She doesn't exist translate Turkish
179 parallel translation
Maybe I just imagined it! Maybe she doesn't exist!
- Belki de sadece hayal ettim, yoktu!
She's beautiful and you act like she doesn't exist.
Güzel bir kız ve yokmuş gibi davrandın.
She doesn't exist.
Sanki hiç var olmamış gibi.
- If she doesn't exist, there's no problem.
- Eğer var olmamışsa, problem de yok.
She doesn't exist.
Öyle biri yok.
I said no because she doesn't exist at all.
Hayır. "Hayır" dememin sebebi öyle birisinin var olmamasıydı.
- She doesn't exist.
- Öyle biri yok.
She doesn't exist.
Yaşamıyor artık.
She doesn't even know I exist.
Bana Malum oluyor çok şey.
Now that woman doesn't exist any more. She gave you to us.
Artık o kadının varlığı son bulacak, çünkü o bize, seni verdi.
You mean, she doesn't exist?
Yaşamıyor mu demek istiyorsunuz?
She... She doesn't even know I exist.
Var olduğumun bile farkında değil.
WHAT COULD'VE FORCED HER TO THRUST ONTO CREATURES SHE DOESN'T EVEN KNOW EXIST ALL THOSE CAPACITIES IN HERSELF SHE MUST DENY?
İçinde barındırdığı, reddetmesi gereken ve var olduğunu bile bilmediği kişilere inanmasına onu ne zorlamış olabilir?
She doesn't exist.
Aslında yoktur.
She doesn't exist - doesn't exist, no.
Öyle biri yok - o gerçek değil, hayır.
She doesn't know you exist.
Senin varlığını bile bilmiyor.
- She doesn't exist.
Bu bir senaryo, öyle bir kadin yok.
Pretend she doesn't exist?
Yokmuş gibi mi davranayım?
Honey, now that you're here, it's like she doesn't even exist.
Hayır sevgilim. Sen burada olduğun için o artık mevcut değil.
She doesn't know I exist.
Yani benim varlığımdan haberi yok.
If she walks in the room while I'm there, I pretend she's not real, that she doesn't exist.
Eğer ben odadayken içeri girerse... sanki öyle biri yokmuş gibi davranıyorum.
- She doesn't even know I exist.
- Varlığımdan haberi bile yok.
Well... if she doesn't know I exist, how can she ask?
Peki... varlığımdan haberdar olmazsa, san nasıl soracak ki?
Unfortunately, I think she is praying to somebody who doesn't exist, other than that...
Ne yazık ki, onun var olmayan biri için dua ettiğini düşünüyorum bundan başka...
And every day she becomes a little more gone, a little more forgotten until one day, she doesn't exist at all.
Her gün de biraz daha yitiyor, biraz da unutuluyor ta ki bir gün, hiç var olmayana dek.
Oh, she doesn't even know I exist.
Daha yaşadığımdan bile habersiz.
Listen, you're lying, she doesn't exist.
Bak, yalan söylüyorsun, öyle bir kız yok.
It doesn't exist? Then why did she mention it?
Madem öyle bir yer yok, o nasıl bahsediyor?
She doesn't exist for you.
O artık yok.
She doesn't exist anymore.
O artık yok.
- You're telling me she doesn't exist.
- Gerçekte öyle bir şey yok mu yani?
Pretend she doesn't exist.
O kız yokmuş gibi davran.
And she doesn't exist any more.
Artık öyle birisi yok.
She doesn't exist.
Artık öyle birisi yok.
- she doesn't really exist.
Aramızda kalsın ama aslında öyle biri yok.
As of now, She simply doesn't exist to me.
Şu andan itibaren, bu çocuk benim için yok.
It's like she doesn't even exist anymore.
Sanki gibi o bile artık yok.
She doesn't exist?
Onun var olmadığını mı söylüyorsun?
My dad told me she doesn't exist.
Babam onun var olmadığını söyledi.
Well, then why are you treating her like she doesn't exist?
O yok gibi Peki, o zaman neden onu tedavi edilir?
Because she doesn't exist in my future, okay?
O benim gelecekte yok için, tamam mı?
Natalie? Either she lives in Niagara Falls or doesn't exist.
Kız arkadaşı Natalie, ya Niagara Şelaleleri'nde yaşıyor ya da öyle biri yok.
She doesn't even know that you exist.
Senin varlığından haberi bile yok.
She just found out the man she loves doesn't exist.
Sevdiği adamın var olmadığını daha yeni öğrendi.
She doesn't exist.
Öyle biri yoktu.
I swear by my heart.. ... she doesn't exist for me any more.
Yemin ederim onlar artık benim için yok.
She doesn't exist for me.
Benim için yok.
She doesn't exist, Veronica.
Odada birisi yoktu Veronica.
- Well, I could refer you to the woman I talk to, but she doesn't exist.
- Seni benim konuştuğum kadına gönderebilirdim ama gerçekte var olan biri değil.
Yet inside, I believe... she vacillates between a feeling of godlike omnipotence... and a sense that she simply doesn't exist... which, of course, is intolerable.
Yine de, kendi içinde tanrısal bir sınırsız güçle, var olmadığı duygusu ki buna tahammül edemiyor arasında bocaladığına inanıyorum.
She doesn't know that I'm here... that I exist.
Burada olduğumu bilmiyor... var olduğumu da.
she doesn't speak english 27
she doesn't 359
she doesn't have to 35
she doesn't know 197
she doesn't like me 38
she doesn't understand 44
she doesn't mean it 22
she doesn't love you 27
she doesn't care 43
she doesn't want me 16
she doesn't 359
she doesn't have to 35
she doesn't know 197
she doesn't like me 38
she doesn't understand 44
she doesn't mean it 22
she doesn't love you 27
she doesn't care 43
she doesn't want me 16