English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ S ] / Sleeping

Sleeping translate Turkish

20,578 parallel translation
He could've been sleeping with half the Keys, but he wasn't sleeping with her.
Belki Keys'teki kadınların yarısıyla yatıyordu ama bu kadınla değil.
Ahmed's sleeping.
Ahmed uyuyor.
Been sleeping a lot these days.
Bugünlerde çok uyuyor.
I allow him to sniff your hair while you're sleeping.
Mason'a sen uyurken saçlarını koklamasına izin veriyorum.
Sleeping Beauty's first words.
Uyuyan güzelin ilk sözleri.
At least I'm not a French slut, sleeping with every man in Paris.
Ben en azından Paris'te her erkekle yatan Fransız bir sürtük değilim!
Omaha, Chicago, sleeping with an agent...
Omaha, Chicago, öğrenciyle yatmak...
He has an alter ego named Mark Raymond who wears different clothes, uses a different computer, and last night, one of them started sleeping with an envelope that he got from a woman at a diner.
Farklı giyinen, değişik bilgisayar kullanan Mark Raymond adı altında başka kimliği olan birisi, ve dün gece, ikisinden birisi akşam yemeğinde kadının birinden aldığı zarfla uyudu.
The boss says that he was sleeping with his fiancée.
Patron, adamın nişanlısıyla yattığını söylüyor.
Uh, judging from my sleeping patterns, I roughly estimate 7 months, 13 days, and 9 hours.
Uyku düzenime bakarsak, kabaca tahminim 7 ay, 13 gün, 9 saat.
At C.T., we call that sleeping.
C.T.de buna uyku deriz.
The sleeping quarters and the lounge are upstairs.
Yatakhaneler ve salon üst katta.
They've sedated him, so he's sleeping.
Sakinleştirici verdiler, uyuyor.
You're probably sleeping.
Muhtemelen şu an uyuyorsundur.
And everyone knows she's sleeping with him.
Ve onunla yattığından.
Why? Is she sleeping with Joe?
Annen Joe ile yatıyor mu?
My waking thoughts, my sleeping thoughts, are only of you.
Uyurken uyanıkken yalnızca seni düşünüyorum.
Even sleeping pills.
Uyku haplarında bile.
If ever there was a recipe for peaceful slumber, it's a full stomach, two sleeping pills, and the soothing sounds of Enya.
Eğer huzurlu bir uyku için reçete varsa o da dolu bir mide, iki uyku hapı ve Enya'nın sakinleştirici sesi.
You know, you haven't been sleeping, babe.
Biliyorsun, hiç uyuyamıyorsun, bebeğim.
Tired all the time. Not sleeping'.
Sürekli yorgun, uyku uyumuyor.
- But she's sleeping now.
- Ama şimdi sızdı.
So are you looking after yourself, eating well... how are you sleeping?
Kendine iyi bakıyor, iyi besleniyor musun? Uykuların ne durumda?
If you count working at a diner, sleeping in a wall, and clothes shopping at CVS, then she's real bouncy.
Eğer lokantada çalışıp, duvarda uyuyup * CVS'ten kıyafet alışverişi yapmasını sayarsan pek atlatamadı.
'Cause instead of sleeping it off, I got a ride in an ambulance and an IV bag full of salt water.
Sabaha düzelecekti ama bunun yerine bir ambulans turu attım ve tuzlu su dolu serum yedim.
Go get my sleeping bag.
Git benim uyku tulumumu getir.
Sleeping bag and beer.
Uyku tulumu ve bira.
So beer and sleeping bag.
O zaman bira ve tulum.
I don't want your first time to be in a sleeping bag.
İlk seferinin uyku yatağında olamsını istemiyorum.
We're gonna be sleeping during the day.
Gündüzleri de uyuyacağız.
He's sleeping.
Kendisi uyuyor da.
If you find out that your wife has been sleeping with this lawyer.. ... then what will you do?
Eğer karının bu avukatla yattığını öğrenseydin, sen ne yapardın?
Like eating, sleeping, all the rest of it and Dylan was just climbing the walls.
Yemek uyumak filan işte ve Dylan da duvarlara tırmanıyordu.
Why don't you give us all a nice surprise and brush his teeth while he's sleeping?
Neden o uyurken dişlerini fırçalayıp bize bir sürpriz yapmıyorsun?
Has he taken a sleeping pill?
Uyku ilacını aldı mı?
Since her dad died, she'd taken to sleeping on the sofa.
Babası öldüğünden beri kanepede yatıyor.
I thought you were sleeping over at Rachel's.
Rachel'ın evinde yatıya kaldığını sanıyordum.
Are you, uh... Are you sleeping here?
Siz burada mı uyuyorsunuz?
If you insist on sleeping in the office, I might suggest you forego the floor and get yourself a futon.
Eğer ofiste yatmaya ısrar edersen yerde yatmaktan vazgeçip kendine bir Japon şiltesi almanı öneririm.
Jane's not the enemy, and, no, we're not sleeping together.
- Jane düşman değil, ve hayır, yatmıyoruz.
- You sleeping?
- Uyuyor muydun?
You would be doing yourself and our investigation a great service if you could tell us the name of the man that Ellen was sleeping with.
Hem kendinizin, hem de araştırmamızın selameti açısından Ellen'in birlikte olduğu adamın adını bize verebilirseniz iyi olur.
Someone killed Ellen three nights ago, and then, last night, they tried to kill me, the guy she was sleeping with?
Birisi Ellen'i üç gece önce öldürdü ve sonra dün gece de beni öldürmeye çalıştılar onunla yatan adamı.
All due respect, sir, my men and I apprehended the murderer last night while you were, I don't know, sleeping?
Kusura bakmayın müdürüm ama ben ve adamlarım dün gece katili yakalarken siz muhtemelen ne bileyim, uyuyordunuz.
I always thought dead would look like a person was sleeping.
Ölü bir insanın uyuyor gibi görüneceğini sanırdım.
Derek and his wife are in the bedroom and they're not sleeping.
Derek ve eşi ile yatak odasındayım ve onlar uyumuyorlar.
I bet right now in, like, Utah, there's a family doing this exact same thing, but instead of a lethal dose of sleeping pills, it's, um... it's a pile of beads, and they're making charm bracelets.
Eminim şu an Utah'da bir aile de buna benzer bir şeyi yapıyordur ama öldürücü dozda uyku hapları yerine bir boncuk yığını vardır ve boyun bileziği yapıyorlardır.
I haven't been sleeping because I got these birds outside my window and they're going, "Chirp, chirp, chirp," constantly, and you know, is it wrong that I just want them to die?
Uyuyamadım çünkü penceremin dışında kuşlar var ve onlar "Cibili cibili" diye ötüyorlar.
I mean, I'm not asking for some big commitment, but I don't wanna play proxy to the woman you really wanna be sleeping with.
Bağlı mısın diye sormuyorum ama gerçekten yatmak istediğin kadının vekilliğini yapmak istemem.
I mean "why are you sleeping in the conservatory?" Oh.
Neden bahçede uyudun diyorum.
You were sleeping with the enemy.
- Düşmanınla yatıyorsun.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]