Sac translate Turkish
29,677 parallel translation
What are the odds the valet slid the seat back because of my weirdly short arms?
Kısacık kollarım yüzünden valenin koltuğu arkaya kaydırma ihtimali nedir?
Like a drive around the cul-de-sac?
Sitenin içinde dolan derecesinde mi?
Hey, wait... just... try something for a minute.
Bekle. Kısacık bir şey denemeni istiyorum.
♫ On the banks of the snowy river ♫ my love and I were merrily wed ♫ as we felt for a fleeting moment
karlı nehir kıyısında d aşkım d ve ben neşeyle evlendiler d biz kısacık an için keçe olarak
He had bleached hair.
Saçını boyatmıştı.
Maybe like a... a Mohawk or a... a faux-hawk or something?
Mohawk saçı olabilir ya da yükselen şahin falan.
Okay, I...
Evdeki herkesin saçı yıkandı.
And it's so cute how your hair never moves.
Saçının hiç kıpırdamaması da çok şeker.
It's in my hair, too.
- Saçıma da bulaştı.
I saw girl bumps and hair.
Kız çıkıntıları ve saçı gördüm.
Long, graying hair.
Uzun, grimsi saç.
I brushed your hair when you were passed out.
Sen sızdığında saçını taradım ben.
Found dead, scattered around the Ghost River Triangle.
Ölü bulunmuş ve Hayalet Nehir Üçgeni'ne saçılmış.
- Stupid sexy hair porn!
- Aptal seksi saç pornosu!
But he is your responsibility, so if he gets hurt, cut, so much as a hair out of place, you will not like me very much.
Ama oğlan senin sorumluluğunda, yaralanır, bir yeri kesilir saçının kılına zarar gelirse, benden o kadar da çok hoşlanmayacaksın.
Hair?
Saç mı?
Gallo. Are you still usin that Crisco in your hair?
Saçına hala o yemeklik yağdan mı sürüyorsun?
My point is I'm gonna tear my hair out.
Demek istediğim, saçımı başımı yolacağım.
That hair never needs to be seen again.
O saçı bir daha görmenize gerek yok.
( yelling ) I can't find my conditioner!
Ben de saç şekillendiricimi bulamıyorum!
He cut off his mullet.
Saçını örmeyi bıraktı.
His power was in his mullet.
Onun gücü saç örgüsündeydi.
Mom, where's the hair dryer?
- Anne, saç kurutma makinesi nerede?
Oh, brainiac, I love the do.
Saçına bayıldım zeki çocuk.
Some of us need to check our hair because we might have a shot with Leonard's mother.
Aynada saçıma bakacağım. Bivileri Leonavd'ın annesini düşüvmek üzeve.
If my hair gets involved, we are done.
Eğer saçıma bulaşırsa biter bu iş.
Then we'll talk about some of your other poor life choices... like your hair... and why you're still hanging out with losers.
Sonra da yaptığın kötü tercihlerden konuşuruz. Saçın konusunda olduğu gibi. Ve neden hâlâ eziklerle takıldığın konusunda.
Rhonda's hair?
Rhonda'nın saçını mı? Vay be!
In my country, we never comment on two things : women's pregnancies or Kim Jong-un's haircut.
Benim ülkemde iki şeyden hiç bahsetmeyiz kadınların hamileliği ve Kim Jong-un'un saçı.
Below the waist, she's like a mullet... business in the front, party in the back.
Belden aşağısı aslan yelesi saç modeli gibi ön taraf klas arka taraf parti çocuğu.
- There's no way you don't.
Saçıl.
Hey, I'm seeing Ahn Chi Myung today.
Saçıl.
Should I grab your hair in front of your restaurant to knock sense into you?
Yoksa aklın başına gelsin sizin restoranın önünde saçını yolayım mı?
Should I grab your hair in front of your restaurant to knock sense into you?
Yoksa aklın başına gelsin diye sizin restoranın önünde saçını yolayım mı?
They found hieroglyphics in the pyramids showing pharaohs getting their hair cut.
Piramitlerin içinde firavunu saçını kestirirken gösteren.. ... hiyeroglifler bulunmuş.
Uh-huh. Why go out when your hair maintenance man can come to you?
Saçının bakımını yapan ayağına kadar geliyorsa neden dışarı çıkasın ki?
But, uh, I'm not complaining. Catching waves, cutting hair.
Sörf yapmak, saç kesmek...
You know, but I draw the line at cutting my hair.
Ama saçım kırmızı çizgimdir.
You win this case, I'll let you cut my hair.
Davayı kazanırsan, saçımı kesebilirsin.
A lock of her hair, sir, given to me the day before she died.
Bir bukle saçı ölümünden önceki gün bana verildi.
You see the different hair threaded through?
Buklenin içindeki farklı saçı görüyor musunuz?
A baby's hair.
- Bir bebeğin saçı.
- Is your hair different?
Saçını mı değiştirdin?
My little birds are telling me that the A-listers are throwing money around Woodbury like there's no tomorrow.
Yine aynı kuşların fısıltılarına göre ünlü aktörler Woodbury'de resmen para saçıyormuş.
Look around, everyone's got their hair.
Bak, herkesin saçı duruyor.
Umbrellas, furniture springs, buggy whips, toys, collar stays, springs in early typewriters, curtain pulls, dog collars, back scratchers, bicycle spokes, hairpins, toothpicks, flag poles...
Şemsiyeler, mobilya yayları, at arabası kamçıları, oyuncaklar, yaka balenleri, ilk daktilo yayları, perde çekecekleri, köpek tasmaları, sırt kaşıma aletleri, bisiklet telleri, saç tokaları, kürdanlar, bayrak direkleri...
The trophy wife... That's you, honey...
Yaşlı bir zenginin genç karısı, yani sen canım, kabarık saçı ve koca göğüsleriyle gelir.
My wife and mistress have the same face and haircut. "
Karımla metresimin yüzü ve saç kesimi aynı. "
I don't know, like, uh... dyeing our hair blue or... buying pork chops.
Ne bileyim, saçımızı maviye boyarız, marketten domuz pirzola alırız.
Birthmark, Protein Shake, Hair Extensions.
Doğum lekesi, Protein içeceği, Eklenmiş saç.
"Do not take an oath by your head, for you cannot make one hair white or black."
Başınızın üzerine de ant içmeyin. Çünkü saçınızın tek telini ak ya da kara edemezsiniz.