Produced translate Turkish
1,983 parallel translation
A spider that produced a strand this thick would have to weigh 150 pounds.
Bu kalınlıktaki bir örümcek ağının ağırlığı, 70 kilogram civarında olmalı.
But we need it produced in bulk, and spiders can't do that.
Ama, bundan çok miktarda üretmemiz gerek ve örümcekler bunu yapamaz.
Yes, and as a favor to the court, I've produced this simulation of how the killing transpired.
Evet, ve mahkemeye yardımda bulunmak için, öldürme işleminin nasıl olduğunu gösteren bu canlandırmayı hazırladım.
Of the seven to eight albums you've produced not one has been a hit.
Yaptığın 7-8 albümden hiçbiri hit olamadı.
Executive Producer Junichi Kitagawa Produced by Hiroki Ueda, Yuji Ishida, Susumu Nakazawa
Çeviri : SirEvo nano
Produced by Asmik Ace Entertainment Picnic Shueisha
Produced by Asmik Ace Entertainment Picnic Shueisha
Produced by Prime Entertainment.
Bir Prime Entertainment yapımı
Produced by Lee Seo Young.
Yapımcı : Lee Seo Young
They declare my new marriage invalid, and any children produced from it, illegitimate.
Yeni evliliğimin geçersiz olduğunu ve bu evlilikten doğacak çocukların gayri meşru olacağını ilan etmişler.
You know, this school has produced absolutely nobody of note.
Bu okuldan meşhur birileri çıkmadı.
They have produced, like, a billion people.
Milyarlarca insan için üretiyorlar.
These documents were never produced.
Bu belgeler asla düzenlenmedi.
Until they're produced, I'm declaring Jericho to be in open insurrection.
Onlar yakalanana dek Jericho'da ayaklanma olduğunu ilan ediyorum.
Who engineered, tested, produced and sold windshield wipers with what was called "depressed park" back in the 1940s?
1940'larda "zorla durdurulabilir" denen silecekleri kim geliştirdi, tasarlardı, test etti ve sattı?
Electrolytically produced, yes?
Elektrolitle üretilmiş, değil mi?
Britain has produced many great artists.
İngilizler bir sürü güzel sanatçi yetiştirmişlerdir.
As we all know, America has produced no artists of note.
Hepimizin bildiği gibi, Amerikanın böyle bir sanatçısı yok.
He ain't even produced doves or billiard balls out of his sleeves.
Cübbesinin kolundan güvercin ya da bilardo topu bile çıkaramadı.
"Captain Abisha Slade had a slave... " his name was Stephen... "who produced the first bright leaf tobacco in 1839... in Caswell County."
"Kaptan Abish Slade'in bir kölesi vardı, adı Sptehen'dı ve 1839'da, Caswell bölgesindeki ilk tütünü yetiştirdi."
You want to save drama, but you've produced nothing worth saving.
Tiyatro'yu kurtarmak istiyorsun, ama kurtrılmaya değecek bir şey yapmadın ki!
Because they had just a young editor adopted open would have been the literary work, that Ben had produced.
Onlar da kısa bir süre önce, tıpkı Ben'in ürettiğine benzer bir ebedi eser öneren genç bir editörü işe almışlardı.
Of course, if administered improperly it produced quite the opposite result.
Tabi ki eğer onları tam anlamıyla yönetebilirsen tam tersi bi etki oluşturur.
So the organic material that led to the first life... could have been produced in lightning discharges on Earth.
Buna göre ilk yaşama yol açan organik madde Dünya'daki yıldırım boşalmasıyla üretilmiş olabilir.
But as this primitive life absorbed energy from the sun... it formed a green pigment called chlorophyll. This produced photosynthesis, a chemical process... which converts carbon dioxide and water into energy... with oxygen as a waste product.
Ancak bu ilkel yaşam güneşten enerji aldıkça klorofil adındaki yeşil pigmenti üretti bu fotosentezi sağladı, yani karbondioksit ve suyu enerjiye çeviren artık ürün olarak da oksijeni üreten kimyasal bir süreç.
Produced by YOO Il-han
Yapımcı Il-han YOO
"What is the shortest light pulse ever produced?"
Bulunmuş en kısa ışık sinyali nedir?
As Chuck marveled that the pie maker's refusal to help search for his only parent, Emerson Cod marveled that the digestive coma produced by beef balls and curried cuttlefish from the dim sum restaurant downstairs.
