English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ S ] / Shared

Shared translate Turkish

4,296 parallel translation
Bob has already shared some thoughts.
Bob düşüncelerinin bir kısmını halihazırda paylaştı.
Not once it's been shared with the press.
Basınla bir kez paylaşıldıktan sonra olmaz.
We've shared a lot of things, Jeff.
Çok şey paylaştık Jeff. Güven hiçbir zaman onlardan biri olmadı.
I shared my diagnosis of you on the witness stand.
Sana ilişkin teşhisimi tanık sandalyesinde paylaştım.
The greatest crime now would be to walk away from what we've shared and suffered.
Bu noktadan sonra en büyük suç, paylaşıp acı çektiğimiz şeylerden uzaklaşmak olur.
And I am grateful that I have trouble digesting animal proteins, as the last meals I have shared with Hannibal Lecter have all been salads.
Ve hayvan proteinlerini sindirmekte zorlandığıma memnunum zira Hannibal Lecter ile yediğim son yemeklerin hepsi salatalardan ibaretti.
Confess to bonding with Hannibal Lecter over your shared practice of unorthodox therapies.
- Hannibal Lecter ile gelenekçi olmayan terapilerin ortak uygulaması konusundaki bağınızı itiraf et.
Sinan shared the flat but never the rent.
Sinan o zaman evi paylaşır ama kirayı asla paylaşmazdı.
I'm sure Emily shared those emails with her friends.
Eminim ki Emily o e-mailleri arkadaşlarıyla paylaşmıştır.
Threats, is it? And after I shared my drink with you.
Hem de içkimi seninle paylaştıktan sonra!
Anyway, I think that if you shared a bit more easily, maybe you wouldn't have beat that girl up, you know?
Her neyse, eğer paylaşmaya daha açık olsaydın belki de o kızı dövmezdin diye düşünüyorum. Bilirsin ya?
Like, we're all just women having the shared experience of deprivation.
Mahrumiyet tecrübelerini paylaşan kadınlar gibiyiz.
If you shared a bathroom, it'd go pretty smoothly.
Banyonuz ortak olsa çok iyi anlaşırdınız.
Interdepartmental drinks were had, relationships made, information shared.
Bölümler arasında içki içildiği, ilişkiler kurulduğu, bilgi paylaşıldığı oldu.
'With that I was losing my confidence too.''l should've shared this with Trisha.'
'Bununla birlikte güvenimi de kaybediyordum.' 'Bunu Trisha ile paylaşmalıydım.'
All of the dreams Katrina and I shared can now be made real.
Katrina ve benim bütün rüyalarımız artık gerçeğe dönüşebilir.
All of the dreams Katrina and I shared can now be made real.
Katrina'yla paylaştığımız hayaller artık gerçek olabilir.
Two hearts with a shared circulatory system.
İki kalp ortak dolaşım sistemiyle bağlı.
One of your doctors... shared your X-ray reports with me.
Doktorlarınızdan biri... X-ray raporunuzu benimle paylaştı.
I've shared it with all my friends.
Bende onu bütün arkadaşlarımla paylaştım.
We all shared equally.
Hepimiz eşit şekilde paylaştık.
We need something that both you and Rainer shared.
Rainer'la paylaştığınız ortak bir şeye ihtiyacımız var.
If only everyone shared your capacity for reason.
Keşke herkes sizin gibi yeteneklerini bir amaç uğruna kullansaydı.
There's not even a single word in "hungry for apples" that's shared by "got milk?".
"Elmaya aç mısınız?" ile "sütünüz var mı?" arasında ortak tek bir kelime bile yok.
They bonded over a shared love for kettle corn and home improvement shows.
Birbirlerine ortak ilgi alanları olan patlamış mısır ve ev dekorasyonu programlarıyla bağlıymışlar.
One magnificent sword to be shared by two boys.
İki çocuğun paylaştığı fevkalade kılıç.
The home that they had so long shared together became a tomb.
Uzun zamandır birlikte yaşadıkları ev bir mezar oldu.
Uh, yeah, we might have shared a few shifts, sure.
Evet, bir kaç vardiya beraber çalışmışlığımız var tabii.
- It's a shared space.
- Orası ortak alan.
Never shared it with me.
Benimle hiç paylaşmadın.
Happiness is nothing when not shared and only by sharing does happiness grow
Paylaşılmayan mutluluk, mutluluk değildir. Ancak paylaşılan, mutluluk mutluluktur.
Oh, Dr. Leekie, in light of what you shared with us earlier, we have a proposition for you.
Dr. Leekie, bizle daha önce paylaştıklarınız ışığında sizin için bir teklifimiz var.
I knew he didn't want Connor spending the night here, but I guess... I told him his dad would be angry if we shared a tent.
Aynı çadırda kalırsak babasının kızacağını söylemiştim ona.
Henry and Ryan shared the other.
Henry ile Ryan diğerini paylaşıyordu.
- I wish I shared your optimism.
Keşke senin kadar iyimser olabilsem.
I've shared... nearly everything with you... too much, even.
Seninle... Her şeyi hatta daha da fazlasını paylaştım.
I've shared... nearly everything with you.
Hemen hemen her şeyimi seninle paylaştım.
We are a family with a shared disease, a corrosive disease, and if you view us through that lens, if each of us is able to address our sickness and treat it...
Biz aynı hastalığı, aynı çürütücü hastalığı paylaşan bir aileyiz. Eğer bize bu mercekten bakarsan eğer hepimiz hastalığımızın üzerine gidip tedavi olursak kırılan her ne varsa tamir edebileceğimize inanıyorum.
We know that we've failed you both - - that you've shared your struggles with us.
İkinizin de bizimle paylaştığınız mücadelenizde başarısız olduğunuzu biliyoruz.
You shared a car?
Ortak arabanız mı vardı?
Yes, they were childhood friends, you see, and our families shared friendship until her father's patriot politics drove us to disagreement.
Evet, çocukluk arkadaşıydılar ve ailelerimiz de dosttu ta ki babasının vatansever siyasi görüşü bizi kutuplara çekene dek.
He shared his cell at MAMA-2.
MAMA-2'de aynı hücreyi paylaşmış.
I've already shared them with Mr. Mattoo.
Bay Mattoo ile bunları paylaştım bile.
Some were passed down to me by a mentor who shared the same enthusiasms I do.
Bazıları benimle aynı şevkleri paylaşan biri tarafından verildi.
As a boy, I shared a room not much larger than this with my five brothers and sisters.
Çocukken 5 kardeşim ile paylaştığım oda bundan daha büyük değildi.
Okay, you two creep me out When you do that shared brain thing.
Şu birlikte söyleme şeyinizi yapınca beni korkutuyorsunuz.
I think you used a tool that you and Dr. Donnelly probably shared in the field.
Bence Dr. Donnelly ile çalıştığınız alanda ortak bir aleti kullanıyordunuz.
And you, you shared a bed with him.
Ya sen, onunla aynı yatağı paylaştın.
Whatever pillow talk you two shared, you are gonna give it up.
Yatakta her ne konuşuyorsanız bırakmanız gerekecek.
You shared a flat, didn't you?
Aynı daireyi paylaşıyordunuz, değil mi?
He shared his rations.
Finn.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]