English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ P ] / Pharmaceutical

Pharmaceutical translate Turkish

807 parallel translation
I was 18 and in my first year of pharmaceutical school.
18 yaşındaydım ve eczacılık fakültesindeki ilk yılımdı.
Some of the world's finest pharmaceutical companies make bodybuilding minerals, vitamins, chemicals all based on chemistry, so I'd approach it from a chemistry standpoint.
Dünyanın en iyi eczacılık firmaları vücut geliştirici vitaminler ve kimyaya dayalı maddeler üretiyorlar. Ben de olaya kimya açısından yaklaşacağım.
After all he's just a pharmaceutical salesman, not a doctor.
Alt tarafı bir ilaç satıcısı, doktor falan değil.
Violent crime shocked the city this morning at 11 : 30, when four criminals robbed the Boldrini Pharmaceutical Institute.
Şehir bu sabah saat 11 : 30'da suç olaylarıyla sarsıldı. ... Dört suçlu Boldrini Eczacılık Enstitüsü'nü soydu.
You should abandon the show and open a pharmaceutical house.
Siz en iyisi bu şovları bırakıp bir eczane açmalısınız. Ben gidiyorum.
Pfizer, it's a big pharmaceutical house here in Brooklyn.
Brooklyn'de büyük bir ilaç imalatçısı.
He worked in a pharmaceutical lab.
İlaç laboratuvarında çalışıyordu.
He's vice president of a big pharmaceutical company.
Büyük bir ilaç şirketinin başkan yardımcısı.
Hey, I'm out of pharmaceutical retail. Oh?
Hey, Ben Klüplerin Dışındayım Ha?
This is about the Carlex Pharmaceutical robbery, right?
Bu Carlex Eczacılık soygunu hakkında değil mi?
Pure pharmaceutical grade.
Halis ilaç kalitesi.
I am talking clean pharmaceutical high... a night at Club Meth.
Meth kulübünde, temiz farmakolojik ilaçlarla kafayı bulmaktan bahsediyorum.
He will get a pharmaceutical book where he can look up symptoms, and then prescribe a cure.
Hastalık belirtilerine bakacağı büyük bir ansiklopedisi olur ve ona bakarak tedavi önerir.
He's a consultant for a pharmaceutical company and says he has an interesting job offer.
Bir ilaç firmasında danışmanlık yapıyor,..... bana ilgi çekici bir iş teklifinin olduğunu söyledi.
Now I'm going to take it down to the company pharmaceutical division and have it analyzed to find out Gary's secret ingredient.
İyi yapmışsın. Şimdi bunu şirketin ecza laboratuvarına götürüp tahlil ettirerek Gary'nin gizli malzemesini bulacağım.
And at ten dollars a sixteenth, that comes to around 8,400 dollars of the best goddamn pharmaceutical dope money can buy.
Tanesi 10 dolardan bu 8400 dolar eder. Paranın alabileceği en iyi eczane uyuşturucusu.
I have decided to succeed him as chairman and CEO of Monet Pharmaceutical.
Monet Farmakoloji'nin başkanı ve CEO'su olarak.
He was content to simply maintain corporate stature of Monet Pharmaceutical.
Monet Farmakoloji'nin şirketsel durumundan memnundu.
First... annihilation of MPI's competitors in the pharmaceutical field.
Birincisi MPI'ın takipçilerinin farmakolojik sahadan yok edilmesi. İkincisi stratejik çeşitlilik ve yeni alanlara açılma. Üçüncüsü yeni pazarlarda ve bölgelerde tamamen üstünlük.
Friday, I'm saying toodle-loo... to the pharmaceutical game.
Cuma günü, ilaç temsilciliğine veda ediyorum.
Tomorrow on Gotham Insider my guest will be pharmaceutical king Roland Daggett whose new product can perform miracles even plastic surgery can't.
Yarın Gotham'da Bugün'deki konuğum ecza kralı Roland Daggett olacak. Daggett'ın ürünü plastik cerrahinin bile yapamadığı mucizeleri başarıyor.
Look, there were two very quiet burglaries at other pharmaceutical companies this week.
Diğer ecza depolarında bu hafta buna benzer iki soygun daha yaşandı.
Another pharmaceutical factory was just robbed across town.
Şehrin diğer taraında biraz önce başka bir ecza deposu soyuldu.
- A pharmaceutical company.
- Bir ecza firması adına.
I talked to my guy at Lyndon Pharmaceutical, the Canadian firm.
