Pest translate Turkish
627 parallel translation
An Allosaurus - a meat-eater - the most vicious pest of the ancient world.
Bir Allozorus, etobur bir hayvan, eski zamanların en saldırgan yaratığı.
I've taken care of that pest in a big way. "
O başbelasının icabına baktım. "
- You dirty pest!
- Seni pis haşare!
Hah, you are a pest.
Hah, sen bir baş belasısın.
Listen, Warden, if I'm such a pest, why don't you open those big gates and throw me out?
Dinle, Müdür Bey, bir baş belası isem, neden o büyük kapıları açıp beni dışarı atmıyorsun?
Thanks, gentlemen, it is the first I've had a free pest of dance hall.
Teşekkürler, beyler, dans pistine ilk kez geliyorum.
Felix, you can't imagine what a pest you're being.
Felix, ne kadar rahatsız edici olduğunu bilemezsin.
Why, you little pest.
Seni asalak.
- More of a pest than the fly that plagued the cattle.
- ineklere bulasan sineklerden bile daha çok bulasti.
I didn't want to go out with that fellow Kopeikine, he's a pest!
İnan bana Kopeikin denen o adamla dışarı çıkmak istememiştim.
He's a pest.
Baş belası.
You're a pest.
Baş belasıymışsınız.
Pest!
Baş belası!
You always been the pest, but now, I'm going to be...
Asıl bela sendin, ama artık ben olacağım.
12,000 of our boys are policing that pest hole down below and according to reports, they are being infected by a kind of moral malaria.
Aşağıdaki salgın hastalık yuvasında 12 bin adamımız jandarmalık yapıyor ve raporlara göre, bir tür "ahlaki" sıtma mikrobu kapmışlar.
A regular pest he is too.
Tam bir baş belası.
What a pest you are!
Amma da belasın!
What a pest!
Ne baş belasısın!
You're a pest.
Sen bir baş belasısın.
That's a job for the Division of Pest Control.
Bu Haşeratla Mücadele Bölümünün işi.
So quit making a pest of yourself.
Kafa ütülemeyi kessen diyorum.
He seems like a pest.
Baş belasına benziyor.
The worst pest-hole in the empire.
İmparatorluğun en belalı yeri.
What a pest!
Ne baş belası!
Don't be a pest. - I cheated you? - Go away.
- Beni bir kez aldattın, ama bir daha olmaz istemiyorum. – Seni aldattım mı?
Sky, don't think I am a pest, but do yourself a favour - eat this last little bite of cheesecake.
Sky, fazla ısrarcı olmak istemem, ama kendine bir iyilik yap. Şu peynirli keki bitir. Bana müteşekkir olacaksın.
He'd think I was a pest.
Benim baş belası olduğumu düşünüyordur.
You take that back, you dirty little pest!
Lafını geri al, pis hamam böceği!
- Blast you, you flaming little pest.
- Defol, seni pis böcek.
You're thinking, "How can I get rid of this pest?"
"Bu baş belasından nasıl kurtulurum?" diyorsun.
Be quiet, you pest.
Kes sesini!
And there's nothing about wife, unless you count Little Pest.
Ve Melek hakkında hiçbir şey, söylemediğin Küçük Bela.
I won't let that pest ruin my plans.
Ufak sıçan planlarımı bozamayacak.
They're a pest, a plague.
Onlar beladır, musibettir.
- l * ll soon rid you of the pest. - lt * s all right.
- Şimdi sizi küçük pislikten kurtarırım.
Like I told you, he's just a big pest.
Dediğim gibi, herif bildiğin belâ.
You must think I'm a pest, huh?
Deli olduğumu düşünüyorsun, değil mi?
You meet such a pest and it brings you bad luck.
Böyle bir zararlıyla tanışırsan sana kötü şans getirir.
You're a pest.
Ne illet adamsın!
I wonder what the odds are that Mrs. Arryington is a client of Oden Pest Control.
Ben bayan Arryington sizin ilaçlama şirketinin bir müşterisi olup olmadığını merak ediyorum doğrusu.
She's always been a spiteful, little pest.
Zaten hep böyle hain küçük bir böcekti.
Would you arrest him if he showed up in this stinking gut-trap cesspool of a pest house passing for a town, would you?
Kasaba dediğiniz bu kokuşmuş bok çukurunun... sokaklarında görülse onu da tutuklar mısınız?
God, you're a pest.
Tanrım, tam bir başbelasısın.
Will there be white smoke for the popes, sons of Ghana peasants, or of Uganda, sons of Indian field workers, dead from the pest in the Ganges.
beyaz duman çıkacak mı, Ghana'lı yada Uganda'lı bir çiftçinin oğlu papa olarak secildiği zaman, yada hintli bir göçmen işçisinin oğlu, babası Ganges nehrinde kara vebadan öldüğü, yada bir sarı balıkçının oğlu, ateşli toprağında soğukluktan öldüğü.
A small plane takes you away to the sky. And in the sky is buzzing and again buzzing hate, the pest and cowardice.
ufak bir uçak sizi göğe kaçıracak, ve gökte döndürüyor nefret, kara veba, korkaklık.
" A ruder pest
" Baş belasının böylesi
Damned pest!
Lanet hayvan!
Forgive me, I've got to shake that pest.
Affedersin, şu başbelasını başımdan atmalıyım.
Don't be a pest!
Başımın belası!
- No, I'm the pest now.
- Tabii, başına bela oldum.
Ah, France, the pest!
ah Fransa, kara veba!