English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ P ] / Personable

Personable translate Turkish

82 parallel translation
[Clears Throat] Perhaps not the most personable gentleman... but certainly the man for our needs.
Belki çok insancıl bir beyefendi değil... ama kesinlikle ihtiyacımız olan adam.
Corland is a personable young man, Who seemed to have impressed my daughter.
Corland, görünüşe göre kızımı da kendine hayran bırakmışa benzeyen çekici biridir.
You seem to be a personable enough young man - nicely spoken, neatly dressed in brand-new country gentleman's clothing.
Yepyeni taşra beyefendisi kıyafetini temizce giyinmiş, yakışıklı yeterince güzel konuşan genç bir adama benziyorsun.
Seems like a personable fellow.
- Cana yakın birine benziyor.
"Bright, personable, cheerful, young secretary required by small law firm."
"Küçük hukuk firmasına zeki, çekici, neşeli, genç sekreter alınacaktır." Niçin sinyal veriyorsun?
They're vary personable, very varm'n'cuzy, vary fabulous.
Çok kişilikli oluyor. Sıcak, samimi, çok müthiş yani böyle.
Someone who struck you as peculiar, personable or just plain puzzling?
Davranışları size tuhaf, garip, şaşırtıcı gelen birisiyle?
- I was personable, don't you think?
- İçtendim, değil mi?
- You were extremely personable.
- İnanılmaz derecede içtendin.
I must admit, commander, I didn't think you'd be so personable.
Sizin bu kadar cana yakın olduğunuzu düşünmediğimi kabul etmeliyim Binbaşı.
- Quite personable.
Nasıl biriydi?
She's very personable.
Çok kişilikli biri.
Perhaps the most personable gangland boss ever to grace the Big Apple.
Mafya dünyasının patronuna büyük saygı duyuluyor.
Very personable.
Çok endamlı.
She's very personable.
Çok cana yakın.
... and it is widely agreed, the last truly decent man in London... such... and that you're a very personable man possessed of a most attractive personality... and that you have brought into British politics an honesty, an integrity... a finer, a... a nobler atmosphere a finer attitude and higher ideals... higher ideals.
.. ve herkesin hemfikir olduğu üzere, Londra'daki tamamen düzgün son adam. Siz oldukça çekici kişiliğinizle çok cana yakın bir insansınız,..... ve İngiliz siyasetine dürüstlük ve doğruluk getirdiniz... Asil bir atmosfer, daha iyi bir tutum... ve yüksek idealler getirdiniz.
And even then, he was real personable.
Ve o zamanlarda bile, gerçekten insan canlısıdır.
- You should really work on making those greetings more personable, Dawson.
Bu selamlaşmalar üzerinde çalışmalısın, Dawson.
Now, I have something very important and very personable to talk to you and ask you.
Şimdi benim size söyleyeceğim çok önemli ve kişisel birşey var.
You sound very nice and very personable.
Sesinden çok iyi ve hoş biri olduğun anlaşılıyor.
Personable.
Hoş.
Personable, friendly, outgoing, trusting, maybe?
Cana yakın, arkadaş canlısı, dışadönük, güvenilir, belki?
- He is personable.
Çekici biri!
Well, he's a personable young man, who filches a bit here and there, sorts of petty theft, so he can dress well and take a girl about and then, suddenly, he goes off, with a revolver,
Oradan buradan ufak çaplı yürüten cana yakın bir gençti. İyi giyinip, kız arkadaşını gezdirmek isteyen küçük hırsızlar gibi.
I'm a people person. Very personable.
Sosyal biriyim ve iyi iletişim kurarım.
I envy you for having such a personable and astute son gifted in both cultural and military affairs
Size gıpta ediyorum, böylesi yakışıklı ve dirayetli bir oğula sahip olduğunuz için yeğenimin aksine, hem kültürel hem askeri konularda yetenekli.
Well, I'm a little more personable than you are.
Eh, ben senden biraz daha özel durumdayim.
Under your tutelage, he has become quite personable.
Sizin eğitiminizle gayet iyi bir noktaya geldi.
- He's so nice-looking and personable.
- O kadar hoş görünümlü ve kişilikli ki.
Aren't reporters supposed to be sort of personable?
Muhabirler cana yakın kişiler değil miydi?
I'm personable.
Cana yakın biriyim.
Oh, thank you. Just you're - you're warm and personable and funny.
Siz... siz sıcaksınız, aynı zamanda cana yakın ve komiksinizde.
Of course, I was hoping we could be a bit more personable.
Tabii, biraz daha samimi olabilmeyi umut ederdim.
It'll make her more personable with people.
İnsanlara daha yakın olmasını sağlayacak.
I did think those were less than personable, which is why I went with the full bodies in these mailers we have going out.
Bunun birazcık samimiyetten uzak olduğunu düşündüm. Bu yüzden posta ile gönderilen ilanlarda tam boy resmin olacak.
Was Jenny the ape any less personable for not being a person?
Maymun Jenny insan olmadığı için mi daha az çekici?
He's not personable, at all.
O hiçte cana yakın biri değil.
Personable, likeable, casual.
Yakışıklı, sempatik, doğal.
And I felt like he's good, and then once I met him and saw how personable he was and, like, excited and not fucked-up and you know, just like a guy that we sent him music,
Onun iyi birisi olduğunu hissettim. Sonra onunla tanıştığında onun ne kadar cana yakın olduğunu anladım, dağıtmış birisi değildi, heyecanlıydı. İşte böyle birisiydi.
Sforza is personable... not unlike your brother.
Juan'a nazaran Sforza daha yakışıklı.
I regarded him as an intelligent, personable centre of a scientific project.
Onu zeki ve bilimsel bir projenin candan bir parçası olarak gördüm.
And he was very personable, too... kind of a quiet dignity.
Ayrıca çok da candan. Bayağı asil.
And I had to see you but couldn't you have chosen a more personable venue?
Benim de seni görmem gerekiyordu. Ama daha hoş bir yer seçemedin mi?
Now... don't take this the wrong way, but being young and personable, and saying bad words on TV just is not going to cut it right now, trust me.
Yanlış anlama ama genç olmak güzel olmak, televizyonda küfürlü konuşmak problemlerimize çözüm olmuyor, inan.
You're reliable. And yes, you are a nice person, but you do not personable.
Güvenilirsin ve iyi de bir insansın ama, candan değilsin.
She seemed very personable.
Çok candan görünüyordu.
I mean, to me, you seem like this really personable guy.
Yani, bana göre, bu sizi gerçekten hoş göstermiş.
I really do. You're fun, you're personable, a little flirtatious.
Eğlencelisin, cana yakınsın, biraz da cilvelisin.
You're very personable.
- Teşekkürler.
- She is personable...
- Kişisellik..
Vaguely personable.
- Verimli Piçler.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]