Peg translate Turkish
3,332 parallel translation
Just a minute, Peg.
Bir saniye Peg, affedersin.
Sorry, Peg, I'd take the kids off your hands but the manager here says that he won't allow pets or kids and Bud and Kelly fall in there somewhere.
- Evet. Çocukları senden alırdım Peg ama apartman yöneticisi ev hayvanı ve çocuğa izin vermiyor. Bud'la Kelly de ikisinin arasında bir yere denk düşüyor.
So how are things with you, Peg?
Sende ne var ne yok Peg?
Boy, we had some good times, didn't we, Peg?
Kimi güzel anlarımız olmuştu ama değil mi Peg?
Well, Peg, here we are.
İşte Peg, buradayız.
- Come on, Peg.
Yapma Peg.
Peg, I got a problem.
- Bir derdim var Peg.
You're right, Peg. It's all your fault.
Haklısın Peg, hepsi senin suçun!
You scarred him, Peg.
- Çocuğu yaraladın.
Peg, I'm telling you, he's looking for the mother he never had.
Peg, baksana işte, hiç sahip olmadığı annesini arıyor.
Peg, great news.
Müjdemi isterim Peg.
Anyway, Peg, don't worry about it because it's turned out to be the greatest thing that happened to us.
Neyse şimdi, üzülmeyi boş ver. Bu, hayat boyunca başımıza gelen en güzel şey çünkü.
I'm talking about a break room, Peg, at work with massage tables and a fridge full of beer.
İş yerine yapılan masaj masalı, biralı istirahat odasından bahsediyorum Peg.
Oh, look, Al, I'm using the good china with the dividers.
Şu tabaklara bak Al, arada bölmesi bile var. İyi fikir Peg.
Peg, what do love and marriage go together?
Aşk ve evlilik neyle ne gibiydi Peg?
Oh, Peg, we're never going to get rid of him now.
Peg, ondan asla kurtulamayacağız!
Hey, Peg. What are you doing up?
Peg. burada ne işin var?
It's the dinner table, Peg.
Ona yemek masası derler, Peg.
Peg, one of your relatives.
Peg, akrabalarından biri gelmiş!
Peg?
Peg?
You'd have to sell every soul in China for that, Peg.
Bunun için Çin'deki bütün ruhları satman gerekir, Peg.
Then it wouldn't be heaven for him anymore, though, would it?
Ama bu onun cenneti olmazdı. Öyle değil mi, Peg?
Peg, I'm home.
Peg, ben geldim.
Tell me about it, Peg.
Bunu bir de bana sor, Peg.
Okay, Peg.
Evet Peg.
Peg, you got to stop wasting all our money.
- Paramızı çar çur etmekten vazgeç artık Peg.
Yes, Peg, and nothing appreciates faster than these Little Rascals Last Supper commemorative plates.
- Evet, Peg. Bunu da Küçük Yaramazlar ve Son Yemek tabakları kadar iyi hiçbir şey kanıtlayamaz zaten.
Peg, this home shopping has got to stop.
Telefonla sipariş vermekten vazgeç artık Peg.
Forget it, Peg, no sex tonight.
Unut gitsin Peg, bu akşam seks meks yok.
Gee, I'm sorry, Peg, I'd love to. But one more shock and my liver will be medium well.
- Çok isterdim Peg ama bir şok daha yersem ciğerlerim ızgara olacak.
Peg, I'm sorry, but the law is the law.
Üzgünüm ama kanun kanundur Peg.
The man just got out of prison.
- Herif kodesten yeni çıktı Peg.
There will be no wedding, Peg.
Düğün falan olmayacak Peg.
This creature. Well, this here's Peg.
Ha, bu yaratık.
You have such a lovely home.
Onun adı Peg. Ne kadar sevimli bir eviniz var.
Hey, Peg how would you like a pot roast dinner tonight with all the fixings?
Peg, bu akşam güzel bir et yemeğine ne dersin?
Why can't you be more like Mandy, Peg?
Neden biraz Mandy gibi olamıyorsun Peg?
Peg, you don't have to worry about Mandy.
Mandy konusunda endişe etmene gerek yok Peg.
No, Peg Mandy's gay.
Hayır Peg... Mandy eşcinsel.
- I'm trying to, Peg.
- Ben ne yapıyorum Peg?
You know, Peg, I'm really sorry that we didn't get to know one another better.
Biliyor musun Peg, birbirimizi daha yakından tanıyamadığımıza üzüldüm.
- Don't be selfish, Peg.
- Bencillik etme Peg.
Oh, come on, Peg, you used to diaper his face.
- Hadi Peg, suratına bebek bezi bağlardın.
No, no, Peg.
Hayır Peg, olmaz.
He's a dog, Peg.
Serserinin teki o çocuk, Peg.
Hey, Peg, you look great.
Peg, harika görünüyorsun.
The boy's not right, Peg.
Bu çocukta bir tuhaflık var Peg.
Hey, Peg, look here.
Peg, baksana.
- Not now, Peg.
- Şimdi olmaz Peg.
- Yes, Peg.
Evet Peg.
Oh, that's a good idea, Peg.
Harika bir fikir Peg.