English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ R ] / Relaxing

Relaxing translate Turkish

1,107 parallel translation
It's probably relaxing.
Gevşetici olabilir tabii ki...
( Woman ) By relaxing, enjoying yourself, and using those signals skilfully, you can establish whether there's a connection with a potential mate, and, if there is, who knows where it could lead?
Rahalatıcı ve kendinden emin davranıp sinyalleri akıllıca kullanırsanız karşınızdakiyle potansiyel bir ilişki kurabilir, ve kimbilir belki de ilişkiyi daha farklı boyutlara taşıyabilirsiniz?
It's nibbling on a bush, relaxing, whatever.
Bu, ne olursa olsun rahatlatıcı, bir çalının üzerine nibbling olduğunu.
plus it's so relaxing.
Artı bu çok rahatlatıcıdır.
Start relaxing
Rahatla!
You're supposed to be relaxing.
Rahatladığını sanıyorsun.
- It's her way of relaxing.
- Bu bir rahatlama tekniği..
What a relaxing thought.
Ne rahatlatıcı.
"'How relaxing the sound of the waves is,'you said.
"Dalgaların sesi ne kadar da rahatlatıcı" dedin sen.
Having a shower, relaxing.
Duş alıp gevşiyor olurdum.
A relaxing trip will help us cram for college entrance exams.
Rahatlatıcı bir gezi, üniversite giriş sınavları için bizi teşvik edecektir.
In these pressure-packed times,'what could be better than a relaxing dip in a Redwood hot tub?
Bu stresli zamanlarda, size ılık, rahatlatıcı bir Renwood jakuzisinden daha iyi ne gelebilir?
Oh, Marcie, that was the most relaxing vacation I've ever had.
Marcie, bu geçirdiğim en rahatlatıcı tatildi.
Well, it's darn relaxing.
Gayet rahatlatıcı.
it helps to concentrate... on something relaxing during a launch.
Fırlatma esnasında... seni rahatlatacak bir şeye konsantre olmalısın.
- I just got through relaxing''em.
- Tam onları sakinleştiriyordum.
It's my favorite way of relaxing.
Benim için rahatlayabilmenin en iyi yolu.
Actually, it's oddly relaxing.
Aslına bakarsan rahatlatıyor bile.
Your "relaxing" seems like an obsession.
Senin rahatlama dediğin bana takıntılı bir adam gibi geldi.
Now, Lois, you've got to admit, the idea of you spending a night... just relaxing is a little farfetched.
Lois kabul etmelisin ki, bütün bir geceyi... Sadece rahatlamak için geçirmek senin için inanılması zor.
I'm relaxing.
Rahatlıyorum.
I gotta get back to relaxing.
Rahatlamama geri dönmeliyim.
So relaxing here.
Burada çok dinleniyorum.
No, relaxing.
Hayır, rahatlatıcı.
Go ahead. It's, like, relaxing.
Devam et, bu rahatlama gibi.
You're supposed to be relaxing.
Rahatlaman gerekiyordu.
I find a good meal extremely relaxing, especially after a difficult day.
İyi bir yemek son derece rahatlatıcı geliyor özellikle de zor bir günden sonra.
And here I'd imagined relaxing on my day off...
Bütün gün burada böyle yatsam...
The soothing, relaxing... vibrating home, huh?
Sakinleştirici, gevşetici... masajcı ev, ha?
Relaxing might be right out, OK?
Sakin olmamı nasıl beklersin.
I was relaxing on the job when someone accidentally dropped an anvil on my head.
Birisi kazara kafama bir çekiç düşürdüğünde işyerinde dinleniyordum
If you call three hours of batting practice relaxing.
Üç saat beysbol antrenmanına rahatlamak diyorsan bilemem.
This is so relaxing.
Bu çok rahatlatıcı.
And was that relaxing?
Rahatlayabildiniz mi?
I'm not sure how relaxing it was.
Rahatlamanın, nasıl bir şey olduğunu bildiğimden, emin değilim.
Nah. I want something that says people can have a nice, relaxing time.
İnsanların rahat vakit geçirebilecekleri bir yer olsun.
Either way, I'm outta here. I could use a relaxing bath.
Her neyse, ben gidiyorum Rahatlatıcı bir banyoya ihtiyacım var.
It's relaxing.
Biraz rahatlatır.
Just relaxing.
Rahatlamaya çalışıyorum.
It's a relaxing ritual we do.
Bir çeşit rahatlama ayini yapıyoruz.
Relaxing.
Dinlenecektik.
I find it relaxing.
Beni rahatlatıyor.
I've always found anomalies to be very relaxing.
Daima anormallikleri bulmam çok rahatlatıcı olabilir.
So peaceful and relaxing. Doesn't even matter if I catch a single fish.
Tek bir balık tutamasam bile ne kadar huzurlu ve rahatlatıcı.
Here are you and I relaxing, having a beer, and he's still training.
Biz burada biralarımızı yudumlarken o hâlâ antrenman yapıyor.
Your whole body is relaxing.
Vücudun rahatlamaya başladı.
Take a relaxing bath as well.
Akşam yemeğini bizimle yersiniz.
I'll have you know that I have very many relaxing hobbies.
Çok rahatlatıcı hobilerim olduğunu sana gösterebilirim.
It's relaxing.
Rahatlatıcı bir şey.
Awfully relaxing... oh, yes, yes, you just - you just go on ahead,
Çok rahatlatıcı.
Now this is relaxing.
İşte şimdi, bu şey rahatlatıcı.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]