Separated translate Turkish
3,497 parallel translation
In most cases, when you find only the jacket, it means the core had separated.
Çoğu vakalarda, sadece gömleğin bulunması çekirdeğin ayrılmış olduğu anlamına gelir.
Doppelganger, identical twins separated birth.
- Tıpkısının aynısı, ayrı doğan tek yumurta ikizleri...
I'm separated from my team.
Takımımdan ayrıldım.
But Kresteva is defining himself as a good father and husband, and you, in a recent deposition, are admitting that you are separated from your wife.
Ama Kresteva kendisini iyi bir baba ve eş olarak tanımlıyor,... sen ise bu son yeminli ifadende,... karından ayrıldığını itiraf ediyorsun.
Separated but working to mend fences.
- Ayrı ama arayı düzeltmeye çalışıyorum.
And how long have you and your husband been separated?
Siz ve kocanız ne kadar süredir ayrısınız?
So, you were separated when you stood beside him for his gubernatorial announcement?
Valiliğe adaylığını açıkladığı gün yanında dururken ayrı mıydınız?
During that time, we separated.
Bu süre zarfında, ayrıldık.
Yeah, we're separated.
- Evet, biz ayrılmıştık.
We were separated.
Ayrı düştük.
- It was separated from the family. In the panic to accept here.
- Teddy panik sırasında ailesinden ayrıldı ve yaşayabilmek için buraya geldi.
We used to be in the same guild. But we got separated in the plaza. and I saw him hanging from the church window...
Asuna-san hâlâ güzelken o elbiseyi giymesini istiyorum.
I was separated from the rest of them. Got left behind.
Diğerlerinin yanından ayrı düşünce beni bırakıp gittiler.
We're separated ;
Gemma'yla ayrı yaşıyoruz.
Wh-Why would you let yourself get separated like that?
Onun yanından uzaklaşmasına nasıl müsaade ettin?
Oh gods, let them return to the road where their souls separated. and let them return to their true destiny.
Tanrılar, onların ruhları yollarının ayrıldığı yerlere geri dönsün ve gerçek kaderlerini bulsunlar.
Kagame set one in case we became separated.
Kagame ayrılırsak diye bundan bahsetmişti.
Therefore the developing queens have to be harvested in time to be distributed and separated each to a small colony to hatch out
Bu nedenle gelişimini tamamlayan ana arıların hasat edilmeleri gerekli. Bu işlem için küçük arı kolonileri kullanılır.
Brood, honey, and eggs get separated to different boxes like spare parts.
Yavru, bal ve yumurta çıtaları karıştırılarak kullanılır. Tıpkı bir arabanın yedek parçaları gibi
She's been separated for over a year.
Bir yıldan uzun süredir ayrı yaşıyor.
This process separated the iron from the rocky minerals.
Bu süreç kayalık minerallerden demiri ayrıştırır.
I wanted to be somebody's girlfriend to being married, and then separated all in the last year.
Birinin kız arkadaşı olmak istediğimde, Evlendik ve sonra ayrıldık geçen sene. Bilmiyorum.
I've identified at least four documents and separated them.
En azından 4 farklı belge tespit edip birbirlerinden ayırdım.
We're separated. She cheated on me 12 times with 10 men.
Beni on adamla on iki kez aldattı.
- Separated.
- Ayrılar.
Arthur, they told us you separated the 2nd Mass from the rest of the compound.
Arthur, 2.Bölük'ü kampın geri kalanından ayırdığını söylediler.
They separated the men from the women and the children and I thought I thought I'd never see him again.
Erkekleri, kadın ve çocuklardan ayırdılar. Ben onu bir daha göremeyeceğimi düşündüm.
His dads are getting separated.
Babaları ayrılıyor.
The heart is composed of four chambers, separated by valves, and the purpose of the heart, which is a large, thick muscle, is to contract and to push the blood forward from one chamber into another.
Kalp, kapakçıklarla ayrılan dört odacıktan oluşur ve büyük ve kalın bir kas olan kalbin amacı kasılmak ve kanı bir odacıktan diğer odacığa ileriye doğru itmektir.
Each of the chambers are separated by valves, which close and open in synchrony so that the blood is pushed in one direction.
Her oda, kan tek bir yönde pompalansın diye eş zamanlı olarak açıp kapanan kapakçıklarla ayrılmaktadır.
I guess they just found each other after being separated as infants.
Çocukken birbirlerinden ayrı düştükten sonra daha yeni kavuşmuşlar.
We get separated for any reason, let's meet back here.
Olur da bir sebepten ötürü ayrı düşersek, burada buluşalım.
" Body and soul cannot be separated
" Beden ve ruh tedavi açısından...
He's separated from them.
O sadece ailesinden ayrı.
It's just separated by the Han River, don't you know?
Burası sadece Han nehri tarafından ayrılmış, bunu biliyor musun?
We've always been separated.
Biz her zaman ayrı kaldık..
Three grueling days where future superstars are separated from potential first-round busts...
Geleceğin yıldızlarının başta patlayan oyunculardan ayrıldığı üç yorucu gün.
I assume that you and your wife separated for a while, and then reconciled?
Eşinizle bir süre ayrı kaldığınızı, sonra tekrar barıştığınızı zannediyorum.
When Sara and I were separated, I dated a co-worker.
Sara ile ayrıldığımız zaman, iş arkadaşımın biriyle flört ettik.
My parents separated 1981.
Ailem 1981'de boşandı.
Master Tigress, this is a young child who's been separated from his parents.
Kaplan, bu ailesinden uzak kalmış bir çocuk.
It's my understanding that, in spite of being kept in custody for four days and separated from her three young children... who are currently in the care of the State of Victoria...
Anladığıma göre müvekkilim 4 gündür gözaltında tutuluyor ve şu anda Victoria Eyaleti bakım evinde olan üç körpe çocuğundan ayrı düşürülmüş durumda.
Llke me, being a part of you, It got separated from you.
Aynı benim gibi, senin bir parçan olarak ayrılıyorlar.
We were taken to the dungeons, where they separated us. Why?
Bizi zindana attılar ve ayrı yerlere kapattılar.
If we get separated, We meet downstream. Ok!
Eğer ayrılmamız gerekirse, parola ırmağın aşağısında buluşalım.
I know how the two of you were separated.
İkinizin nasıl ayrı kaldığını biliyorum.
You think I don't know what it's like to be separated from the people that I love?
Sevdiğim insanlardan ayrı düşmenin verdiği acıyı bilmediğimi mi sanıyorsun?
Not lost, separated by our ancestors.
Kaybolmadılar, atalarımız onları ayırdılar.
- Are you separated?
- Ayrıldınız mı?
Right after her parents separated.
Ailesinin ayrılmasından hemen sonra.
She found out that I'm not really separated.
Karımdan tam olarak ayrılmamış olduğumu fark etti.