English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ S ] / Slaughtered

Slaughtered translate Turkish

1,405 parallel translation
7 vans in 1 8 months 9 conveyors slaughtered, and a 2 million Euro booty.
1 8 ayda 7 kamyon 9 taşıyıcı öIdürüIdü, ve 2 miIyon Euro ganimet.
But now, this ostensibly democratic power was going to be held by those who once censored, executed and slaughtered.
Oysa şimdi, görünüşte demokratik olan bu güç, bir zamanlar sansür uygulayanların, infazcıların ve boğaz kesenlerin elinde olacaktı.
I helped a friend earlier this morning, we slaughtered a pig.
Bu sabah bir arkadaşa yardım ettim. Bir domuz kestik.
You were to be slaughtered!
Sen, kesilmeliydin.
What about "slaughtered"?
Katledildi.
Yeah, what about "slaughtered"?
Evet, katledildi.
You slaughtered my entire civilisation.
Bütün uygarlığımı öldürdünüz.
Well, I'm sure that she resented being sexually harassed and slaughtered two miles from the place you pulled her over!
Evet, eminim ki tecavüze uğrayıp senin durdurduğun... yerin 2 mil ilerisinde öldürülmek de o kadının zoruna gitmiştir!
To lose her family, to see them slaughtered.
Ailesini kaybetmiş, gözlerinin önünde öldürmüşler.
Under what provocation was that clown-hatted card-sharp when he slaughtered the Chink?
O Çinli'yi öldürmesi için... kumarbazı kışkırtan neydi?
I'm talking about real proteins, like man protein. Like from the flesh of slaughtered animals.
Ben gerçek proteinden bahsediyorum, yeni kesilmiş hayvan etinden.
He got better, went off... slaughtered a few dozen Confederate soldiers... came back, and made the stairs.
İyileşmiş, gitmiş,.. ... birkaç düzine güneyli asker öldürmüş ve dönüp merdiveni yapmış.
You slaughtered a pig... between the running and the French toast?
Koşu ve Fransız tostu arasında bir de domuz mu kestin? Evet.
Slaughtered.
Lime lime edilmiş.
- Er... ( Kev ) Footy till nine, pub quiz till ten, scrapping by half-past... police turned up... and, yeah, Frank were there, but he was slaughtered.
- Er... ( Kev ) 9'a kadar maç izledi, 10 gibi barda kavga çıktı, 10 buçukta kör kütük sarhoştu... Polisler geldi... ve, evet frank oradaydı fakat kesilmişti.
I mean... slaughtered.
Put gibiydi resmen.
Cows are maimed and slaughtered and used as a commodity!
İnekler bir mal olarak kullanılmak için sakatlanıyor ya da katlediliyor!
Instead, they were slaughtered.
Onun yerine, katledildiler.
- and slaughtered women and children... "
-... hiçbir şey yapamıyor... "
Sacrificial lambs slaughtered by the godless Cheyenne Dog Soldiers, their bodies cast like Joseph's into a well.
Allahsız Cheyenne savaşçıları tarafından kurbanlık koyun gibi kesildiler, bedenleri Hazreti Yusuf'unki gibi bir kuyuya atıldı.
I cannot afford to have my men slaughtered in a full-frontal attack.
Açık bir saldırı ile adamlarımın yok edilmesini kabullenemem.
Fed an iron-deficient liquid diet, denied bedding, water, and light, after four months of this miserable existence they are slaughtered.
Demir bazlı sıvı bir besin veriliyor, yatmaları, suya ve ışığa erişimleri yasak Dört ay süren bu perişan hayattan sonra kesiliyorlar.
Chickens and turkeys are slaughtered in numerous ways.
Tavuklar ve hindiler çeşit çeşit şekillerde kesiliyorlar.
Thousands of India cows are slaughtered each week for their skins, purchased from poor families in part of rural India who sell them only after the assurance that the animals will live out their lives on farms.
Hindistan'da her hafta binlerce inek derileri için katlediliyor. Bu inekler Hindistan'ın kırsal kesimlerdeki fakir ailelerden, ineklerin çiftliklerde yaşayacakları garantisi verildikten sonra satın alınıyorlar.
