Pears translate Turkish
258 parallel translation
They call them alligator pears back East, cost a fortune.
Doğuda buna timsah armudu derler, çok para.
I tried to get him for you, Frank, but...'pears like he got me.
Onu senin için vurmaya çalıştım Frank ama o beni vurmuş gibi görünüyor.
- Pears.
- Şeftali.
No pears, apples, figs...
Bununla en iyi yolu meyve yememektir. Ne armut, ne elma, ne incir...
I'll have my hors d'oeuvres, soup, double rib sirloin, potatoes au gratin asparagus, spiced pears and, of course, the creamed Bermuda onions.
Ordövr, çorba, biftek, patates graten kuşkonmaz, baharatlı armut ve tabii kremalı Bermuda soğanı.
There were 10 pears, but the guard took four, and an egg too.
10 armut vardı ama gardiyan 4'ünü aldı, bir de yumurta. Kenara ayır.
Three apple trees, two pears, one plum and a mulberry, and my roses.
Üç elma, iki armut, bir kayısı, bir vişne ağacı ve benim güllerim var.
These are pears.
Bunlar erik, bunlar da armut.
There'll be apples, pears.
Elma, armut ağaçlarımız olacak.
And I thought that they are little pears.
Ve ben onların küçük armut olduğunu düşünüyorum.
Get it, and the we'll pick some little pears.
Anla, sonra biraz küçük armut seçeceğiz.
I waited for pears to become mature, but other man came, faster.
Armutun olgunlaşması için bekledim, ama diğer adam daha hızlı geldi.
She was in the barn eating pears, so she said.
Söylediğine göre ahırda armut yiyormuş.
Yes. Just standing there quietly eating pears?
Sadece orada dikilip armut yiyordu değil mi?
Get your prickly pears!
Hint inciri var!
Fresh prickly pears!
Taze hint inciri!
She wanted us to eat all the pears on one of the trees.
Ağaçların birindeki tüm armutları yememizi istedi.
Apples and pears.
Elmalar ve armutlar.
When we have grapes, I feel like eating pears.
Üzümümüz varken, armut yemek isterim.
- Pears.
- Armutlar.
Two pears!
İki armut!
- Are these pears good?
- Armutlar güzel mi? - Harikalar!
I was selling prickly pears back then. Six months'nursing.
Ben frenk inciri satıyordum, doğumdan itibaren 6 ay.
California plums Nice juicy pears, cheap
Kaliforniya erikleri Ucuz, güzel, sulu armutlar.
It will be a change from Nestor's eternal stewed pears.
Nestor'un fazla pişmiş armutlarından sonra bir değişiklik olmuş olur.
Pears, pineapples, peaches, apricots, plums, mango, litchis.
Armutlar, ananaslar, şeftaliler, kayısılar, erikler, mangolar.
- Apples and pears, stairs.
- El, eldiven, merdiven.
To harvest pears from willow. People say Petro harvested three bags of golden pears.
Petro'ya 3 çuval altın hasat edildiğini söylediler.
For instance, apples and pears.
Örneğin, elmalar ve armutlar.
Apples? Pears?
Armut?
Taste these pears.
Armutların tadına bak.
Best pears!
En kaliteli armutlar!
Buy your pears!
Hadi, armut alın!
Fresh pears!
Taze armutlar!
Lovely pears!
Güzel armutlar!
Two pounds of pears, please.
İki kilo armut, lütfen!
Apple trees and pears were in blossom
Çiçekle bezenmiş elma ve armut ağaçları,
I've eaten, pears.
- Armutla doyurdum karnımı.
Too bad there are no pears.
Ne yazık ki, hiç armut yok.
- "Pears."
- "Armut."
You know, you should eat more pears, Livia.
Daha fazla armut yemelisin Livia. Cilde çok iyi gelir.
These pears are absolutely delicious.
Bu armutlar çok lezzetli.
Those incredible apples and pears by C? anne.
Cézanne'ın elma ve armutları.
Two pears, three apples....
İki armut, üç elma...
She has lilac eyes... she killed a man, she looks like a kid... and she eats pears.
Gözleri leylak rengi. Bir adamı öldürdü, ama görünüşü çocuktan farksız. Ve armut yiyor.
She's killed 2 men... eats pears, reads Shakespeare. ;
İki adamı öldürdü. Ama armut yiyip Şekspir okuyor.
- Pears, applesauce, blackberryjam.
- Armut, elma sosu, böğürtlen reçeli.
The water is wide
# B.Britten P.Pears
# Oops, Mr. Rothschild,'ows yer apples and pears #
# Hop Bay Rothschild, Elmaların, incilerin nasıl? #
I'll leave the pears here.
Armutları vereyim.
I'll take the pears down to the cellar.
Ben de armutları kiler'e koyayım.