English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ P ] / Paid

Paid translate Turkish

26,115 parallel translation
So would you mind telling me how much you paid yourself this week?
Sakıncası yoksa bu hafta ne kadar aldığınızı söyler misiniz?
He was paid to swap identities and go to prison in place of the real Vincent Grant.
Gerçek Vincent Grant ile kimlik değiştirip onun yerine hapise girmek için para almış.
He, uh, wanted to know when he'd get paid. And I wouldn't tell him.
Ücretini ne zaman alacağını sordu, ben de söylemedim.
I still get paid, don't I?
Yine de paramı alacağım, değil mi?
- You know the guy that I paid off?
- Para ödediğim şu herif var ya.
Well, as soon as my soldiers are fully paid for their service in Scotland, I'm sure they will join me and the other generals - in putting down any threat.
Askerlerim, İskoçya'daki vazifelerinin ücreti ellerine geçer geçmez bana ve diğer generallere katılıp her türlü tehdidi yok edeceklerine eminim.
Will desert if they are not paid.
Ödeme yapılmazsa bırakıp giderler.
So you say a man at the Jubilee paid you to hide the pearls in my bag?
Yıldönümü Şölenindeki bir adamın incileri çantama saklaman için sana para verdiğini mi söylüyorsun?
I heard I could get paid 100 bucks per day for studying at some kind of service company.
Önce hepimize ofis gibi bir odada 100 bin won verildi ve çalışmamız istendi.
It was nice to get paid for learning something.
Bilimsel bir şeyler öğrenmek bana para kazandırıyor. Çok güzel, değil mi?
Sir. I gave it a lot of thought. I think I paid you back for what you've done for me.
Ağabey, çok düşündüm sana olan borcumu çoktan ödedim.
But I think I paid the price for my crimes serving 5 years in prison.
Ancak 5 yıl hapishanede yatarak suçlarımın cezanı çektim.
This community has paid a terrible price because of these hauntings and it will pay an even greater one
Tekinsiz olaylar yüzünden bu insanlar korkunç bedeller ödedi.
- I paid for it myself, Paris.
- Kendi paramla aldım Paris.
Well, the hour's paid for.
Eh, parası ödendi sonuçta.
You should have paid more for the non-homicidal one.
Benim gibi yapıp katil olmayanlarından alacaktın.
- I paid cash.
- Nakit ödedim.
"Your debt will be paid."
"Borcun ödenecektir."
Clients are happy, nobody gets hurt, and I get paid.
Müşteriler mutlu, kimsenin canı yanmıyor, ben de paramı alıyorum.
I mean, we paid for the burger. And the fries.
Burgeri ve patatesleri biz aldık.
My mom went over there. And then he paid me all of it.
Annem konuşmaya gitti sonra paramın tamamı ödendi.
We just paid to have his entire place soundproofed.
Bütün evinini ses geçirmez yapmak için daha yeni ödeme yaptık.
We're here to set up a pop stand and get paid.
Buraya bir teşhir panosu kurup paramızı almaya geldik.
Snooping is exactly what we've been paid to do.
Gizlice izlemek tam olarak yapmak için para aldığımız şey.
- No, it's paid for.
- Hayır, ödendi.
He asked for a call to Buenos Aires and I saw his badge as he paid for it.
Buenos Aires'e telefon etmek istedi, ve o anda kimliğini gördüm.
I wanted to make sure you paid me.
- Ödememi yapacağından emin olmak istedim.
Well, my best friend screwed me over and borrowed a bunch of money, never paid me back.
En iyi arkadaşım aldattı mesela. Bir dolu para borç aldı ve geri ödemedi.
Who paid for that?
Avukatların parasını kim ödedi?
Do we get paid more money?
Daha fazla para kazanacak mıyız?
Well, General, this figurehead paid attention during the Cabinet meetings, where we dealt with this very issue.
General.. bu kukla Kabine toplantılarında bu sorun konuşulurken can kulağıyla dinledi..
We paid for one Butterfinger three times.
Bir Butterfinger için üç kere para ödedim.
Killed his grand-parents, brother-in-law, then anyone he was paid to.
Dede ve ninesini, eniştesini ardından da borçlu olduğu herkesi öldürdü.
- Well, he has not paid me for the last one, so I decline. With prejudice.
- Henüz öncekinin borcunu ödemedi bu yüzden peşinen reddediyorum.
You took a gamble, and it paid off.
Kumar oynadın ve kazandın.
Because he's a paid and bought bureaucrat?
Çünkü o kiralık ve satılmış bir bürokrat mı?
Phil was being paid a lot of money to hug a lot of people and make them feel good about the old way.
Phil sürüyle insana sarılıp eski yoldan onları iyi hissettirmeye çalışmak için fazla maaş alıyordu.
As soon as my soldiers are fully paid for their service in Scotland.
Askerlerim, İskoçya'daki vazifelerinin ücreti tam olarak ellerine geçer geçmez.
You paid Duke Boinel to attack Claude.
Claude'a saldırması için Dük Boinel'e para verdin.
I get paid to do this.
Bu iş için para aldım.
I don't discuss the business without it being a speech for which I am paid an honorarium.
Müzik endüstrisi hakkında bir ücret ödenmeden konuşmuyorum.
What if I paid you $ 20 to throw it out?
- Bunu atman için 20 dolar versem?
Cops said it was arson, so you don't get paid for that.
Polis kundaklama olduğunu söyledi, bu durumda sigorta para ödemiyor.
Never paid a nickel to help his career, but now he's got a blog and a music school called "Joy Motel."
Onun kariyeri için bi'kuruş bile harcamadı ama şimdi bir blogu ve "Joy Motel" adında müzik okulu var.
I paid for this!
Bunun parasını ödedim ben.
- You want to get paid.
- Paranı istiyorsun.
I promise you we're gonna get you paid.
Seni temin ederim ki paranı alacağız.
For four fucking years, I laughed at their horrible jokes and I played their game perfectly and they still paid Mitch more.
Dört yıldır onların korkunç şakalarına güldüm ve oyunlarını kusursuzca oynadım ama yine de Mitch'e daha çok veriyorlar.
"Mr Poldark, I give you notice that your promissory note " for ã1,000 plus interest at 40 %, "will fall due and must be paid in full".
"Bay Poldark % 40 faizli, 1000 sterlinlik borç senedinizin vadesinin geldiğini ve tamamen ödenmesi gerektiğini size bildiriyorum."
It's to be paid six weeks hence, the day after Christmas.
Altı hafta sonra ödenmesi gerekiyor, Noel ertesi.
That's what he's paid for.
Bunun için para alıyor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]