So cute translate Turkish
3,736 parallel translation
- You're so cute.
Çok şirinsin.
You're so cute.
Çok tatlısın.
How could someone so cute be so stink?
Bu kadar güzel biri nasıl böyle kokar?
- That guy is so cute.
- Şu çocuk çok sevimliymiş.
- He is so cute.
- Çok sevimli.
God, how did she get to be so cute?
Tanrım, nasıl bu kadar tatlı olabiliyor?
You are so cute when you grovel.
Ayaklarıma kapandığında çok tatlı oluyorsun.
- So cute.
- Çok sevimli.
- Oh, you are just so cute.
Sen ne tatlı bir şeysin.
That is so cute!
Bu çok tatlı!
Good bye. So cute.
Güle güle.
Honey, you look so cute.
Canım, çok hoş olmuşsun.
They are so cute!
Çok tatlılar ya.
- She's so cute.
- Çok tatlı.
The only woman who could be so pretty, so cute and so beautiful at the same time.
Aynı anda çok tatlı, sevimli ve güzel olabilen tek kadın.
- They are so cute. - Yes.
- Ne şirin şeyler!
So cute!
- Çok tatlı!
You're so cute, little lady.
Ne sevimlisin, küçük hanım.
- He's so cute.
- O çok şirin.
He's so cute.
Çok şirindi.
Oh, it was so cute.
- Çok şekerdi.
God, you're so cute.
Ne hoşsun.
That's so cute.
Bu çok şirin. Şirin mi?
Youà re just so cute when youà re pissy.
- Kül tablası gibi kokuyorsun. - Harika!
So cute.
Çok tatlı.
You're so cute!
Çok sevimlisin.
You look so cute today.
Bugün çok tatlı görünüyorsun.
She's so cute.
O kadar sevimliki.
You guys are so cute together.
Birlikte çok sevimli gözüküyorsunuz.
And they're so cute.
O kadar hoş şeyler ki.
It was so cute...
Çok şirindi.
Oh, that's so cute.
- Çok tatlı.
This place is so cute.
Burası çok tatlı bir yermiş.
( Laughs ) I know. That's why I think you're so cute.
Biliyorum, bence bu yüzden çok sevimlisin.
She was so cute.
Çok tatlıydı.
We thought it was so cute.
Çok tatlı olduğunu düşündük.
Oh, it's so cute.
Çok şirin.
He's so cute!
- Evet müthiş. - Çok tatlı bir şey.
Oh, he's so cute.
Çok şirin.
Yeah, well, it's cute and portable and it's iron, so I'll be seeing you...
Sevimli, taşınabilir ve demirden bir tava sizin gibileri görürsem diye.
So you mean the white dwarf is cuddly and cute...
Yani diyorsun ki beyaz cüceler sevimli, tatlı...
So cute.
Çok şirin.
It's so cute.
Çok şirin.
And so I got together with this cute boy who played the guitar, and we practiced every day after school.
Gitar çalan tatlı bir çocukla takılmaya başladım ben de ve okuldan sonra her gün prova yaptık.
He's so sweet and cute.
O çok hoş ve tatlı birisi.
So, did you want to come here and talk about cute boys all night, or do you want
Baloya gelip bütün gece boyunca tatlı çocuklardan bahsetmek mi...?
Oh, it was so fucking cute, I almost pissed my pants.
O kadar şekerdi ki altıma yapacaktım.
Because Liam is still cute and little, he'll go to some loving home with people who want a family, but waited so their egg batter rotted, so can't have their own.
Liam yaşı ve şirinliğinden ötürü uzun süreler mutlu bir aile hayalleri kurup yüzücüleri dandik çıktı diye evlatları olmayan sevgi dolu bir aileye verilecek.
♪ Especially at night ♪ So a... cute rich guy who is taking a gap year between high school and college invited you to a fancy upper east side party, and you said no?
Yani, yakışıklı zengin ve üniversiteden önce okula 1 yıllığına ara veren bir çocuk, seni Yukarı Doğu Yakasında bir partiye davet etti ve hayır mı dedin?
She's so cute.
Çok tatlı ya.
So I got a picture of a cute blonde to make you like me back.
Beni sevmen için, güzel bir kızın fotoğrafı aldım.