English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ P ] / Pinching

Pinching translate Turkish

316 parallel translation
What are you pinching'me for?
Bana niye vuruyorsun?
I won't stand for your penny-pinching manners.
Sizin bu paragöz tavrınıza dayanamayacağım.
Penny-pinching manners, us?
Paragöz tavır ve biz mi?
then a little pocket picking, then a spot of car pinching..
.. sonra biraz yankesicilik, sonra araba hırsızlığı..
- This handcuff is pinching my wrist.
- Bu kelepçeler bileğimi sıkıyor.
All you ever thought of was pinching pennies, you money-grabber.
Tek düşündüğün parana dört elle sarılmaktı, seni hırsız.
You're getting to look as if your shoes were always pinching.
Ayakkabıların ayağını vuruyormuş gibi gözüküyorsun.
- I'm too busy pinching myself.
- Kendimi çimdikliyorum!
What's to prevent anyone from smashing the glass and pinching it?
Birini, camı kırıp onu araklamaktan ne alıkoyacaktır?
Nine and my pinching penny.
Dokuz artı çimdiklenme sentim.
Harry, shut your penny-pinching mouth and build him his platform!
- Harry, kuruş hesap etmeyi kes ve platformunu yap
- There's your penny-pinching mind.
- Cimri akıllı
All the times he told me to shut my penny-pinching mouth.
- Her zaman bana kapa o cimri çeneni derdi
I can't stand those guys pinching me all the time.
Bu tür heriflerden nefret ediyorum. Her an sarkıntılığa hazırlar.
Keep blowing your cork, pinching half the town!
Şehrin yarısını tutuklayarak sinirleri tepeye çıkardın.
But I'm sick of this stingy, penny-pinching life with you.
Fakat ben seninle bu cimri ve kuruş sayan hayattan bıktım
Don't go pinching tourist behind again. The locals don't like it.
Gidip sarkıntılık yapmayın yine, yerli halk bundan hoşlanmıyor.
- You're pinching, you thug!
- Cimrilik yapmışsın haydut!
With both platoons pinching together, shouldn't you have taken the CP bunker?
İki müfreze birlikte hareket ediyorsa, daha fazla yol alman gerekmez miydi?
What about pinching furs instead of putting them back?
Kürkü geri koyma fikri hoşunuza gitmedi mi?
Is that so? I don't even know this crumb and he starts accusing me of pinching his car.
Bu adamı tanımıyorum bile ama beni arabasını çalmakla suçluyor!
Flying with him is the congressional watchdog of the budget penny-pinching congressman Llewellyn Parker who had fought a losing fight against what he had termed "Nelson's Folly."
Uçakta Kongredeki bütçe bekçisi, cimri Kongre üyesi Llewellyn Parker da var. Onun deyişiyle "Nelson'un çılgınlığı" na karşı daha önce savaşmış ama kaybetmişti.
Some guys ride the subways pinching girls, he works out of a limousine.
Kimileri kızları çimdiklemek için metroya biner, seninki limuzini kullanır. Ama çimdikçi çimdikçidir.
Sir, there's a chap outside who's pinching our petrol.
Efendim, dışarıda birisi benzinimizi yürütüyor.
She said "What's the idea of you pinching me?" and he said "Well, it wasn't me."
Sonra kız : "Beni ısırmanın amacı nedir?" diye soruyor. Adam da : " O, ben değildim.
He caught me pinching some rice.
Beni pirinç çalarken yakaladı.
So they storm all the citadels and there they are, and everything is just the same no fish biting, verses botched, shoes pinching a worn and stinking partner in bed and the soup burnt.
Böylece bütün kalelere saldırırlar. Ama işte yine karşındalar, ve her şey yine aynı vuran balık yok, mısralar bozuk, ayakkabılar sıkıyor yatakta eskimiş ve kokuşmuş bir eş çorbanın da hâlâ dibi yanık.
People, well, they get kind of tight and clammy when you put the cuffs on and it starts pinching their wrists.
İnsanları dar ve rutubetli yere koyarsan taktığın kelepçeler bileklerini daha çok sıkar.
They lecture us on penny-pinching economics.
Üç kuruş para için bize ders veriyorlar.
- You penny-pinching bastards.
- Sizi cimri aptallar.
You're pinching me.
Canımı yakıyorsunuz.
Serves you right for pinching my breakfast.
Hak ettin. Kahvaltımı tırtıkladın.
After centuries of men looking at my tits instead of my eyes and pinching my ass instead of shaking my hand I now have the divine right to stare at a man's backside with vulgar, cheap appreciation if I want to.
Erkeklerin, asırlar boyunca gözlerim yerine memelerime bakmasından elimi sıkmaktansa kıçımı çimdiklemesinden sonra canım istediğinde bir erkeğin arkasından müstehcen ve ucuz tatmin duygularıyla bakmak en tabii hakkımdır.
Our friend here says that I've been pinching his booze. Ridiculous.
Arkadaşımız benim ondan içki arakladığımı düşünüyor.
Quit pinching!
Çimdikleme!
I won't tell you how to run your show but these cuffs are pinching.
Size işinizi söyleyemem ama bu kelepçeler acıtıyor.
You've been pinching my ass all day!
Bütün gün kıçımı çimdikleyip durdun zaten!
keep pinching!
Devam edin!
After all the years of bottom-pinching I took from him.
Onca yıl kıçıma attığı çimdiklerden sonra...
Ouch, you're pinching me!
- Ay, acıttın!
Damn arm is pinching'my hair.
- Gömleğini ilikliyorum. - Dur.
I put up with your pinching and staring and chasing me.
Beni çimdiklemene, bakmana, takip etmene katlandım.
We just went around pinching potatoes from the farmers.
Çiftçilerden patates çalacak duruma düştük.
We cannot keep silent while gypsies, Jews and others sneak into our country, poisoning our community and pinching out money and work.
Çingeneler, yahudiler ve diğerleri ülkemize sızıp, toplumumuzu zehirlerken... ve işimizi ve paramızı çalarlarken... sessiz kalmamız mümkün değil.
I THINK YOUR BROTHER'S OUT THERE PINCHING HUBCAPS OR SOMETHING.
Galiba kardeşin arabaların jant kapaklarını çalıyor.
Like old ladies pinching babies.
Yaşlı kadınların bebek mıncıklaması gibi.
Now, as far as pinching the maid...
Hizmetçiye ihtiyaç duyduğun anlarda...
pinching, sneezing, to-to-to, angering my nose la-la-la...
... burnumu yakıyor, azdırıyor, hapşırtıyor.
For pinching a wallet.
- Hapse girebilir, ne var bunda?
Ouch! They're pinching me.
Beni çimdikliyorlar.
For pinching a glass of brandy.
Bir kadeh kanyak içtiğim için.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]