English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ S ] / Smooth

Smooth translate Turkish

4,211 parallel translation
Hey, this thing's pretty smooth.
Hey, bu sey gayet duzgun.
You are so smooth.
Çok pürüzsüzsün.
You are so smooth.
Hiçbir sorunun yok.
We'll smooth things over.
Biz de o sırada işleri düzeltmeye çalışacağız.
We'll cut excess weight and minimize drag with a smooth skin.
Gereksiz ağırlıklardan kurtulacak ve hava direncini en aza indirebilmek için pürüzsüz bir yüzey tasarlayacağız.
Smooth, you're upstaging the narrator.
Havalı, sizin yüzünüzden görevimi yerine getiremiyorum.
They are as smooth to the touch as a yearling's coat.
Yeni doğmuş bir tayın derisi gibi pürüzsüz.
Let me guess. It was a good road, smooth, full of photogenic reflections, with perfectly cylindrical trees on both sides. Fresh grass, cows in the fields, worm-eaten gates, flowering hedges, apples on apple trees and piles of dead leaves.
Tahmin edeyim, güzel bir yoldu, pürüzsüz fotojenik yansımalarla dolu, iki yanda da kusursuz silindirik ağaçlarla birlikte taze çimen, inekler çayırlarda kurtçukların yediği kapılar, çiçek açan çitler elma ağaçlarında elmalar ve ölü yaprak yığınları
Very smooth, Very mellow, very wow.
Çok akıcı çok yumuşak, çok güzel.
Oh, it's some smooth pot.
Oh, it's some smooth pot.
Three years behind, Pocahontas hair, real pretty, smooth cinnamon skin.
Bizden üç yaş küçüktü, Pocahontas gibi saçları vardı, pürüzsüz, yumuşacık, tarçın kokulu teni vardı.
Now if you take care of them all, everything will run smooth as your wife's ass.
Şimdi hepsinin bir çaresine bakarsan, her şey karının pürüzsüz kıçı gibi devam edecek.
Someone to smooth his way in life.
Yaşamını kolaylaştıracak biri.
Didn't you have anything to smooth your way in life?
Sizin yaşamınızı kolaylaştıracak bir şeyiniz yok muydu?
We were doing a smooth switch using a standard base to our scam.
Standart uygulamalarla dümenimizi tıkırında çeviriyorduk.
It's like a mask, it's smooth and superficial and shows nothing of who you are.
Maske gibi duruyor. Düz ve yüzeysel kişiliğinizi hiç yansıtmıyor. Özünüzü yani.
It was the linseeds that ultimately did it, such a smooth transition.
En sonunda keten tohumuyla işi hallettim, amma yumuşak bir geçiş oldu.
But that smooth nose of yours won't keep Rome from striking.
Ama o pürüzsüz burnun Roma'nın saldırısını önlemez.
The whole point of lunch was to downsize you and then smooth it over.
Sana küçültmeye gittiğimizi söyleyecektim, yemek de avuntusu olacaktı.
It helps to, like, smooth out the jaggedy bits and it preps the surface.
Pürüzlü parçaları yumuşatmaya yardımcı oluyor. Ve cilayı hazırlıyor.
Smooth.
Acı değil.
- Smooth.
- Acı değil.
J3 Sway me smooth J3 Is this his private office?
Bu onun özel bürosu mu?
David had five smooth stones.
David'in beş tana düz taşı var.
They're very smooth and tasty.
Gerçekten lezzetliler.
No. Sweetheart, I'll talk to mom, and we'll smooth this out.
Tatlım, annenle konuşacağım ve bunu halledeceğiz tamam mı?
His words are as smooth as silk, as sweet as honey.
Bal gibi gibi tatlı Onun sözleri ipek gibi, kadar düzgündür.
Almas, "diamond" in Russian, is a smooth, aromatic caviar.
Almas, Rusça "elmas", düzgün, aromatik havyar olduğunu.
Oh, that's smooth.
Çok sıradan.
You're so soft. You're so smooth.
Çok yumuşaksın.
Oh, very smooth.
İyi çevirdin.
Smooth, all right?
Pürüzsüz tamam mı?
OK? Smooth.
Pürüzsüz.
Smooth sailing from here on in.
Buradan itibaren sakin bir yolculuk yapacağız.
Once your parole officer sees that he's dealing with one of his brethren, it will be smooth sailing from here on out.
Şartlı tahliye memurun meslektaşlarından birisinin konuyla ilgilendiğini görünce... -... bundan sonra işler yolunda gidecek.
Clean lines, nice smooth finish.
Temiz çizgiler, çok düzgün bir son.
Santa Barbara, you are now entering the Smooth Storm.
Santa Barbara, şimdi Smooth Storm'a giriyorsunuz.
I've always listened to KJAD, and I was a big fan of The Crock Pot show, but after hearing your smooth voice,
Sürekli KJAD'iyi dinliyorum ayrıca Crock Pot Şov'un büyük hayranıydım. Ama yumuşak sesini duyduktan sonra ilk arayan ben olmak ve merhaba demek istedim.
- Uh-uh! You also made numerous calls in to the Smooth Storm, right before someone tried to kill its host.
Ayrıca birisi spikeri öldürmeye çalışmadan hemen önce Smooth Storm'a bağlanmak için bir çok arama yaptınız.
Yeeeaaah. Santa Barbara, you are entering the Smooth Storm.
Santa Barbara Smooth Strom'a giriyorsunuz.
You make it hot, you make it wet, you make it smooth.
Muhabetti ısıt, ıslat, yumuşat.
- Hot, wet, and smooth.
- Isıt, ıslat, yumuşat.
I've been listening to you trying to smooth-talk Laura.
Laura'yla yaptığın yumuşak konuşmayı dinliyordum.
Wounds are deep, but they're narrow, smooth.
Yaralar derin, ama birbirlerine yakın ve düzgünler.
Smooth and hairless.
Pürüsüz ve tüysüz.
At the crossing, we got this guy who's smooth-talking the engineer.
Hemzemin geçitte bir adamımız makinisti kafaya almış konuşuyor.
About your buyers, I could ask my uncle to smooth things over with them, if you want.
Amcamdan müşterilerinle aranı düzeltmesini rica edebilirim
If you fail, I have orders to smooth the entire area with the ground.
Başarısız olursanız, sahip olduğumuz birlikler orayı yerle bir edecekler.
So I just think it would be best for Maddy if you would smooth everything over while it's still fresh in people's minds.
Maddy için en iyi olanı düşünüyorum da... eğer herkese sakin bir şekilde davranırsan, insanların düşüncelerini sürekli iyi tutabilirsin.
Keep it smooth.
Sakin kal.
How are you so smooth?
Çok pürüzsüzsün.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]