Provide translate Turkish
6,448 parallel translation
And she and her two daughters were more than happy to provide Ella with lots and lots of distraction.
O ve iki kızı Ella'nın kederini dağıtmaktan çok ama çok mutlulardı.
How many divisions will this "good, honest country girl" provide us?
Bu "iyi, dürüst, taşralı" kız bize ne kadar toprak sağlayacak?
Feinman couldn't let this happen again in the recession of the 90s, so he created a formula to provide huge returns on his clients'investments.
Feinman 90'daki durgunluktan sonra bunu kaldıramazdı bu yüzden müşteri erinin yatırımları geri dönsün diye yeni bir formül icat etti.
Books are finished. Our job is to provide scandal, gossip and character assassination, with a thin veneer of literary respectability.
Kitaplar bitmiştir.
Okay, he wants his copies. I'll provide that.
Tamam, kopyalarını istiyorsa veririm.
As a result, I can provide you with whatever it is you so require.
Sonuç olarak, sana sağlayabilir Ne olursa olsun o kadar ihtiyaç olduğunu.
I've sent for one of Finnegan's men to provide a carriage.
Ben Finnegan adamlarından biri için gönderdiğiniz adres Bir arabası sağlamak.
Did I want to provide for my family and for my kid?
Evet. Ailem ve çocuklarımın ihtiyaçlarını karşılamak istemez miyim?
And he will then provide the necessary M.R.D. for us to open the other end.
O da diğer ucu açmamız için gerekli olan MRD'yi bize sağlayacak.
We have a number of contingency plans... in place, mainly to provide peace of mind.
Yeri geldiği zaman uygulayacağımız bir takım acil durum planımız var gönül rahatlığı sağlamak için.
I can provide you with food and a place to sleep, - but you'll have to work!
- Sana yemek ve yatacak yer verebilirim ama çalışmak zorundasın.
We are not here to provide you with entertainment.
Buraya seni eğlendirmek için toplanmadık.
This made possible by IMF agents who did willing provide the launch codes to a known terrorist.
Bu durumun, bir IMF ajanının fırlatma şifrelerini tanınan bir teröriste kendi isteğiyle vermesi yüzünden yaşanması kuvvetle muhtemel.
The difference is I provide assurances that other people can't.
Farklı olan yanı ise diğer insanların veremediği güvenceyi veriyor olmam.
We cannot provide protection to everyone, sir.
Biz herkese, koruma sağlayamayız.
He's building a clinic to provide free healthcare to everyone in this area.
Ücretsiz sağlık hizmeti verecek bir klinik inşa ediyor.
I wish only to provide the best possible support for your command, sir.
Amacımız birliğinize mümkün olan en iyi desteği saklamak.
Let him provide whatever you need.
İhtiyacınız olan her şeyi karşılasın.
All I know I really want is to find the right woman, settle down... provide somehow for her and our children.
Tek bildiğim gerçekten doğru kadını bulmak yerleşmek, onun ve çocuklarımız için bir şeyler sağlamak istediğim.
Mr. Jacobs, I provide schoolbooks for poor children, medicine for those who cannot afford it.
Bay Jacobs fakir çocukların okul kitaplarını almaya gücü yetemeyenlerin ilaçlarını karşılıyorum.
Your father made evident to me that in my present economic condition I was not in a position to provide for you. And to this I agreed.
Baban, mevcut ekonomik durumumun seni geçindirmeye yetmeyeceğini biliyordu.
Your last book tanked, critically and commercially, putting into doubt whether or not you can even provide for Katie.
Son kitabın, hem eleştirel hem de reklamsal açıdan güme gitti. Bu da, Katie'nin geçimini sağlayıp sağlayamadığından şüphe ettiriyor.
It's like, I gave them a chance for a better life better than the life that I could provide them.
Onlara daha iyi bir hayat şansı veriyorum gibi falan... onlara sağlayabileceğimden daha iyi bir hayat.
and provide the instructions that will allow us to eradicate the Divergent crisis once and for all.
Uyumsuz krizini temelli olarak ortadan kaldırmamızı sağlayacak talimatları bize verecektir.
By signing this... you not only agree to take care of, but to provide for the health, welfare and educational needs... of Alvin, Simon and Theodore.
Bunu imzalayarak... onlara sadece bakmayı değil... sağlıklarını, eğitimlerini... ve refahlarını sağlayacağını da... kabul ediyor musun?
Dragons'blood can provide almost inhuman power.
Ejder kanı insan dışı güç sağlayabilir.
Once in a while I provide him with some off-the-record help with the seedier side of art collecting.
Bir zamanlar, ona sanat toplamayla ilgili kayıt dışı bilgiler verdim.
