English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ P ] / Pulp

Pulp translate Turkish

680 parallel translation
I'm going to beat you to a pulp!
Kaburgalarını kıracağım, bacaklarını da kıracağım.
A burly ruffian, but he can maul the toughest traitor on the plains into a pulp without even working up a sweat.
İri yarı hödüğün tekidir ama hiç gözünü bile kırpmadan here türlü tehlikeye balıklama dalar.
Oh, I'd like to kick him into pulp.
Oh, onu köpek yavrusu gibi tekmelemek istiyorum.
You ought to be beaten to a pulp.
İyi bir köteği hak ettin.
You prefer to see him reduced to a pulp rather than talk.
Konuşuncaya kadar pestilini çıkarmamızı mı istersin yoksa?
The idea of two men beating each other to a pulp makes me ill.
İki adamın birbirini öldüresiye dövmesi düşüncesi beni rahatsız ediyor.
You've obviously been affected by all these pulp magazines... that you're constantly proofreading.
Şu açıkça belli ki, o ucuz dergiler sizi cidden etkilemiş... ki sürekli onları okuyorsunuz.
By beating me to a pulp.
Beni döverek.
Tell me or I'll pulp you to a jelly!
Anlat yoksa seni mahvederim.
- He's beating him to a pulp. - I don't think he's hurting him.
Onu öldürüyor.
All columnists should be beaten to a pulp and converted into paper.
Tüm gazeteciler meydan dayağından geçirilmeli.
I like him as my brother, but when I think of Eri, I want to beat him to a pulp.
Kardeşimi çok severim ama Eri aklıma geldiğinde, onu döve döve gebertesim geliyor.
Smashed their faces into pulp with their heels.
Çizmelerin topukları ile yüzlerini parçaladılar.
To a pulp.
Pestilini çıkarıncaya kadar.
Uh, uh...
- Pulp.
Your rations will be sorghum wine and soy pulp, same as the regular laborers.
Azığınız pekmez ve fasulye posası olacak. Sıradan işçilerinkinden.
The way this wind is running, we'll smash to a pulp when we hit land.
Rüzgar böyle esmeye devam ederse yere yapışırız.
My brother'd beat me to a pulp!
Kardeşim beni fena döver!
I'm gonna beat that vile, slandering son of a numbskull to a bloody pulp!
Bu alçak, iftiracı mankafaya gününü göstereceğim!
Let them beat each other to a pulp.
Birbirlerini bir hamur gibi yoğursunlar.
My story ends here, like in a pulp novel, at that superb moment when nothing weakens, nothing wears away, nothing wanes.
Benim hikayem burada sona eriyor, ucuz romanlarda olduğu gibi tam zamanında hiçbir şey zayıflamadığında hiçbir şey yıpranmadığında, hiçbir şey eksilmediğinde sona eriyor.
- He'll be pulp by now.
- Çoktan suyunu çıkarmışlardır.
Report it to the headmaster tomorrow before they beat you to a pulp.
Seni pestile çevirmeden yarın bunu müdüre bildir.
A real pulp fiction.
Tam bir ucuz roman.
I'm filling my mind with pictures of beating their misshapen heads to pulp.
Beynimi onların eğri büğrü kafalarını dağıtma düşüncesiyle dolduruyorum.
Your oaths are all profanities, your words a curse, your name on paper is a waste of pulp!
Senin sözün söz müdür ki. Sözlerin bir lanettir senin. Kağıdı imzalayacaksın da ne olacak sanki!
I picked up a rock... and pounded it, pounded that treacherous female to a pulp.
Bir taş aldım.. ve vurdum, o hain kadını hamura çevirdim.
I read about him in the pulp books.
Bir kitapta ondan bahsedildiğini duymuştum.
I could have beaten him to a pulp, the way he just sat there with his foreign mug.
Orada yabancı tavırlarıyla öylece oturuyordu ki, onu öldüresiye dövebilirdim.
Heh. I don't mean "cool Pulp Fiction" trouble I mean "mental case wacko" trouble.
Kastettiğim, "Ucuz Roman" daki o soğukkanlı belalar değil demek istediğim, "Çatlak" belalar!
You know, I.... I wanted to beat that Victor to a pulp but l- -
Ben Victor'u bir temiz dövmek istedim ama...
Then swallow the pulp, one each day, for strength.
Sonra kabuğunu ye, her gün bir tane alacaksın, kuvvet için.
waiting for the marble to crumble away, for the wood to turn to pulp, for the houses to collapse noiselessly, for the diluvian rains to dissolve the paintwork, pull apart the dowel-joints in hundred-year-old wardrobes, tear the fabric to shreds, wash away the newspaper ink,
... mermerin param parça olmasını odunun toz haline gelmesini evlerin çıt çıkarmadan yıkılmasını tufan gibi yağmurların, tabloların boyasını dökmesini yüz yıllık gardıropların ahşap bölmelerinden ayrılmasını kumaşların paramparça olmasını gazetelerin mürekkebinin akmasını...
They fished out an Italian today, beat to a pulp.
Bugün limanda bir İtalyan'ın cesedini bulduk. Onu iyice benzetmişler!
He was not in the least bit scared to be mashed into a pulp Or to have his eyes gouged out and his elbows broken To have his kneecaps split and his body burned away
Bir hamur gibi püre edilmekten ya da gözlerinin çıkarılmasından..... ve de dirseklerinin kırılmasından diz kapaklarının ayrılmasından..... vücudunun yanıp kül olmasından bacaklarının yarılmasından ve ezilmesinden..... zerre kadar korkmazdı cesur Sir Robin.
A live, freshly-cut nerve is infinitely more sensitive, so I'll just drill into a healthy tooth until I reach the pulp.
Yeni kesilmiş sağlam bir sinir çok daha fazla duyarlıdır. Sağlam bir dişi içindeki sinire ulaşana kadar deleceğim.
God, somebody beat the pulp out of her. Any leads?
Tanrım, biri onu buraya atmış.
Your new roads go through wood pulp?
Yeni yollarınız kağıt hamurundan mı geçiyor?
In the middle of a nice, quiet piece of scenery and kick him to a pulp.
... güzel, huzurlu bir manzara eşliğinde onun canını çıkartın.
he's got muscles. He'll beat everything to a pulp.
Her şeyi çiğneyebilecek durumda.
To beat these hooligans into a pulp!
Bu serserilerin pestilini çıkarmaya tabii ki de!
They'll pick one of us at random and beat him to a pulp.
Rast gele birimizi seçecekler ve hamur haline gelene kadar dövecekler.
The idea of two men beating each other to a pulp makes me ill.
İki erkeğin birbirini öldüresiye dövme fikri beni hasta ediyor.
To beat to a pulp on a Saturday night
Hem de âdi bir cumartesi gecesi eğlencesine!
"Zosia, your intelligence is pulp."
"Zozia... senin zekanın posası çıkmış"!
Pulp.
Posa!
I'll be sitting around with nothing to do and I'll pick up one of those pulp rags just to see if you got a story in it.
Yapacak birşey olmadan oturuyordum ve şu ucuz gazetelerden birini aldım, sadece senin bir hikayen var mı diye bakmak için.
Nothing very elevating about two gorillas beating each other to a pulp.
İki gorilin birbirini sopalamasını izlemek de o kadar hoş değil.
If I weren't so hungry, I'd beat you to a pulp.
Eğer bu kadar aç olmasam, seni güzelce pataklardım.
Else, I'll beat you to pulp I'm going to kill you! Aren't you ashamed? Give it to me.
Utanmıyor musun?
Poulpe.
- Pulp.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]