Road trip translate Turkish
993 parallel translation
It used to be the walk down the road trip, you know.
Bilirsin eskiden pek önem vermezlerdi buna.
That was some road trip.
Amma geziydi.
Road trip.
Yolculuğa çıkacağız.
After that, five of us went on a road trip... to San Antonio.
Oyundan sonra beşimiz San Antonio'ya doğru uzun bir yolculuğa çıktık.
Road trip?
- Yolculuk mu var?
We have got a 12-day road trip... starting tomorrow.
12 günlük bir deplasman turnemiz var. Yarın başlıyor.
This is the most wretched road trip I've seen in 20 years.
Bu 20 senedir gördüğüm en rezil deplasman turuydu.
You know, you had a hell of a road trip.
Ni har haft en jäkla turné.
And if we still need a kicker to nail the sale, I'm thinking that maybe they might enjoy a little road trip up to, uh, you-know-where. Ah?
Ve satışı garanti altına almak için son vuruşu yapmamız gerekirse düşünüyorum da belki yapacağımız ufak bir gezi hoşlarına gider neresi biliyorsun.
And if we still need a kicker to nail the sale, I'm thinking maybe... they might enjoy a little road trip up to... you know where.
Ve satışı garanti altına almak için son vuruşu yapmamız gerekirse düşünüyorum da belki yapacağımız ufak bir gezi hoşlarına gider neresi biliyorsun.
It'll be a permanent road trip.
Ömür boyu deplasman gibi.
It's been a while since I took a road trip.
Yaptığım hatdan beri çok oldu.
Ah, the college road trip.
Üniversite gezisi.
Well, today is the end of your father's road trip and hopefully the beginning of his seven-minute home stand.
Bugün babanızın 6 haftalık deplasman yolculuğu bitiyor ve umarım 7 dakikalık performansına başlayabilir.
- A-Ahem! I, Goofy, hereby dub my son Maximilian... Official Navigator and Head "Which-Wayer" of this here road trip.
Ben, Goofy buradaki de oğlum Maximillian uzun yolculuğumuzun yol tarif etme sorumlusu.
Take a road trip in a mail truck?
Bir dağıtım aracıyla gezmek mi?
Alison and I are plannin'a road trip to Boston to visit the campus, okay?
Bak, Alison'la Boston'a gitmeyi planlıyoruz. Kampüsü gezeceğiz, tamam mı?
Let's just call this next road trip what it really is :
Bir sonraki yolculuğumuzu, gerçekten ne ise öyle adlandıralım :
- We took a road trip to Las Vegas.
Arabayla Las Vegas'a gitmiştik!
On this road trip, you win any money?
Bu yolculukta hiç para kazandın mı? Benim kuruşum kalmadı.
Road trip.
Yola çıkıyoruz.
Road trip!
Yolculuk var.
Gentlemen, for our road trip, I have taken the liberty of preparing an airtight and utterly plausible alibi for use on our parents.
Beyler, yolculuğumuz için, özgürlüğümüzü elde edebileceğimiz çok sağlam ve akla uygun bir bahane uydurdum ailelerimizi kandırabileceğimiz.
Every day will be like a road trip!
Her gün yeni bir yol macerası olacak!
Greg is actually on a road trip.
Greg, bir yolculuğa gitti.
But I'm gonna take a little road trip before that.
Kulağa nasıl geliyor, Pacey?
How many Funyuns can a tiny, little woman like you possibly consume on one little road trip?
Mizah anlayışın nerede? Şaka yapıyordum. Aslında yapmıyordum.
What are you doing, planning a road trip or something?
Seyahat etmeyi filan mı plânlıyorsun?
I'm taking Pacey and your boy on a little road trip.
Pacey'i ve seninkini bir gezintiye çıkaracağım.
What was the very first thing you did after announcing this little road trip of ours?
İlk yaptığın şey neydi küçük yolculuğumuzu duyurduktan sonra?
Road trip to Disneyland?
Disneyland'e bir yolculuk?
Big road trip, fun family vacation.
Büyük yolculuk, ailecek çıkılan tatil.
Let's just say that until tonight, I never realized that Julie overheard you and Ben conspiring to take that road trip.
Şöyle diyelim, bu geceye kadar sen ve Ben'in yolculuk için yaptığınız planlara Julie'nin kulak misafiri olduğunu bilmiyordum.
Oh, hey, I finally got those pictures back... from our road trip.
Hey, sonunda yolculukta çektiğimiz resimleri yaptırdım.
- You promised me a fun road trip.
- Eğlenceli olacağına söz vermiştin.
I promised you a fun road trip with your friend... and I didn't deliver, okay?
Sana arkadaşınla eğlenceli bir gezi sözü vermiştim ama tutmadım, tamam mı?
Road trip!
Yolculuk!
Road trip, baby!
Seyahat bebeğim!
No, the Yankees are on a road trip.
Olamaz! Yankee'ler deplasmanda.
Oh, this may be the best road trip ever.
Bu, belki de hayatımdaki en iyi yolculuk olur.
Nothin'like a road trip to get to know each other.
Birbirini tanımak için bir yolculuk gibisi yoktur.
Let's take a road trip to Tijuana and get Fat-Bot some action!
Tijuana'ya doğru bir yolculuk yapalım ve Fat-Boy'a biraz aksiyon yaşatalım!
Look, when he gets over this thing... you and me, we'll road trip to the city... catch the Yanks.
Baksana, eğer kardeşimde burda olsaydı birlikte, yolculuğa çıkar şehir şehir ver elini yankiler.
You just got back from a four-game road trip.
Dört maçlık yolculuktan daha yeni döndün.
You picked up a piece of branch when you took that little trip off the road.
Yol kenarında gezintiye çıktığınızda bir dal parçası takılmış.
You and I are going on a road trip.
Siz ve ben yolculuğa çıkıyoruz.
Road trip.
Yolculuk yapacağız.
- The road-trip song?
- Yol şarkısı mı?
Did you know that "The Long and Winding Road"... is 6.7 miles long? Last timeyou used the car, you, uh, reset the trip odometer.
Arabayı en son kulladığında kilometre sayacını sıfırlamışsın.
I am dipping into my hard-earned road-trip fund, to procure a shiny new tux, so look for me to dazzle.
Ben de uzun seyahatim için ayırdığım fona yeni bir smokin almak için dokunacağım. Görürsünüz, büyüleyici olacağım.
Let's all take a trip down the road of forgiveness and compassion.
Af ve şefkat yolunda beraber bir yolculuğa çıkalım.