Road house translate Turkish
313 parallel translation
You were at the Wooly Bear, that cheap road house.
Wooly Bear'da idiniz, şu ucuz yol kenarında.
We also have a videotape of a man leaving the Speck Road house.
Speck caddesindeki evden ayrılan bir adamın görüntüleri de var.
Please attend gathering of angels tonight at the Road House, 9 : 30.'
"Roadhouse'da saat 9 : 30'da yapılacak melekler toplantısına bekliyoruz."
Please attend a gathering of the angels tonight at the Road House, 9 : 30.'
"Roadhouse'da saat 9 : 30'da yapılacak melekler toplantısına bekliyoruz."
Check every house, gas station, every road out of there.
Her evi ; benzin istasyonunu ; her yolu.
Like the road in front of my house, on a steep hill.
Evimin önündeki yokuş yol gibi.
It's an old house on a side road about 20 miles from nowhere.
Her yerden uzak bir yan yol üzerinde eski bir ev.
How many miles of dirt road is it to the Halfway House?
Buluşacağımız rehabilitasyon merkezine kadar kaç km. var?
Hills and woods to the right. And he says that in front of his house there's a hill some distance away with a road on the other side.
Evin karşısında bir tepe ve öbür tarafında da bir yol var.
There's the road. Right. Bill, those rockets are somewhere near that ranch house.
Bill, roketler bu çiftlik evinin yakınlarında.
Road's covered till about 400 yards from the house.
Yoldan eve mesafe 100 metreden fazla.
Or I might go to that man's house on St. James Road.
Yoksa St. James Yolundaki o adamın evine giderim.
Can't hardly guess, unless it was the road to the widow's house.
Dul kadının evine giden yol dışında aklıma bir şey gelmiyor.
See that house beyond the main road?
Anayolun ötesindeki evi görüyor musun?
I'm afraid mainly the road between my house and the Palace of Justice.
Maalesef sadece evim ve adliye sarayı arasındaki caddeyi gezebildim.
We haven't passed a house or even a gas station the whole time we've been on this road.
Hey Toby, birkaç saat sonra hava kararacak.
The house is near the road.
Ev yolun yakınındaydı.
You know, about the house being way back away from the road, and Benjy and me being back in the back there for over an hour.
Bilirsin yani evlerinin yoldan ta uzakta olması ve Benjy ile benim bir saatten fazla arkada olmam gibi?
The murderer drove up here on this road, got out and walked down the slope to the house.
Katil ( aracı ) bu yol üstünde buraya kadar sürmüş, dışarı çıkmış ve yamaçtan aşağı eve yürümüş.
For all those men, a road was not the way to their family, pleasures or work, but a way of bypassing or attacking, a house was not the hearth and home, but the ambush position,
Bütün bu adamlar için, yollar arfık ailelerine ulaşma imkanı değildi, işlerine ya da eğlencelerine ulaşmak demek değildi, ama sadece saldırının yoluydu. Arfık evler aile ocağı değil, pusu noktasıydı.
It's in my house. A cabin, about a mile from here on the road to Altos.
Altos yolunnun bir kilometre aşağısında.
Rabinoff and the Ginzo are scouting the bombed house down the road.
Rabinoff ve çocuklar yolun aşağısında bombalanmış bir evi keşfediyorlar.
IN THIS HOUSE IN KIPLING ROAD, SOUTHWARK THE ELDEST SONS IN A FAMILY OF 16.
Kipling Yolu, Southwark'taki bu evde 16 kişilik bir ailenin en büyük oğulları olarak.
The house is in poor condition but it stands back well away from the main road to London.
Bina felaket durumda ancak, Londra yoluna gayet uzak konumda.
There's a telephone in the public house a mile down the road.
Yolun bir mil aşağısındaki birahanede bir telefon var.
When you find him, have him come to Mrs. Rowe's house... out on Valley Hill Road right away.
Onu bulduğunda, hemen Vadi Tepesi yolu çıkışına... bayan Rowe'un evine gelmesini söyle.