Turtacının tek akrabasını aramaya yardım etmemesi Chuck'ı hayretler içinde bırakırken, Emerson Cod'u, alt kattaki Dim Sum lokantasından aldığı mürekkepbalığı ve biftek toplarının yaptığı hafif uyku hali hayretler içinde bıraktı.
As you know, we have successfully synthesised and produced a blood-orchid extract.
Bildiginiz gibi, kan orkidesi özünü sentetik olarak ürettik.
Are you telling me a regular dosage of serum is what's produced this?
Düzenli dozajda serumun buna yol açtigini mi söylüyorsun?
The anguish produced by thoughts of the future... reduces our enjoyment of today.
Keder, günümüz zevkini azaltan geleceğin düşünceleri sonucunda ortaya çıktı.
All drugs on this planet... are produced by Krauser.
Bu gezegenin bütün uyuşturucuları... Krauser tarafından yapılır.
The way you've produced that legend... you should write a new song! OK?
O efsaneyi ürettiğiniz şekilde... yeni bir şarkı yazmalısınız!
This is actually a DVD that we produced right before the storm, but everything in the DVD is perfect.
Bu fırtınadan çıkmadan önce hazırladığımız bir DVD. DVD'deki her şey mükemmel.
If there's no one around to maintain the turbines, the electricity doesn't get produced
Eğer etrafta türbinlere bakım yapacak kimse yoksa elektrik üretimi yapılamaz.
His wealth was produced by stock swaps and bailouts arranged by his daddy'?
Servetini getir götür işleriyle elde etti ve babasının sağladığı düşük kredilerle. "?
The odds are one in twenty for all the bottles produced by the drink company, not just for the bottles that are in this case.
20'de bir oran firmanın bütün şişelerini kapsıyor yalnızca buradakiler değil.
She will lay several eggs a day for week after week until eventually she may have produced several hundred.
Haftalarca günde birkaç yumurta bırakarak sonuçta birkaç yüz tane yumurtlamış olacak.
The female having produced her young stays in her nest chamber to protect them.
Yavrulayan dişi, onları korumak için yuvasında kalır.
Two months later the arum flowers have shrivelled and produced their fruits.
İki ay sonra, dana ayağı çiçekleri kurumuştur meyvelerini vermiştir.
Western Europe produced a similar weapon in 1779... over 300 years later.
300 yıldan daha fazla bir zaman sonra, Avrupa benzer bir silahı 1779 yılında üretti...
They're produced from adrenaline.
Adrenalinden geliyorlar.
And combined that with the dopamines produced By your adrenals.
ve adrenalinin tarafından üretilen dopamin ile birleştirdim..
Some kind of catalyst that allows the proteins From the serum to bond with the enzymes Produced by each individual's adrenals.
Serumun içeriğindeki proteinlerin, her bir bireyin bünyesindeki adrenalin tarafından üretilen enzimlerle bağ kurmasını sağlayan bir çeşit katalizör.
She will lay several eggs a day for week after week until eventually she may have produced several hundred.
Sonunda birkaç yüz tane olana kadar haftalar boyunca günde birkaç yumurta bırakır.
The female having produced her young stays in her nest chamber to protect them.
Yavrularını büyüten dişi onları korumak için yuvasında kalır.
They claim that there's an overwhelming consensus in the scientific community, that genetically engineered foods are as safe as their conventionally produced counterparts. And, they claim that there has been sufficient data to back up this consensus.
İddialarına göre bilimsel topluluk içerisinde genetiği değiştirilmiş gıdaların en az normal karşılıkları kadar güvenli olduğuna dair büyük bir fikir birliği var.
The story began in Nitro, in a Monsanto factory that produced a powerful herbicide called 2-4-5 T.
Hikaye Monsanto'nun güçlü bir herbisit olan 2,4,5-T'yi ürettiği, Nitro'daki fabrikasında başladı.
as soon as the crops were legalized, the company obtained the right to collect royalties on each ton of soybeans the country produced.
Ürünlere resmi izin çıktıktan hemen sonra şirket,.. ... ülkede üretilen her bir ton soya için telif hakkı almaya başladı.
And whats more ( SNIFFING ) he has produced rather a remarkable smell.
Dahası çok belirgin bir koku da yayıyor.
I mean, I produced evidence Of a genuine Sasquatch.
Bir canavar buldum ve bunu kanıtlarıyla sundum.
Produced by Let's Film
Produced by Let's Film