English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ P ] / Petrol

Petrol translate Turkish

5,175 parallel translation
I mean, he's got to be after our drilling rights.
Petrol arama iznimizin peşindedir kesin.
He has absolutely no interest in my drilling rights!
Petrol kazma iznimle falan ilgilendiği yok.
Half a billion in lost profits'cause it took wildcatters months to extinguish them.
Yarım trilyon zarara uğradı çünkü petrol avcılarının ateşi söndürmesi aylar aldı.
So, what, they made super-wildcatters instead?
Yani onun yerine süper petrol avcısı mı yaptılar?
Segan Petroleum.
Segan Petrol.
Well, the oil refinery in Jersey and the stadium look pretty tempting, too, though.
Jersey'deki petrol rafinerisi ve futbol stadı da çok çekici gözüküyor.
This is where that oil fire was.
, petrol yangın oldu yerdir.
One explosion on board an offshore oil platform plus the body of one dead Marine equals on big mess for NCIS and CGIS.
- Açık deniz petrol platformunda bir patlama. Üstüne bir de ölü denizci. Yani NCIS ve CGIS için büyük karmaşa.
You know, I've spent years working on oil rigs. I never seen anything like this happen before.
Petrol kuyularında yıllarca çalıştım ama böyle bir şeyi hiç görmemiştim.
Homeland Security's put all U.S. oil installations on heightened alert.
Ulusal Güvenlik, tüm Birleşik Devletler petrol tesislerinin alarm seviyesini yükseltmiş.
It's a mid-level oil company with an impeccable safety record.
Kusursuz bir güvenlik geçmişi olan, orta seviye bir petrol şirketi.
The oil biz has Benham Parsa written all over it.
Petrol şirketinin her tarafında Benham Parsa yazıyor.
The last thing we want is another Gulf oil disaster on our hands.
İsteyeceğimiz son şey, bir başka Gulf petrol faciası yaşamaktır.
This is the operating mainframe on board the oil platform.
Bu, petrol platformunun ana işleyiş bilgisayarı.
Yeah, your little number jumble was installed on board CityLine's oil platform before it exploded.
- Evet. Küçük karıştırma numaranız, patlamadan önce CityLine'ın gemisinin petrol platformuna yüklenmiş.
For my last tour in the Marines, I was with a security detachment on the al-Kashir oil platform in Iraq.
Donanmadaki son görevim için, bir güvenlik müfrezesi ile birlikte Irakta, Al-kashir petrol platformunda bulunmuştum.
Schematics of CityLine's oil platform.
CityLine'ın petrol platformu şemaları.
Petrol, keep the car going.
Arabada kullandığımız benzin.
It had two fins at the front - petrol fins.
İki ön yüzgece sahip'pektoral'yüzgeçlere.
I'm a lobbyist for a big oil company.
Büyük bir petrol şirketinin lobi faaliyetlerini yürütüyorum.
♪ The sticky petroleum clings... ♪
# O yapışkan petrol yapışıyor #
When he first came to us, he said all the right things- - how big oil and coal were destroying our environment.
Bize ilk geldiğinde doğru şeyler söylemişti. Petrol ve kömürün çevreyi nasıl katlettiğini falan anlatmıştı.
Gasoline, coal, any form of energy became the world's most valuable resource.
Petrol, kömür, her türlü enerji kaynağı dünyanın en değerli kaynakları haline geldi.
I say... oil is the future!
Bense diyorum ki petrol geleceğimizdir!
I am going to paint on every single wall till they stop this stupid war for oil.
Bu aptal petrol savaşı bitene kadar her duvarı boyayacağım.
- Petrol.
Petrol.
It's petrol, not gas.
Ona petrol denir. Gas değil.
We just got a distress call from a rig due west of us.
Batımızdaki bir petrol kuyusu platformundan imdat çağrısı aldık.
Russia's bitterly opposed to a new Turkish pipeline, which could see Russian economic dominance of oil exports shattered.
Rusya'nın yeni bir Türk boru hattına karşı çıkması Rus ekonomisinin petrol ihracatındaki hakimiyetinin yıkılacağını gösteriyor.
We don't have their oil reserves.
Petrol rezervlerine sahip değiliz.
Get yourself some petrol.
Kendine biraz benzin al.
Pop's into oil up in Alaska.
Babam Alaska'da petrol arıyor.
Thinks we're going to strike it rich.
Petrol bulup zengin olacakmışız.
Well, there's a lot of oil up there.
Oralarda çok petrol var.
- We need petrol.
- Benzin lazım.
Siphon some petrol from that poxy fucking van back there.
Şu dandik minibüsten biraz benzin çekelim.
The project was born out of efforts to... control the environmental effects of... oil pipelines ruptures and spills.
Proje, petrol boru hatlarındaki çatlaklar ve bu nedenle oluşan sızmalara sebep olan evresel etkileri kontrol etme çabalarından doğmuştur.
And with the help of thorium, which is a radioactive isotope... which acts as a catalyst... the bacteria spreads throughout the oil fields... chemically altering the crude.
Katalizör işlevi gören ve Radyoaktif bir izotop olan toryumla birlikte bakteri, petrol sahalarından yayılarak ham petrolü kimyasal olarak değiştirmektedir.
In theory, once the chain reaction starts... It'd spread throughout Iran's entire oil reserve.
Teorik olarak zincirleme reaksiyon başladığında İran'ın tüm petrol rezervlerine yayılacaktır.
Rendering it useless within 6-10 months.
6-10 ay arasında petrol kullanılmaz hale gelecek.
Anywhere there's an oil field.
Petrol sahalarının olduğu her yerde kullanılabilir.
The world's third largest proven oil reserves taken off land like that.
Dünyanın üçüncü en geniş petrol rezervi bu şekilde el değiştirir.
He buys oil fields in the Middle East...
Ortadoğu'da petrol alanları alımıyla uğraşıyor.
biogenic oil, decomposition technology?
Biyolojik petrol ve ayrıştırma teknolojilerini biliyor musunuz?
In the 1980s, we try to implement one of our military technologies to clean up oil spills.
1980'li yıllarda petrol kaçaklarını önlemek için askeri teknolojilerimizden birini geliştirmeye çalıştık.
But in a year when that oil reconstitute in its pure form... Your Geopetrol's stock will soar.
Ama bir yıl içinde petrol yeniden önceki saf haline döndüğünde Geopetrol şirketindeki hisselerin uçuşa geçecek.
No, no. Rainmaker destroys oil fields.
Hayır Yağdırıcı, petrol sahalarını imha ediyor.
The oil fields it lands on, it works underground.
Petrol sahalarına atılacak ve yerin altında etkili olacak.
As a lawyer,
Bir avukat olarak, petrol şirketlerinin çevreyi kirletmesini engelleyemiyordum.
Well, I was saying we were...
Petrol kuyusu platformuna doğru gidiyorduk diyordum.
Oil.
Petrol.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]