I know the exact address and the exact house And the exact road.
Tam adresi, tam evi, tam sokağı biliyorum.
At Miss Luo's house. 30 Kang Pong Road.
Bayan Luo'nun evinde Kangfang yolu 30 numara
- Down the road, the pub's on the right, and I go through the manor house gates, to the end of the lane.
- Evet, yolda gelirken gördüm. Belki de yolun sonundaki kapıyı kullansam daha iyi olur değil mi? Evet.
Now take your men. Occupy that house across the road.
Adamlarınızı alın ve yolun karşısındaki evi tutun.
The house of a Dr. Chester Lowe, 18 Willoughby Road.
Dr. Chester Lowe Willoughby Yolu 18 numara.
See, every time Hanrahan went out on the road, I would go over to this wife's house, and we would get drunk, and we would talk about how depressed and lonely we were without the guys.
Hanrahan her yola çıktığında, bu hanımın evine giderdim, sarhoş olurduk, ve erkekler olmadan nasıl yalnız ve bunalımda olduğumuzu konuşurduk.
You take a deserted road, no house nearby and no gasoline?
Bomboş bir yoldan gidiyorsun civarda ev ya da benzin istasyonu yok?
Wellington House, Hyde Park Road, estimated value 7.5 million pounds.
Hyde Park yolundaki Wellington House, tahmini değeri 7.5 milyon pound.
That house is so far off the road, if he starts yelling, nobody will hear.
Ev yola çok uzak, bağırmaya başlarsa bile kimse duymaz onu.
Now, if you don't think that's a serious business... tell me about it when your house is burning, we can't get the pump out... and the road's all blocked because of a nigger's car.
Eğer bunu ciddiye almıyorsan o zaman... bir zencinin arabası yüzünden yol kapandığı için... evin yanarken, pompayı dışarı çıkaramadığımızı düşün bir de.
"The last drying-house before the road shrine."
"Son kurutma evi türbeden önceki yol."
Take the young men to his house, to take a rest from the road.
Genç adamları al, evine git, yol yorgunu biraz dinlenin.
Look, my house is just down the road.
Bak, evim yolun hemen aşağısında.
It's the solar house at the end of the road.
Yolun sonundaki solar ev.
Says it's from that old house up on Shadowbrook Road.
Shadowbrook Caddesi'ndeki o eski evden olduğunu söyledi.
Mom said they found it in an old house on Shadowbrook Road.
Annem bunu Shadowbrook Yolundaki eski bir evde bulduklarını söyledi.
- Well, right now, I am freezing my butt off... staring through a telescope at a house on Speck Road.
Şu anda Speck caddesinde bir evde bir teleskopa bakarken donuyorum.
Not in the house or in the road.
Ne evde ne de yolda...
I'm calling from the gas station down the road from your house.
Evinin yakınındaki benzin istasyonundan arıyorum.
We can get to the house from there. This road is bullshit. It dead ends a couple of miles up.
varana kadar biz ölürüz.
Amadu of Bauchi. Refused to repair his house wall, which overhangs the road.
Bauchi'li Amadu evinin yola uzanan duvarını tamir etmeyi reddetti.
Ours is the only house on this road.
Bizim ev, bu yoldaki tek ev.
We got to find the road... or a house or something.
Yolu bulmaliyiz... veya bir ev yada baska birsey.
The Swiss man with the big house on the Old Valley Road?
Eski Vadi Yolundaki büyük evde oturan İsviçreli adam.
So I put the house on the market, threw some things in the car and hit the road.
Ben de evi satılığa çıkardım, arabaya birkaç şey attım ve yola koyuldum.
house 1583
housewife 19
houses 83
housekeeping 91
housekeeper 25
house rules 39
house fire 20
house counsel 18
road trip 96
housewife 19
houses 83
housekeeping 91
housekeeper 25
house rules 39
house fire 20
house counsel 18
road trip 96