Removed from his or her cage with a heavy neck-pole, the animal is walked past the rows of bodies of slaughtered foxes, sables, raccoons and wolves, among others.
Kafesinden tasmayla alınan hayvan, kıyılmış sıra sıra tilkilerin, samurların, rakunların ve kurtların ve dahasının yanından geçiriliyor.
Even people who are aware that the traditional family farm has been taken over by big business interests that their clothes come from slaughtered cows, that their entertainment means the suffering and death of millions of animals... and that some questionable
Gerçeği bilen insanlar bile, geleneksel aile çiftliklerinin büyük şirketler tarafından alındığını, giysilerinin kıyılan ineklerden geldiğini, eğlencesinin milyonlarca hayvanın acı çekmesi ve ölmesi anlamına geldiğini, ve laboratuvarlarda kuşkulu deneyler süregeldiğini...
They had turned, and I was to be slaughtered.
Onlar dönüştürüldüler, ve ben de öldürülecektim.
For centuries, we've been cursed to the shadows, slaughtered by the fearful.
Yüzyıllardır, gölgelerle lanetlendik.
"He slaughtered them all."
"Hepsini katletti."
I passed a seer along the road this morning, studying the end trails of a slaughtered rabbit.
Bu sabah, yolda bir kahin ile karşılaştım. Katledilmiş bir tavşanın izlerini okuyordu.
Ambushed and slaughtered again... while the rest of the world is playing games, Olympic torches... and brass bands and dead Jews in Germany.
Tuzağa düşürülüp, katledildik yine dünyanın geri kalanı oyunlar oynayıp, Olimpiyat meşaleleri yakarak nefesli sazlar çalarken, Almanya'da ölü Yahudiler var.
The kids are in there getting killed, they're getting slaughtered!
Orada çocukları öldürdüler, çocuklar katliama kurban gitti!
She's like a cow being slaughtered.
Bir inek gibi bağırıyor.
- You've slaughtered pigs before.
- Eskiden domuzları sen keserdin.
I've slaughtered a pig.
Az önce bir domuz kestim.
I've slaughtered so many sheep and goats...
Ellerimden bu kadar keçi, koyun geçti.
She repeatedly destroyed and slaughtered and was banished from the heavens to this world...
Defalarca kıyım ve yıkım yaptıktan sonra... Cennet'ten Dünya'ya sürgüne gönderildi.
We slaughtered the cow today.
Bugün ineği kestik.
Good God, they're being slaughtered.
Aman Tanrım, topluca öldürülmüşler.
At this year's celebrations Elvis slaughtered 36 bulls.
Bu yıl ki kutlamalarda Elvis 36 boğa kesmiş.
Listen, George Michael is running for student body president... and I have a feeling he's gonna get slaughtered.
Dinle, George Michael öğrenci kolu başkanlığı için yarışıyor ve onun bozguna uğrayacağını hissediyorum.
Tell that to the people he slaughtered.
Bunu katlettiği insanlara anlat.
You think I suddenly snapped and I slaughtered my own wife and kids?
Sence ben aniden kafayı yedim ve karımı ve çocuklarımı katlettim öyle mi?
"Sorry to interrupt you again when you're thinking of your slaughtered loved ones " but that line, have you done anything about it? " Do you know what I mean?
"Afedersiniz, ölen sevdiklerinizi düşünmenize engel oluyorum ama ; şu replik meselesini ne yaptın?" diyemem.
And they slaughtered her anyway.
- Ama yine de onu katlettiler.
We're gonna get slaughtered.
Bizi katledecekler.
Trelane kept the man who slaughtered my husband alive.
Trelane kocamı öldüren adamı hayatta tuttu.
These pricks killed two of your friends, slaughtered your cousin.
Bu sefiller iki arkadaşını öldürdü, kuzenini katletti.
- That doesn't mean they wanted to be invaded and slaughtered.
- Bu işgale uğramak ve katledilmek istiyorlardı demek olmuyor.
My family was slaughtered!
Benim ailem katledildi!
Erm, "It is time for righteous brothers to rise up in defence " of those slaughtered by the crusaders in Chechnya, Iraq etc. "
"Adil kardeşler için, Çeçenistan ve Irak'ta haçlılar tarafından katledilenleri savunmak uğruna ayaklanmanın zamanıdır." ve benzeri.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]