Paranoia translate Turkish
968 parallel translation
The medical word for it is paranoia.
Tıbbi anlamı paranoya.
Captain Queeg has every symptom of acute paranoia. He'll snap any day.
Queeg'de her türlü akut paranoya belirtisi var.
What's the difference between "paranoid" and "paranoia"?
"Paranoid" ve "Paranoya" arasındaki fark nedir?
I think it's what they call paranoia.
Ben onun paronoyak olduğunu düşünüyorum.
No, we have paranoia, schizophrenia, ambivalence, withdrawals, sibling rivalry, you name it, we've got it.
Hayır, neler var neler, paranoya, şizofreni duygusal gelgitler, içe kapanıklıklar, kardeş rekabeti, ne isterseniz var.
It's just paranoia, which is, excuse me, which is nothing...
Bu yalnızca bir paranoya, kusura bakma ama, aslında olmayan...
- In some cases schizophrenia paranoia Is dangerous, as the dictionary would say.
- Bazı durumlarda şizofrenik paranoya tehlikelidir, sözlüklerde böyle yazar.
- But practically it's not dangerous. - Schizophrenia paranoia is merely the love of your mother and father... or unless you just happen to get somebody else's schizophrenia paranoia, -
- Ama aslında pratikte tehlikeli değildir.
You looked at me and you tell me I'm a schizophrenic paranoia.
Bana baktın ve benim şizofrenik paranoid olduğumu söyledin.
In dosages approaching this, there's some record of wild paranoia.
Bu dozlarda şiddetli paranoya olur.
At times, he makes complete sense. At other times, he's given to extreme paranoia.
Zaman zaman, tamamen mantıklı... ama zaman zaman da aşırı paranoya belirtileri gösteriyor.
The paranoia has been developing for the past six months.
Bu paranoya altı aydır devam ediyor.
Yes, it was a form of paranoia.
- Peki, tamam. - Bir saniye.
Someone, obviously suffering from paranoia, is playing a game with you.
O halde sizi temin ederim ki, müşterilerimizin hiç biri tabutlardan rahatsızlığını dile getirecek bir şikayette bulunmamıştır.
How's your paranoia, eh?
- Yatırımcımız ne alemde?
I see a running pattern of paranoia in these youngsters
Bu gençlerde paranoyanın izlerini görüyorum
Then he meets Maria Zani... a nymphomaniac that likes to provoke him... humiliate him, heightening his paranoia.
Sonra Maria Zani ile tanışır yani onu kışkırtmayı, aşağılamayı paranoyasını arttırmayı seven bir erkek delisiyle.
Now, Mama, that's just egg paranoia.
Bak anne, bu sadece yumurta paranoyası.
His Majesty is in an advanced stage of a mental illness familiar to all experts as "paranoia".
Majeste, psikiyatristlerce parayona olarak bilinen bir akıl hastalığının ileri bir aşamasındadır.
No, answer the question, Father Paranoia.
Hayır, soruma cevap verin Rahip Paranoya.
Since we learned about mental illness, paranoia, schizophrenia.
Ruh hastalıklarını, paranoya ve şizofreniyi öğrendiğimizden beri.
Catatonia, dementia praecox, passive schizoid paranoia.
Katatonya, dementif dengesizlik, pasif şizoid paranoya.
At one point, I suddenly wondered how high up this thing goes and her paranoia finally got to me.
Bir noktadan sonra birden bire bu işin ne kadar yukarılara dayandığını merak ettim ve sonunda onun paranoyası bana da geçti.
- In the circumstances, one's paranoia...
- Bu şartlar altında sinir bozukluğu...
He wrote a book called paranoia or magic, and believe me,
"Paranoya veya Büyü" diye bir kitap yazmıştı.
Well, sir, we've sold 50 million copies of "Paranoia Paradise"... in Moscow alone in the last three days.
Şey, efendim, yalnızca Moskova'da son üç günde... "Paranoya Cennet" nin 50 milyon kopyasını sattık.
- Paranoia
- Paranoya
Paranoia paradise
Paranoya cennet
- Paranoia paradise
- Paranoya cennet
- Paranoia paradise - Paranoia paradise
- Paranoia paradise
Well, whenever you put about 50 artists together in one room... you get a really pleasant combination... of gossip, paranoia, envy, fear, trembling... hatred, lust and pretense.
Elli sanatçıyı bir odaya koydun mu... her zaman hoş bir kombinasyon ortaya çıkar... dedikodu, paranoya, haset, korku, ürperti... nefret, şehvet ve yalan.
The psychiatric report specifies a case of paranoia.
Psikiyatrik rapora göre paranoyak bir durum söz konusu.
Listen. "He was given to fits of rage, Jewish, liberal paranoia, male chauvinism, self-righteous misanthropy, and nihilistic moods of despair."
Şunu dinleyin : "Kocam ani kızgınlıklara kapılırdı. Yahudi, liberal bir paranoyak,..... maskilist, mizantrop, mitoman,..... nihilist umutsuzlukların adamıydı."
Rumor and paranoia swept through the countryside enveloping especially the powerless.
Egemenliğin yıkıldığı söylentileri ve korkusu bütün ülkeyi baştanbaşa dolaşıyordu.
Demanding everything including blood. And talk about paranoia.
Her şeye dikkat ederek, buna kan da dahil.
Kimba's paranoia took a jump after that.
O olaydan sonra Kimba'nın paranoyası fırladı.
That's just perfectly normal paranoia.
Bu normal paranoyaklık.
- Save your paranoia for public TV.
- Paranoyalarını ulusal televizyona sakla.
You know, there's a sort of self-satisfied elitist paranoia that grows up... a feeling of "them" and "us" - that is very unsettling.
Gün geçtikçe büyüyen bir tür kendinden memnun, seçici bir paranoya var "Onlar" ve "Biz" hissi, bu çok tedirgin edici.
- Paranoia.
- Paranoya.
- Paranoia?
- Paranoya mı?
– Oh, look, really. I don't want to hear any of your anti establishment paranoia.
Senin düzen karşıtı hiçbir paranoyanı duymak istemiyorum.
Now wait a minute. This is paranoia!
Bir dakika, bu paranoyaklıktan başka bir şey değil.
B.A., you really, really have to lighten up on this paranoia you have about flying.
B.A., gerçekten uçmakla ilgili bu paranoyandan kurtulmalısın.
Still I think it's ironic that this monument for paranoia and fear should now become home for my new serious life.
Hâlâ bu paranoya ve korkunun sembolünün, yeni yaşamımın yuvası olmasını ironik buluyorum. yeni yaşamımın yuvası olmasını ironik buluyorum.
I see no reason to risk war to satisfy your personal paranoia and thirst for conquest.
Şahsi paranoyanızı ve zafere karşı olan susuzluğunuzu tatmin etmek için, savaşı göze almanın bir anlamı yok.
Perhaps you've read my latest paper... on delusional paranoia.
Belki son makalemi okumuşsunuzdur... saplantılı paranoya hakkında.
There's a certain paranoia here.
Burada bir paranoya havası var.
The letter told the cartoonist that a horrible and bizarre crime seemed to have been performed by the person of aesthetic paranoia in some secret place.
Mektup, karikatüriste gizli bir yerde estetik paranoyası olan bir kişi tarafından dehşet verici ve acayip bir suçun işlendiğini anlatıyordu.
Russia feels national worth from our paranoia.
Rusya, paranoyamız sayesinde milli değerlerini anlıyor.
Well, that's your paranoia, isn't it?
- Bu senin paranoyan değil mi?