If you help us, provide us with a map and your ax, if it gets dangerous, then your cut will be one-quarter.
Eğer bize yardım edersen, bize haritayı ve tehlike anında baltanı verirsen sana bir çeyreklik veririm.
I need you to provide me with the ammo... Yeah.
Bana cephanelik getirmeni istiyorum.
We were hoping that McCann-Erickson could provide, at the minimum, an introduction to your department store clients so we can assess their desire for a store brand.
McCann-Erickson'ın ürününüzü mağaza müşterilerinize tanımak için asgari düzeyde bir sunum gerçekleştirmenize yardımcı olabileceğini umuyoruz.
I know that God will provide.
Tanrı yüzümüze bakar.
I say to those who criticize us for the militancy of our dissent that if they are serious about law and order, they should first provide it for the Vietnamese people, for our own black people and for our own poor people.
Muhaliflerimizin militanlığını eleştirenlere şunu söylüyorum madem kanun ve düzen konusunda bu kadar ciddisiniz o zaman bunu önce Vietnamlı insanlar için kendi siyah insanlarımız için ve kendi fakir insanlarımız için sağlamalısınız.
And so we must provide the underlying tools, secret cryptographic codes that the government couldn't spy on to everyone as a sort of use of force.
Ve böylece biz sağlamalısınız altta yatan araçları, gizli şifreleme kodları hükümet gözetlemek değil bir tür olarak herkes güç kullanımı.
It's... it's trying to shift the way that the internet works to provide secrecy and anonymity and privacy to everyone, you know, so like, um, it's a much more populist movement.
O kaydırmaya çalışıyor... var yol internet işleri olduğunu gizlilik ve anonimlik sağlamak için ve herkese gizlilik, Eğer um, bu, biliyorum, bu yüzden gibi çok daha popülist bir hareket.
It was especially clear to my wife that my income could not provide for health care and schooling.
Eşim aldığım maaşın sağlık ve eğitim giderlerimizi karşılamadığını gördü.
♪ And we'll provide the rest ♪ - ♪ that's right ♪
- Biz geri kalanı veririz - Evet öyle
You're saying, what, you think you have to provide for me?
Ne diyorsun yani? İhtiyaçlarımı karşılaman gerektiğini mi sanıyorsun?
We will provide everything you need as far as... garments, accessories, and shoes are concerned
Elbise, aksesuar ve ayakkabılarla ilgili ihtiyaçlarınızı karşılayacağız.
A man who is good at work like that can always provide for his children.
Böyle bir işte iyi olan bir adam her zaman çocuğuna bakabilir.
Stay back here and provide cover.
Geride kal ve koruma sağla.
For what little comfort it may provide right now, I believe you've made the right decision.
Şu anda bunu duymak istemiyor olabilirsin ama bence doğru kararı verdin.
Thank you, great mother, for continuing to provide sustenance, even as your children destroy the very land that feeds them.
Teşekkürler tabiat ana çocuklarının kendilerini besleyen alanları mahvetmesine rağmen bize hayat vermeye devam ettiğin için.
Because, Doctor, I'm afraid he may not be inclined to provide a favorable evaluation of my employer. And who's your employer?
Çünkü, doktor, işverenime uygun bir değerlendirme vermeyeceğinden korkuyorum.
We will provide a judge.
Yargıcı biz temin ederiz.
You men on the flanks I'll need you to throw bombs, the rest of us are going to provide cover until he gets it, do we understand, are we clear?
Yan taarruz yapan askerler sizden bomba atmanızı istiyorum. Bu genç adam oraya ulaşıncaya kadar geri kalanlarımız onu koruyacak. Anlaşıldı mı?
You will provide all leads derived from this place directly to me.
Buraya giren çıkan tüm tüyolar sana benim kulağıma fısıldanacak.
And given our severe disadvantage, might she provide us valuable leverage?
Durumun ne kadar tehlikeli olduğunu düşünürsek bu kadın belki elimizde koz olabilir.
He's ruined my mood today, so he can provide some entertainment.
Bütün havamı kaçırdı bu yüzden biraz eğlendirebilir.
You have to have a roof over your head, and you have to be able to provide for yourself, so it follows.
Başının üzerinde bir çatı ve kendini geçindiriyor olman gerek. Gerisi hâllolur.
He can provide invaluable analytical skills, skills and experiences he acquired working with the FBI.
Çok değerli analitik becerilerini sunabilir. FBI'la çalışmalarından kazandığı beceriler ve deneyimler var.
¶ suddenly seymour ¶ ¶ is here to provide you ¶
* Ansızın Seymour *