English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ S ] / She's an orphan

She's an orphan translate Turkish

61 parallel translation
She's an orphan.
O bir yetim.
She's 17, she's an orphan... and it's high time she was married.
17 yaşında, o bir öksüz... ve çoktan evlenmiş olmalıydı.
She's lived in an orphan's home in Rotterdam ever since.
Biz evlatlık almadan önce,
Mrs. Meers said it to Miss Dorothy when she found out she was an orphan.
Dorothy yetim olduğunu söylediğinde Bayan Meers de aynısını demişti.
She doesn't know her surname, she's an orphan
Soyadını bilmiyor, Yetim bir çocuk o!
She's an orphan.
O bir yetimdir.
She's an orphan. I am all she has.
O bir yetim ve tek sahip olduğu benim.
She's an orphan.
O bir öksüz.
She's an orphan.
Şimdi de müzik mi dinliyorlar?
If there is, she's an orphan.
Varsa bile öksüz kalmış.
By the way, she's an orphan.
Bu arada o bir yetim.
She's an orphan.
Yetimmiş!
- She's an orphan now.
- Şimdi bir yetim.
We found a young girl, an orphan, she's been living Downbelow.
Genç bir kız bulduk. Bir yetim. Varoş'ta yaşıyormuş.
She's an orphan.
Bir yetim.
She's an orphan.
Öksüz kaldı.
She's an orphan, she told us that.
O bir yetim, bize böyle demişti.
Oh, she's an orphan.
O bir öksüz.
One day I saw her walking around with a little kid. She says it's an orphan nephew She's adopting.
Bir gün küçük bir çocuğu gezdirdiğini gördüm.
She's an orphan, isn't she?
O kimsesizdi değil mi?
Yeah I thought she was an orphan too. A couple of weeks ago... Her dad's wife was in a beauty salon or whatever... and she was reading Angelina Magazine.
Bir kaç hafta önce babasının eşi kuaförde mi neymiş.
Well, the writers are working on it right now, but, see, your character is an orphan and she has to go back to her hometown to ask her uncle for permission to marry.
Senaristler şu an üzerinde çalışıyorlar. Senin karaktersin bir yetim. Doğduğu yere geri gidip evlenmek için amcasından izin almak zorunda.
It doesn't matter that she's an orphan, that she's poor.
Öksüz, fakir biri olması fark etmez.
- She's an orphan.
- Şimdi o öksüz.
- She's an orphan?
- O bir yetim mi?
She has none, she's an orphan.
Kimsesi yok.
She's an orphan, with an orphan's disease.
O bir yetim. Hastalıklı bir yetim.
- She's an orphan..
- O bir yetim.
Her name's Miranda Dracar, she was an orphan,
Miranda Dracar, yetim.
Are you sure she's an orphan?
Kimsesiz olduğuna emin misin?
- She's an orphan?
- Kimsesiz miymiş?
Fate is so strange. She's an orphan.
Kader çok garip.Oda öksüz bir çocuk.
She's an orphan.
O, öksüzdür.
She was an orphan - and had lived with her guardian Max for as long as she could remember.
Yetim olduğu için kendini bildi bileli hep gözeticisi Max'le yaşamış.
The sad thing is, she's an orphan.
Bu hikâyedeki asıl üzücü şey, o çocuğun yetim olması.
It's better if she dies as an orphan than dying when her father is alive
Babası hayatta iken ölmektense yetim olarak ölsün daha iyi!
She's is an orphan...
Yetim...
She's like an orphan!
O bir yetim gibi görünüyor.
Tell him she's about to become an orphan.
Kızının birazdan öksüz kalacağını söyle.
She's an orphan, just like you.
Bir yerim, aynı senin gibi.
She said he's an orphan without any relatives.
Hiç yakını olmayan bir yetim dedi ya!
She's an orphan. You know Beth or Alison?
Yetimdir o.
- And now she's an orphan.
- Şimdi ise yetim.
I hear she's an orphan.
Kızın bir yetim olduğunu duydum.
She's an orphan.
Yetimin teki.
- She's an orphan.
- O bir yetim.
Now, I think it's because she's an orphan.
Bence yetim büyüdüğünden.
She's an orphan like us now.
Şimdi bizim gibi bir yetim.
Instead, I'm to tell his daughter, if she survives, that she's an orphan.
Şimdiyse kızına hayatta kalırsa yetim kaldığını söyleyeceğim.
What, did you think she's an orphan?
Ne sandın, yetim olduğunu falan mı?
Sweet as that and she's an orphan too How can a guy fight that?
He bu kadar tatlı hem öksüz Bir erkek buna nasıl dayanır?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]