English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ P ] / Place

Place translate Turkish

175,292 parallel translation
Well, why didn't you say so in the first place?
Neden bunu daha önce söylemediniz?
It's a lonely place, but, uh, that's the price of being clever.
Tenha bir yerdir, ama zeki olmanın bedeli budur.
It's probably the only thing they care about at that pretentious place.
Büyük ihtimalle o sahtekar yerde tek umursadıkları odur.
Terrible place.
İgrenc bir yer.
Eventually Maze will find her place, but until then, what's the worst that could happen?
Maze eninde sonunda kendine bi yer bulacaktır Ancak o zamana kadar, en kötü ne olabilir ki?
I mean, it's not an entirely awful place.
Demek istediğim, bu tamamen iğrenç bir yer değil.
I think you've grown to like the place, haven't you?
Bence burayı zamanla beğendin, değil mi?
I was about to leave this place altogether, but I hit an unexpected snag.
Burayı tamamen terk etmek üzereydim, Ama beklenmedik bir engele çarptım.
Unexpected perk of the place.
Buranın beklenmedik artılarından biri
This isn't the kind of place you can attend in pajamas.
Orası pijamalarla gidebiceğin bir yer değil.
So, the tech team is checking the vicinity for cameras, but it's such a remote place, so don't get your hopes up.
Yani, teknoloji ekibi kameralar için bölgeyi kontrol ediyor, Ama o kadar uzak bir yer, bu yüzden umutlarını arttırma.
Oh, I've put it in a safe place. Ah.
Oh, onu güvenli bir yere koydum.
Have you ever considered finding, well, I don't know, a-a place of your own?
Mm. Hiç düşündün mü Bulma, iyi, bilmiyorum,
Such a beautiful place.
Çok güzel bir yer.
Me and Agnes hanging out in our new place, listen to some tunes, unpack a few boxes.
Agnes ile beraber yeni evimizde vakit geçirmek, Biraz müzik dinlemek, birkaç kutuyu boşaltmak,
He's not getting anywhere near your place this time.
Artık evinin yakınına bile gelemeyecek.
I've got feds swarming my place. Calm down.
Evim federaller ile doldu.
This place looks familiar. It should.
Burası tanıdık geliyor.
I mean, she's buried her grief in one place.
Annesini yasını tutabilecek bir yere gömdü.
All right. Pulse ox and IV in place.
Nabız oksijeni ve serum yerleştirildi.
You're looking for a place to hide so you can get five minutes alone without someone new asking for a consult.
Saklanacak bir yer arıyorsun. Yeni birileri muayene olmak istemeden önce beş dakika yalnız kalmak istiyorsun.
Do you have any idea how much it costs to run this place?
Burayı yönetmek ne kadara mal oluyor biliyor musun?
My place or yours.
Bana ya da sana.
Let's find you a place to sit.
Sana oturacak bir yer bulalım.
I hope you enjoyed practicing medicine,'cause after I'm done suing this place, you're all done.
Umarım doktorluğun tadını yeterince çıkarmışsındır. Burayı dava edeceğim ve işin bitecek.
Well, two people who are in love would want to go to a beautiful place to share their love.
İki kişi aşık olunca aşklarını paylaşabilecekleri güzel yerlere gitmek isterler.
I said some place where people don't go,
İnsanların gitmediği bir yer olmasını söyledim.
Lock this place down.
Hastane kilit altına alınsın.
This place is full.
Daha bir sürü hasta var.
Dr. Minnick... I don't believe that there's a place for you in my hospital any longer.
Dr. Minnick artık hastanemde size yer olduğunu düşünmüyorum.
You want to go back to my place? Sleep it off?
Bana gidip uyuyalım mı?
That place on the second floor where all the newlyweds go.
İkinci kat, hani şu tüm yeni evlilerin gittiği.
You know, that sad little game store of yours has always been the embarrassment of this place.
Biliyorsun ki,... senin küçük oyuncak mağazan, bu yerin utanç kaynağı.
We need to find another place to set up camp.
Kamp yapacak başka bir yer bulmalıyız.
We find another place to camp out.
Kamp yapacak başka bir yer buluruz.
This whole place is gonna explode.
Bütün mekan patlayacak.
I will not let this place sink into chaos.
Bu mekanın kaosla batmasına izin vermeyeceğim.
The only place the doors will stay shut.
Kapıların kapalı kalacağı tek yere.
We'll find a place.
Bir yer buluruz.
I need to have a place to go.
Gidecek bir yere ihtiyacım var.
To none other than the saddest place in America :
Amerika'nın en üzücü yerine geldik :
I'm gonna stay at a hotel until I find another place.
Başka bir yer bulana kadar otelde kalacağım.
She's been in and out of that place for 25 years.
25 yıldır o merkeze girip çıkıyormuş.
There was this drive-thru burger place directly across the street.
Caddenin karşısında bir hamburgerci dükkanı vardı.
The cabin was in a beautiful place.
Kulübe güzel bir yerdeydi.
So I'm just... I'm supposed to go in there and just clean this place out.
Yani sadece oraya gidip mekanı temizlemem gerek.
Yeah, it's the place she talked about on the tapes.
Evet, bu kızın kasetlerde bahsettiği yer.
I'll notify local PD and have them keep eyes on the place until we get there.
Oraya varana dek göz kulak olsunlar diye yerel polise de haber vereceğim.
I'm supposed to go in there and just clean this place out.
Oraya sadece parayı almak için gireceğim.
We have a patient with a gut full of worms, so he's, you know, in his happy place.
Tam gününde olduğunu söyleyebilirim.
I hate this place.
Buradan nefret ediyorum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]