paddies and mountains.
Pirinç tarlalarımızı ve bağlarımızı sattık.
When the sun is shining on the mountains, farmers in their rice paddies with their water buffalo, and palm trees, monkeys, birds, and even the strange insects, for a fleeting moment I'm not in a war zone at all,
"Güneş dağlarda parıldadığında," "pirinç tarlaları çiftçiler, buffalolar," " ve palmiye ağaçları, kuşlar, maymunlar, hatta garip böcekler
Especially when the real infantry is crawling through rice paddies and shit in Vietnam.
Hem de gerçek piyade birliği, Vietnam'da pirinç tarlalarında sürünmek zorunda kalırken.
Lately I've been so busy in the rice paddies I only did a bit of dusting
Pirinç tarlasıyla uğraşmaktan başka bir şeye vakit bulamadım.
It's the first time any of us have seen water buffalo, rice paddies and nipa huts.
Hayatımızda ilk defa su bufalosu, pirinç tarlası ve yerli halk kulubeleri görüyorduk.
AII aircraft, all Hornets, all picture aircraft, everyone land in the rice paddies.
Tüm hava araçları, tüm saldırı araçları, tüm kamera araçları, herkes pirinç tarlasına insin.
Every bit has its history, not just the fields and rice paddies, someone's Great-Great Grandpa planted it, or cleared it, gathered firewood or picked mushrooms there.
Sırf tarla ve çeltiklerin değil, her şeyin ayrı bir geçmişi vardır. Birinin büyük büyük dedesi ekmiştir ya da sürmüştür.. .. orada odun ya da mantar toplamıştır.
That game where a bunch of paddies whack sticks at each other?
İrlandalıların, sopalarla birbirlerine giriştikleri oyun mu?
- What do you mean? - I had bought twenty meters of plastic for the paddies and I placed them on four stakes.
- Çeltikler için yirmi metre naylon almıştım, onu dört tane direğe gerdim.
Our rice paddies were always near the cemeteries because we believed the spirits passed through the soil into the rice so the new generation, in eating the rice was sharing in the spirit of their ancestors.
Çeltiklerimiz mezarlıklar yanındaydı. Çünkü ruhların topraktan pirince geçtiğine inanırdık. Böylece pirinci yiyen yeni nesil atalarının ruhunu paylaşmış oluyordu.
She was too old to work the paddies.
Tarlada çalışamayacak kadar yaşlıydı.
Paris is demanding something more than the same old photos showing Chinese cadres screwing peasant girls in the rice paddies.
Paris, köylü kızları beceren Çinli subayların eski fotoğraflarından çok daha fazlasını gerektiriyor.
There are always lots of frogs, grasshoppers, mice and gophers around rice paddies and fields.
Civardaki pirinç tarlalarında sürüyle kurbağa, çekirge fare ve köstebek bulunur.
After all this bullshit........ you still want to go kill women and children in rice paddies?
Tüm bu saçmalıklardan sonra... ... Hala çeltik tarlalarındaki kadın ve çocukları öldürmek istiyor musun?
I see rice paddies. We'll bring it in right here.
Çeltik tarlalarına inelim!
But we won't get out, Bob, we will double our bet and get massacred in the rice paddies
AMA DIŞARI ÇIKAMAYIZ BOB BAHİSLERİ İKİ KATINA ÇIKARTIP, YERLE BİR OLURUZ SON TEKLİFİN NE?
I took her there. It was from the rice paddies to the pine grove. According to the news, more than 200 meters, right?
Ben de onu yere yatırdım ve onu alıp sonra...
- In Thailand mothers routinely give birth in rice paddies and then go right back to work.
- Tayland'da anneler çeltik tarlalarında doğurup tekrar işe koyulurlar.
I was 19 in the rice paddies of Vietnam... sewing legs back on grunts.
Vietnamdaki pirinç tarlalarındayken daha 19 yaşındaydım, çığlıklar içinde kopan bacakları yerine diktim.
You'll spill your sweat when working in the rice paddies, but you can't bear to spill your blood against the bandits?
Bunu pirinç tarlasında terleyerek atabilirsiniz, ama Haydutlara karşı kan kaybetmek istemiyorsunuz, huh?
I, uh, was just gonna go check on the rice paddies real quick...
Pirinç tarlası nasıl diye, görmeye gideceğim....
You give me any guff, and I'll turn you into fertilizer for the rice paddies!
Böyle konuşmaya devam et, bende seni kendi ellerimle ikiye böleyim!
No matter how strong your legs may have grown working in the rice paddies, carrying around two Dotanuki swords is bound to make your injury smart.
Sapları keserek vücudunu geliştirmeye çalıştığını biliyorum ama iki ağır kılıcı taşımayı düşünüyorsan yaraların sana acı verecek.
Yeah, I grew up with the Paddies calling me a Brit, and the Brits thinking I was a Paddy.
Evet, İrlandalılar bana İngiliz İngilizler de bana İrlandalı derken büyüdüm.
After we're stuffed with sushi, we will take an invisible rickshaw to the rice paddies, i.e. your room, where we will spend hours origamiing.
Suşiyle tıka basa dolduktan sonra, görünmez bir çekçekle pirinç tarlasına gideceğiz. Yani senin odana ve orada saatlerce origami yapacağız.
and he showed me that the lift of mini mint paddies was loose, look.
Bana minik nane şekerlerinin nasıl yürütüleceğini öğretti, bak.
I've seen her, she stole mint paddies, are you gonna pay for those?
Kızı gördüm, naneli şekerlerden yürüttü. Parasını ödeyecekmisiniz?
Get'em to haul in all the Paddies for questioning.
Onlara oradaki herkesi sorguya çekmelerini söyle.
Terrace paddies like those of Yunyang county are found across much of southern China
Yuanyang'daki gibi teras biçimli bu çeltik tarlaları Güney Çin'in büyük bir kısmına yayılmıştır.
As the Miao prepare their fields for planting the swallows collect mud to repair their nests and chase after insects across the newly ploughed paddies
Miaolar tarlalarını ekime hazırlarken kırlangıçlar yuvalarını onarmak için çamur toplayıp yeni sürülmüş tarlaların arasındaki böcekleri kovalıyorlar.
Crested ibises need wetlands for feeding, and rice paddies are the perfect place to hunt for eels, frogs and snails.
İbikli turnaların beslenebilmesi için sulak arazilere ihtiyaçları vardır ve çeltik tarlaları da kurbağa, yılan balığı, salyangoz gibi avlar için mükemmel bir ortam sağlar.
The Chinese government stepped in, protecting the rice paddies so the birds could continue to feed and safeguarding neighbouring trees to enable them to breed.
Çin Hükümeti, kuşların beslenebilmesi için çeltik tarlalarını korumak ve çiftleşebilmeleri için de etraftaki ağaçları uygun duruma getirmek için girişimlerde bulundu.
Go sow your seed in your own rice paddies! I wouldn't act so big, Okishima.
Bu kadar büyük konuşma, Okishima!
back in the rice paddies...
- Çeltik tarlaları mı?
00, 00 : 18 : 43 : 00, could play the valley of Ling in China 00, 00 : 18 : 46 : 00, after M-G-M excavated some rice paddies.
M-G-M ( Metro-Goldwyn-Mayer ) etrafa biraz... pirinç tarlası görüntüsü verdikten sonra, Çin'deki Ling Vadisi'ni oynayabilir.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]