Question mark translate Turkish
375 parallel translation
Gentlemen, question mark. Er-r-r!
Sayın Baylar, soru işareti.
Gentlemen, question mark. "
Sayın Baylar, soru işareti. "
The victim is found, identified, the last known whereabouts are established, and then then all that's left is a big question mark.
Kurban bulunur, kimliği tespit edilir, son ikametgahı.. .. bulunur ve... koca bir soru işaretiyle baş başa kalınır.
The retailers wanted me to add a question mark. But I refused. It was too crass.
Perakendeciler buna bir soru işareti eklememi istediler ama ben reddettim.
Should Bunny Watson marry Mike Cutler, question mark. Wait a minute.
Acaba Bunny Watson Mike Cutler ile evlenmeli mi soru işareti.
Should Bunny Watson marry Richard Sumner, question mark.
Acaba Bunny Watson Richard Sumner ile evlenmeli mi, soru işareti.
" Friends, comma, why not invest in sleep insurance, question mark?
" Arkadaşlar, virgül, neden uyku sigortasına yatırım yapmayalım, soru işareti?
Once a question mark has arisen in the human brain, the answer must be found if it takes a thousand years.
İnsanın aklına bir soru düştü mü cevap, bulması binlerce yıl sürse de, bulunmalıdır.
Enigma buried in the sand - a question mark with broken wings that lies in silent grace as a marker in a desert shrine.
Bulmacanın çözümü kumda saklı kırılmış kanatların beraberinde getirdiği soru işareti sessiz zarafetiyle çöl mabedini işaret ediyor.
My yes when you opened the door was a question. Question mark implied, of course.
Buyrun demem bir soruydu, öyle ima edilmişti.
Operation Question Mark?
Soru İşareti Operasyonu'mu?
I'm just a huge question mark hanging over the Mediterranean horizon.
Akdeniz üzerinde dolaşan koca bir soru işaretiyim ben!
W-H-Y... question mark.
N-E-D-E-N... sonunda da, soru işareti.
Had visit from... question mark.
Yattığı zamanlar... planlamıştı.
Second meeting with... question mark.
İkinci buluşmasında... kafasında soru işaretleri vardı.
What would captain w.e. johns have said, question mark.
Yüzbaşı W. E. Johns duysa ne derdi, soru işareti.
Question mark!
Soru işareti!
You came towards me with a question mark on your face.
Bana bir şey sormak istiyormuş gibiydin.
Shouldn't your headline have a question mark?
Başlığına bir soru işareti koyman gerekmiyor muydu?
Found a wife yet, question mark.
Hala bir eş bulamadın mı.
"Daddy, why do things have contours, question mark."
"Babacığım neden her şeyin dış hatları var, soru işareti."
Dorothy Bain is the question mark.
TEĞMEN CASTILLO : Dorothy Bain ise bu soruşturmada soru işareti.
The question mark.
Soru işareti.
Question mark.
Soru işareti.
Quote, getting a little heavy, comma, aren't we, question mark, unquote.
Tırnak, biraz dahaağırlaşıyoruz, virgül, değil mi, soru işareti, tırnağı kapat.
The question mark is mine.
Soru işareti bana ait.
"A giant step for mankind?" Is that a question mark?
"İnsanlık için büyük bir adım!" O bir soru işareti mi?
So put your finger on here... and move that shape to the question mark, all right?
Parmağını şuraya koyarak... şekli soru işaretine taşı, tamam mı?
Gooden's a question mark.
Gooden'in durum belirsiz.
- Question mark.
Soru işareti.
- Are you here to question Mark? - I beg your pardon?
- Mark'ı soruşturmaya mı geldiniz?
My back's crooked like a question mark.
Sırtım bir soru işareti gibi eğri.
Question Mark Man?
Soru İşareti Adam?
like he invented the question mark.
Soru işaretini kendisinin icat ettiği gibi...
- The question mark was emphasized.
Soru işareti vurgulu.
James Francis Ryan, question mark. Iowa, question mark.
James Francis Ryan, soru işareti Iowa, soru işareti.
And the question mark leaves the door open for a sequel.
Sonundaki soru işareti devamı varmış izlenimi bırakıyor.
Desault is still a question mark.
White'a kafayı taktığınızı biliyorum ama, Dussault'daki soru işaretini de unutmayalım.
There was no question mark implied.
Cümlenin sonunda soru işareti vardı.
That question mark is hostile.
Soru işareti çok düşmanca duruyor.
Somehow, the question mark had leapt off my cover and on to each of them.
Soru işareti benden sıçrayıp onların da üzerine konmuştu.
Did you win tonight, Mark, or is that a silly question?
Bu gece kazandın mı, Mark, yoksa bu aptalca bir soru mu?
Hold on, Mark. I've got a question for you.
Sana bir sorum var, Mark.
I told you, it's not a question of money.
- Yoksa İsviçre Frangı veya Alman Markı mı istiyorsun? Size söyledim.
Mark, I asked you a question.
Sana bir soru sordum.
Is it a question or an exclamation mark?
Bu soru işareti mi yoksa ünlem mi?
Well it isn't just a question of getting up, it's just that... Exercise is too much bother and pain for Mark.
Sorun bu değil, egzersizler Marc için çok acı verici.
His head looks like a goddamn question mark.
Lanet olası bir soru işaretine benziyorsun!
Now, this question mark.
Buradaki soru işareti emin olmadığınızı mı gösteriyor?
- Mark, I have a question for you.
- Mark, sana bir sorum var.
You got time for a quick question?
- Mark, çabucak bir şey sorabilir miyim?
mark twain 23
markie 16
mark me 22
marks the spot 30
mark my words 234
mark it 36
mark sloan 27
mark lilly 22
markl 19
markovsky 22
markie 16
mark me 22
marks the spot 30
mark my words 234
mark it 36
mark sloan 27
mark lilly 22
markl 19
markovsky 22
question 535
questions 370
questioning 24
question is 362
question number one 20
question two 29
question one 39
question for you 31
questions 370
questioning 24
question is 362
question number one 20
question two 29
question one 39
question for you 31