So badly translate Turkish
1,745 parallel translation
And jim, my husband, he was the paramedic who found him last night, and he wanted to save him so badly, but I just think your brother's coming after him now, because
Ve Jim, kocam, onu bulan sıhhiye oydu ve onu kurtarmayı öylesine istedi ki. Sanırım şimdi kardeşiniz onun peşinde çünkü...
You were so badly hurt.
Senin durumun çok kötüydü.
So badly that you had an anxiety attack in order to stop yourself.
O kadar istedin ki kendini durdurabilmek için endişe nöbeti geçirdin.
I so badly want to see something.
Birşey görmek için çıldırıyorum.
He hit me so badly.
O bana çok kötü vurdu.
Never before has a profession been so decried by someone who needed it so badly.
Daha önce bir uzmanlığın ona bu kadar ihtiyaç duyan biri tarafından bu kadar aşağılandığını hiç görmedim.
No wonder you guys are failing so badly.
Bu kadar başarısız olmanız hiç de şaşırtıcı değil.
- who treats you so badly.
- çok aptalca harekete sebep olur.
Sometimes I wonder if I didn't because I wanted John dead so badly.
Acaba John'un berbat bir şekilde ölmesini istediğim için mi durdurmadım?
I needed it so badly.
Çok acil ihtiyacım vardı.
I so badly wanted to believe in you.
Sana gerçekten inanmak istiyorum.
I wish so badly I had something to tell you.
Sana birşey söylemeyi çok isterdim.
Allison, let's take our good news e we I... lik you wanted to help me so badly that, uh, people, places, they just all got shuffled around, but you were more right than wrong sorry I snapped at you.
Allison, iyi haberleri bulduğumuz yerde bırakalım.. bana yardım etmek için çok uğraştığın için teşekkür ederim ama insanlar, yerler.. hepsi karıştı..
I wish so badly I had something to tell you.
Sana birşey söylemeyi çok istiyorum.
I wanted to believe so badly that there was a way out of this.
Bundan bir kurtuluş olduğuna inanmayı çok istiyordum.
I wanted a baby so badly.
Bir bebeğim olmasını, o kadar çok istedim ki.
I just can't understand why everyone wants to get into college so badly.
Kek ve şampanya da var! Hadi, yiyelim!
I want that so badly.
I want that so badly.
I wanted so badly to go with her.
Ona gitmeyi o kadar çok istedim ki.
And with a body so badly burned, intestines reduced to ashes, how did you identify the remains as those of deputy director kirby?
Bu kadar kötü yanmış bir ceset, bağırsakları küle dönmüş... Kalıntıların Müdür Yardımcısı Kirby'nin olduğunu nasıl teşhis ettiniz?
Maybe she wanted revenge so badly, nothing else did matter.
Belki de kötü bir şekilde intikam almak istedi başka bir olay yoktu.
He could have been killed by a co-conspirator, which is why I wanted that computer so badly and his cell phone.
Belki suç ortağı tarafından öldürülmüş olabilir bu yüzden o bilgisayarı ve cep telefonunu çok istiyordum.
Since you want to be an adult so badly, Maybe we ought to try you as one.
Madem yetişkin olmaya bu kadar çok özeniyorsun belki de seni öyleymişsin gibi yargılamalıyız.
she... She wanted to have children so badly.
Çocuğu olmasını istiyordu.
My heart hurts so badly.
Kalbim, çok acıyor.
Today's Mother's Day You're hurt so badly
Bugün Anneler Günü, yaranız çok kötü.
You're hurt so badly And still bring us snacks
Çok feci dayak yemişsin, yine de bize yiyecek getiriyorsun.
You're hurt so badly
Yaran çok kötü.
You're hurt so badly
Çok kötü yaralanmışsın.
So badly that you'll probably scream in pain.
Dayanılmaz Ve sen acıdan çığlık atacaksın muhtemelen
It hurt so badly you almost screamed.
O o kadar acıdı ki neredeyse sen çığlık atıyordun.
We know everything about you except what it was that you wanted so badly you'd walk through a solid wall.
Hakkında her şeyi biliyoruz. Sadece sana bir duvarın içinden geçmeyi bile göze aldıran şey hariç.
An old wood-carver wants a son so badly that he makes one of his own?
Yaşlı ağaç oymacısı bir oğlu olmasını çok istiyor ve kendine ağaçtan bir tane yapıyor.
I so badly wanted to believe that it worked.
Çalışmış olmasını o kadar çok istemiştim ki.
I need to matter so badly.
Önemli olmaya çok ihtiyacım vardı.
I didn't know it could damage his lung tissue so badly.
Bu illetin oğlumun akciğerlerine bu kadar hasar verebileceğini bilmiyordum.
Just loving medicine, Being so excited by surgery, Wanting to operate so badly that I'd do anything...
Tıbbı çok seviyor olmak ameliyat için heyecanlanmak ameliyat yapmak için her şeyi yapmayı göze almak...
I just--I wanted to help Eleanor so badly, and I did.
Eleanor'a öylesine çok yardım etmek istedim ki. Ve ettim de.
She was trying to help me, and then I hurt her... so badly, so deeply that she's never going to forgive me.
Bana yardım etmeye çalışıyordu fakat ben onu incittim. O kadar derin, o kadar kötü ki beni bir daha asla affetmeyecek.
Why do you want to go so badly?
Gidelim de gidelim...
Look, Dad, if you... really wanted a new protege so badly, you... could have looked a little closer to home.
Bak, baba, gerçekten bu kadar hamilik yapacağın yeni birini istediysen eve biraz daha yakından bakabilirdin.
Shame your night ended so badly.
Senin gecenin berbat bitmesi çok kötü oldu.
She's got amnesia, but not so badly she can't finger somebody else for killing Kara?
Hafızasını kaybetmiş, ama bir başkasının Kara'yı öldürdüğünü söyleyemeyecek kadar değil.
You're not so badly off here, William, when you think about it.
Bir düşünürsen burada o kadar da kötü durumda değilsin, William.
Although perhaps a little of less clarity now does not come to me so badly.
Fakat yine de şimdi biraz zihin bulanıklığı yaşamamın hiçte bir kötülüğü olmazdı.
You wanted her so very badly...
Onu çok fazla istedin...
So either it went badly or she's still in the bathroom.
Ya randevumuz kötü geçti ya da hala tuvalette.
She never mentioned him again, so I figured the affair ended badly, you know?
Çaldığınız plastik kutu nerede? Biz...
e ulwas badly mangled, so I was only able to construct a partial, but I cross-checked physiological markers against the missing persons database, and it yielded three possibilities.
Kafatası fena parçalanmıştı, sadece kısmi düzenleyebildim ama fizyolojik özelliklerini, kayıp insan veritabanında kontrol ettim ve ortaya üç olasılık çıktı.
But this guy was pretty badly burned, So it'll take us a while to identify him.
Ama adam oldukça kötü yanmış, kimliğini belirlememiz zaman alacak.
I wanted a baby so badly.
Kazanmak için kendini zorlayacak.