Paralyzed translate Turkish
1,246 parallel translation
" The woman was obviously paralyzed.
Belli ki kadın felçliydi.
He's paralyzed from the waist down.
BELDEN ASAGISI FELC DURUMDA.
We're paralyzed by their beauty.
Biz onların güzellikleri karşısında kötürüm oluyoruz.
- He's paralyzed, get out of the ring.
- Çık ringden.
You can't push it away, even if you're paralyzed by it.
İnsanı felç etse bile bunun önüne geçemezsin.
As a magog, my own genes predispose me to slaughter indiscriminately, eat my victims, lay eggs in the paralyzed bodies of sentient beings.
Magog'a göre, benim genlerim beni ayrım yapmadan katliam yapmaya hazırlamalıydı. Kurbanlarımı yemem, bedenlerinden yararlanarak büyümeleri için yumurtalarımı bırakmam gerekiyordu.
No, my cousins were left alive, paralyzed, to host little Magog eggs that fed on their insides and grew until my family had two choices.
Kuzenlerim yaşasalardı, sakat kalacaklardı, küçük Magog yumurtalarına ev sahibi olacak ve o şeyler de içlerini yiyerek büyüyecekti ta ki ailem iki seçim yapana kadar.
How did you become paralyzed?
Nasıl felç oldun?
You took me away from a Swedish girlie-girl and her paralyzed, but trusting, cousin for this?
Bunun için mi çıplak bir İsveç fıstığını ve kötürüm ama ümit vadeden kuzenini bırakıp geldim?
Are you gonna be paralyzed by maybes?
"Belkilerle" paralize mi olacaksın?
He paralyzed his vocal cords cramming too many "K" sounds into a punch line.
- Bir şakasında bir sürü "K" sesi yaparak ses tellerini felç etti.
Guy's paralyzed.
Adam felç oldu.
– Paralyzed.
- Felç olmuş.
I was thinkin'the other day about somebody being'paralyzed all the way up... turnin'their wheelchair with blowing'in a straw.
Geçen gün birinin bütün vücudunun felç olması hakkında düşünüyordum. Bir kamışa üfleyerek tekerlekli sandalyelerini hareket ettiriyorlar.
But during Phlemming's term, rot and stagnation paralyzed this neighborhood the colon, and the sphincter.
Ama Phlemming'in döneminde, çürüme ve uyuşukluk Felç etti bu bölgeyi bağırsakları ve kasları...
I'm paralyzed.
Felç oldum.
I'm paralyzed!
Felç oldum!
If you're moving your arms and legs, you're clearly not paralyzed.
Eğer kollarını ve bacaklarını oynatıyorsan felç olmamışsındır.
It's not my face that's paralyzed, you fuck!
Felçli olan yüzüm değil, seni salak.
I'm paralyzed.
Aman Tanrım! Felç oldum.
That monkey shot me in the ass and paralyzed me.
Maymun beni kıçımdan vurdu ve felç oldum.
You're not paralyzed.
Felç olmadın.
I'm much happier tearing down the work of other writers... who are not as talented as I am, but also not as paralyzed. Any artistic frustration I have now I just take out on them.
Benim kadar yetenekli olmayan ama aynı zamanda benim gibi felç de olmamış diğer yazarların işlerini yırtıp atarken daha mutlu oluyorum.
When the prey is paralyzed they cover it with digestive enzymes and suck a syrupy biomass into their stomachs.
Sonra da midelerinde bulunan enzimleri kullanarak kurbanın etrafında eritici bir enzim salgılıyorlar.
I was getting paralyzed, so I had this surgery done.
Kısmen feIçIeşiyordum ve doIayısıyIa bu ameIiyatı oIdum.
- Am I paralyzed?
- Kötürüm mü kaldım?
Inside their underground stronghold we unleashed a powerful nerve gas which paralyzed them.
Yeraltı üslerinde onları paralize eden güçlü bir sinir gazı yaydık.
If he pulls through this... it's likely that he'll be paralyzed for life.
Eğer bunu atlatabilirse... hayat boyu felçli kalabilir.
If it get's in your system, you'll soon be paralyzed and totally helpless-gas.
Eğer vücudunuza girerse felç ve tamamen işe yaramaz olacaksınız-gaz.
You should be paralyzed by now...
Şimdiye dek felç olmuş olmalıydın...
Belgium and Poland at the onset of World War II and just rendered everybody paralyzed.
Dünya Savaşı öncesinde Hollanda, Belçika ve Polonya halklarını korkuttuğu gibi. İş başladığında herkes donup kalmıştı.
Just paralyzed temporarily.
Geçici olarak felç oldun.
The poison has paralyzed your body.
Zehir vücudunu felç etti.
Alfred is paralyzed for life.
Alfred, hayatı boyunca yatalak kaldı.
I spent my whole life paralyzed, worrying about what people think of me...
Hayatımı, insanların hakkımda neler düşündüklerini düşünerek mahvettim.
Just paralyzed temporarily.
Sadece geçici olarak felç geçirdin.
People get paralyzed because of trauma.
Travma yüzünden. Olamaz!
If I inject this, you'll be paralyzed.
Enjekte edersem felç olursun.
Disease spread, our bodies forced to encounter incurable pestilence that slowly paralyzed our vocal chords.
Hastalıklar yayıldı, bedenlerimiz ses tellerimizi yavaş yavaş felç eden devasız bir hastalıkla mücadele etmek zorunda kaldı.
He got paralyzed.
Paralize oldu.
Richard is paralyzed for life and in a wheelchair.
Richard, hayat boyu tekerlekli sandalyeyle yaşayacak.
He was paralyzed.
Felç oldu.
That's just Mr. Yu... his wife is paralyzed from the waist down
O Bay Yu eşi omuriliği felci oldu.
I seem to be paralyzed.
Evdeyken, felçli gibiyim.
Interestingly, you still have feeling, but you're paralyzed.
Çok ilginç ama felç olan yerlerinde hâlâ his var.
He's paralyzed.
Felç olmuş.
In short, Paris is a town paralyzed by endless committees.
Bu kadarı yeter!
You may be paralyzed. Call a doctor.
- Sakatlanmış olabilirsin.
Wrapping us up until we're paralyzed.
Çalışamaz hale gelene kadar gemiyi saracaklar.
- Will I be paralyzed?
- Kötürüm kalma riski var mı?
He felt paralyzed by the orders he had received, even if they went against everything that he knew. - Where are the rifles?
- Bir kızı öldürdü, tanrı aşkına!