Lyndon Eczacılar Birliği'ndeki arkadaşımla konuştum.
To the pharmaceutical convention at the Hyatt.
Hyatt'taki Eczacılar Birliği Kongresi'ne.
Pharmaceutical cocaine.
Saf kokain.
The networks, pharmaceutical industry? Cosmetics? That's big game, son.
Televizyonlar, ilaç endüstrisi kozmetik, büyük iş.
My father had come to Mexico... to work for a pharmaceutical company.
Babam bir ilaç fabrikasında çalışmak için Meksika'ya gelmek zorunda kalmış.
In the event of war, they would mobilise simultaneously across the US..... to contaminate blood supplies, sabotage pharmaceutical factories.
Savaş sırasında, ABD çapında sürekli yer değiştirerek,... kan stoklarını zehirliyor, ilaç fabrikalarını sabote ediyorlardı.
Pinck Pharmaceutical is here trying to clean it up quietly.
Pinck Eczacılık, yaşananları sessizce örtbas etmeye çalışıyormuş.
They're protecting Pinck Pharmaceutical.
Pinck EczacıIık'ı koruyorlar.
A pharmaceutical company was using you as a guinea pig.
Bir ilaç firması, sizi laboratuvar faresi olarak kullanmış.
In order to camouflage that it's a pharmaceutical factory, they've disguised it as an oil refinery.
İlaç fabrikası olduğunu gizlemek için yapılmış. Petrol rafinerisi olarak onu gizlemişler.
I am concerned about the half ounce of pharmaceutical cocaine we found.
Ben daha çok bulduğumuz 18 gram saf kokainle ilgiliyim.
You know that there are hundreds of pharmaceutical executives in this country...
Bu ülkede yüzlerce uyuşturucu satan, FDA onaylı uyuşturucu satan...
We met at the pharmaceutical conference.
Eczacılık konferansında tanışmıştık.
It's another gorgeous Southern California day... for the dedication of the Bickhart wing... a newly constructed 100-million-dollar facility... funded by pharmaceutical giant Donald Bickhart.
Başka bir göz kamaştırıcı Güney kaliforniya günün... Bickhart winge adanmış olması... 100-million-dollarlık yeni bir tesis... ilaç devi Donald Bickhart tarafından finanse edildi.
She was a farmer- - well, pharmaceutical.
O bir çiftçiydi- - peki, farmasötik.
The packages contain advanced compounds... for my pharmaceutical research department.
Paketlerde farmasötik araştırmalar için ileri düzeyde malzemeler var.
Edgars Pharmaceutical is the fourth-largest megacorp back home.
Edgars İlaç Firması, Dünya'nın en büyük dördüncü şirketi.
Oh, my God! This is like "60 Minutes" when at first you're mad that pharmaceutical company made the drug.
Bu aynı "60 Dakika gibi" ( Reality Show ) Başlangıçta ilacı yapan ilaç firmasına kızarsın.
Oh, the pharmaceutical man come by and he shot us full of Christmas cheer.
Ne oluyor burada? İlaç şirketinden bir adam geldi ve bize Noel neşesi iğnesi yaptı.
A pharmaceutical firm in Chula vista.
- Chula Vista'daki bir ecza firmasından.
No pharmaceutical could equal the rush you get when the band grooves.
Grubun ritmini bulduğu anda aldığın hazzı kafa yapan hiçbir ilaç veremez sana.
" No pharmaceutical drug could equal the rush you get...
" Grubun ritmini bulduğu anda aldığın hazzı...
We are involved in a wide variety... of pharmaceutical experiments, madam.
Geniş çeşitli ecza deneylerine... katılmış bulunuyoruz madam.
Anyway, I work at this lab, Frankensense and Burr Pharmaceutical.
Her neyse, Frankensense ve Burr İlaç Laboratuvarında çalışıyorum.
They do pharmaceutical testing for the government... and big corporations and... And I am the happiest custodian alive.
- Burada hükümet ve büyük şirketler için... ilaç testleri yapılıyor ve - ve ben yaşayan en mutlu hademeyim.
A pharmaceutical depot, what is got to do with you?
- İlaç deposu ne iş seninle? - Konuşma, konuşma.
... open joint venture between academic medicine and the pharmaceutical industry....
Umarız ki bu ilerdeki güvensizliğin özür dilerim, güvenin örneği olarak akademik tıbbın ve ecza endüstrisinin arasındaki dayanışmanın önünü açar.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]