Separate rooms translate Turkish
162 parallel translation
- Yes. We're moving to a home that has two separate rooms.
- Evet, iki odalı bir eve taşınıyoruz.
We Had Separate Rooms And A Fireplace.
Bir de şöminemiz. Pekala.
You don't mind the separate rooms, do you, Sam?
Farklı odalarımız olması sorun teşkil etmez, değil mi?
From now on, it's separate rooms for us
Otelde ayrı odalarımız olacak, bu nedenle şimdiden başladım.
No, they took separate rooms.
Hayır, ayrı oda aldılar.
Separate rooms, eh?
Ayrı odalar mı?
Yes, they took separate rooms.
Evet, ayrı odalara yerleştiler.
We eat in separate rooms.
Ayrı odalarda yemek yiyoruz.
Why do you two sleep in separate rooms?
Neden ikiniz ayrı odalarda uyuyorsunuz?
We stayed in the same hotel, but always in separate rooms.
Aynı otelde ama hep ayrı odalarda kaldık.
After a while it bothered me more and more that we still stayed in separate rooms.
Ayrı ayrı odalarda kalmamız, bir süre sonra beni fazlaca rahatsız etti. O hala bana açılmamıştı!
A feeling which grew as the other guests departed and they were shown to their separate rooms.
Misafirler gittiğinde ve ayrı odalara yerleştirildiklerinde oluşan bir hal.
After our moonlight drive up to the Cape, we'll check into separate rooms, one for us, one for our toothbrushes.
Ay ışığında Cape'e gittikten sonra otelde ayrı odalar tutarız. Biri bizim, biri de diş fırçalarımız için.
If there are other guests, we'll have to have separate rooms...
Başkalarına karşı farklı odalarda kalmak zorundayız.
Naturally, I'll make sure we have separate rooms.
Ayrı odalarda kalacağımızı garanti ederim.
We don't need separate rooms.
Ayrı odalara ihtiyacımız yok.
We'll be staying in separate rooms.
Oh, ne güzel görünüyor.
No, we'll take two separate rooms, please.
Hayır, iki ayrı oda tutacağız, lütfen.
If you're pissed, we should get separate rooms.
Çok kızgınsan ayrı oda tutalım.
Why do we have to have separate rooms?
Niye ayrı odalarda kalmamız gerekiyor?
Listen, Smokey, I want separate rooms and I'd like a guard outside of mine, please.
Bak, Smokey, Ayrı odalar istiyorum benimkinin önünde nöbetçi bekleyecek.
Why staying in separate rooms?
Niçin ayrı odalarda kalıyoruz.
We don't have to be in separate rooms.
Ayrı odalarda olmamız şart değil.
So, then, after the role-playing, next class they put the girls and the guys in separate rooms and a female counselor talks to us about body image.
Rol yapma kısmından sonra kızları ve erkekleri ayrı odalara koyuyorlar... ve bir kadın danışman bizimle vücutlarımız hakkında konuşuyor.
Yosh, get these two in separate rooms.
Yosh şu ikisini ayrı odalara yerleştir.
Oh! So, erm, you two have got separate rooms?
Odalarınız ayrı mı?
- In two beds. in separate rooms.
- Ayrı odalardaki yataklarda.
He's my partner, and we prefer separate rooms.
O benim ortağım ve ayrı odalarda kalmayı tercih ederiz.
In separate rooms.
Ayrı odalarda.
We stayed in separate rooms the whole trip, Ray.
Yolculuk boyunca farklı odalarda kaldık, Ray.
We could have separate rooms to be ourselves for a few hours. A shelter.
Kendimize gelmek için bir kaç saat ayrı odalarda kalabiliriz.
Separate rooms are an awful idea unless people are in love.
Aşık değilsen, ayrı oda kötü bir fikir.
Who sleeps in separate rooms these days?
Bugünlerde, kim ayrı odalarda kalıyor ki?
Doesn't it make everyone wanna lockthem in separate rooms and experiment on them?
İçinizden, onları farklı odalara kilitleyip üzerlerinde deneyler yapmak geçmiyor mu?
In fact, I think you can study in separate rooms.
Aslında, sanırım ayrı odalarda çalışabilirsiniz.
- You had separate rooms?
- Odalarınız ayrı mı?
Okay, separate rooms.
Ayrı odalara koyun.
Separate rooms.
Ayrı odalar.
Must I put you in separate rooms?
Sizi ayrı odalara mı kapatmak zorundayım?
Finally we slept in separate rooms.
Sonunda ayrı odalarda uyumaya başladık.
It wouldn't look good if we were in separate rooms.
Ayrı odalarda yatmamız, göze pek hoş gelmez.
Separate rooms until you graduate, okay?
Mezun olana kadar ayrı odalardasınız tamam mı?
[Narrator] The night before, Tobias and Lindsay had chosen to sleep in separate rooms... and Tobias had dropped an intriguing bit of information.
Önceki gece, Tobias ve Lindsay yataklarını ayırmışlardı ve Tobias ağzından birşeyler kaçırmıştı.
It looks like the Blue Lagoon. And I see no separate rooms.
- Yapma, siz burada başbaşaydınız birlikte güzel vakit geçirecektiniz
They've separate rooms there.
Ayrı ayrı odalar var orada.
Separate rooms and mademoiselles and Chinese massage!
Ayrı odalar, matmazeller ve Çin masajı!
We'll live in separate rooms.
Ayrı odalarda kalacağız.
And separate rooms?
Odalar ayrı mı?
- We'll take two separate rooms.
- İki ayrı oda tutacağız.
- Separate locker rooms, sir.
- Ayrı soyunma odaları.
If she meant it as a friend, that means separate hotel rooms, right?
Dost olarak teklif ettiyse, ayrı otel odaları demek, değil mi?