So that means translate Turkish
2,047 parallel translation
So that means she looked through my cell.
Cep telefonuma göz atmış olmalı.
So that means they still haven't found Chairman Hong's account.
Demek Müdür Hong'un defterini bulamadılar daha.
So that means you can't fly.
Bu da uçamazsın demek.
So that means...
Bu durumda...
So that means... she's also an ex-member of the group?
Yani bu onun da mı eski üyelerden biri olduğu anlamına geliyor?
That means he has to go back to live with his sister, so that means that he had to get rid of the dog.
Bu yüzden ablasıyla birlikte yaşaması gerekiyormuş tekrar ve köpeği götüremezmiş.
So that means that somebody's going to have to...
Bu da birinin şey için kalması...
Working back, you weren't showing, so that means a March, April conception.
O zamanlar belli olmuyordu. Bu da Mart, Nisan gibi gebe kaldın demek.
So that means...?
Bu demek ki- -
Okay, so that means that he's still out there somewhere.
- Yok - O halde hâlâ bir yerlerde.
The editor got some tip that this European Prince is gonna be in town, wants to do a day-in-the-life story, like what a royal does in New York, and the guy doesn't like the media, apparently, which in this case is me, so that means I gotta follow him.
Editör, bu Avrupalı Prens'in şehre geleceğine dair bir tüyo almış, ve bir hayatta-bir-gün hikayesi hazırlamak istiyor, kraliyetten biri New York'da ne yapar falan, ve görünüşe bakılırsa adam medyayı sevmiyor, ki bu durumda o ben oluyorum, yani bu demek oluyor ki onu takip etmem gerek.
It's a technical difficulty, so that means Andy's team throws the ball from the stripey thing.
Teknik bir zorluk çıkardı, bu da Andy'nin takımının topu çizgili şeyden atmasını gerektiriyor.
So that means that Anne-Marie is alive.
Yani Anne-Marie hayatta.
So that means that you earn enough to make a living?
Hayatını kazanabiliyor musun?
ComEd is saying rolling blackouts are likely, so that means all hands, every available copper is out on the street.
Elektrik idaresine göre kesinti epey muhtemel. Yani, uygun olan tüm polisler sokakta olacak.
So that means backup to that area will be touch-and-go.
Yani o bölgeye gönderilen destek kuvvetin işi tehlikeli.
So that means we can't invite Alex?
- Alex'i davet edemez miyiz?
We're running, so that means we're running from our beloved Lithuania? .
Kaçıyoruz, bu da Aziz Litvanya'mızdan kaçıyoruz demek.
So I guess that means it's okay not to pay Natsu for it.
O zaman bunun için ona ödeme yapmamamız sorun olmaz sanırım.
If I remove those unnecessary adverbs of "absolutely and" a little bit " , that means there is no one around so it's weird.
Şu gereksiz "hiç" ve "biraz" sıfatlarını atarsam bu demektir ki kimse olmayınca garip oluyor.
That means there is no Kang Seung Yeon around, so it's weird.
Bu da demektir ki Kang Seung Yeon etrafta yokken tuhaf oluyor.
So, that means Kang Seung Yeon must be there.
Öyleyse, bu da demek ki Kang Seung Yeon orada olmalı.
By "kind of" he means that they'd kill us if we ever rode one, so...
"Biraz" ın anlamı eğer motosiklete binersek bizi öldürürler...
- Which in Italian means "everybody." So that's the lesson, isn't it?
İtalyanca'da anlamı "herkes" demek. İşte bu bir ders, değil mi?
So here's what we got. If you go with the cowboys again, that means that in your dreams, you're gonna travel to the plains of Colorado and you're gonna herd cattle.
Eğer kovboyluyu giyersen rüyanda Colorado'ya doğru yolculuk yapıp sığırları güdeceksin.
So if you tear off a girl's blue bracelet, that means she has to give you oral.
Sen bir kızın mavi bilekliğini kopartırsan bunun bana sakso çek demek oluyor.
That means let's cut the maybes, the I don't think so, the probablys...
Yani, belkileri sanmıyorumları, muhtemelenleri bırakalım. Anlatabildim mi?
Something that means having the grace of God on your shoulder to protect you, so you can protect those around you.
Omuzlarında Tanrı'nın seni koruyan lütfuna sahip olmak böylece kendi etrafındakileri de koruyabilmek gibi şeylerin olduğunu.
Giving up on you means that instead of trying to help you, before it's too late, I want to see you suffer, so I could gloat.
Senden vazgeçmem demek çok geç olmadan sana yardım etmeye çalışmak yerine şişinebilmek için başarısız olmanı istemem demek.
So, it means we're actually better and stronger that we think'!
Bizim düşündüğümüzden daha iyi ve güçlüsün mü demek oluyor?
Julia Ypsilon. So, Ypsilon which means that?
Julia-Y., Bu Y ne anlama geliyor?
So... If you're 11, that means you're in the 6th grade.
11 yaşında olduğuna göre sanırım 6. sınıfta okuyorsun.
So the fact that we found you and that you're in the back of our van means...
Yani seni bulmamız ve arabamızın arkasında olman şu demek...
So, look, if I do this, that means they're having their baby.
Ben bunu yapıyorsam, bunun anlamı onlar bebeği yapıyor
So what do you think that means Rogers puts away?
Rogers ne kadar kazanıyordur peki?
Oh, Cam, that's... that means so...
- Cam, bunun anlamı- -
Well, if you're asking me, that means your mom must have already said no, so... no.
Eğer bana soruyorsan, bu demek oluyor ki : - Annen hayır dedi, o yüzden hayır.
Five-year contract means security, it means you can have that his-and-her closet that you wanted so much.
- Beş yıllık sözleşme kendini sağlama alman demek. İstediğin kıyafeti alabilirsin demek oluyor.
That means so much.
Benim için çok şey ifade ediyor.
So that just means that we're in maintenance mode!
Yani demek oluyor ki bakım kipindeyiz!
Hey, Matt, if you're listening to this, that means you've listened to the last 25 messages I've left you, which all say the same thing, so...
Matt, eğer bunu dinliyorsan bu sana bıraktığım diğer 25 mesajı dinlemişsin demek oluyor. Ki hepsinde aynını diyorum.
Being a paramedic's what I want to do, and it took me a long time to figure that out, so if that means pulling doubles or working the night shift where I can't go bowling, that's what I'm gonna do.
İlk yardımcı olmak benim istediğim şeydi, ve bunu anlamam çok uzun zaman aldı, bu yüzden eğer bu, bowlinge gitmek yerine gece nöbetlerini çift yapmamı gerektiriyorsa, ben de bunu yapacağım.
That means... so much to me.
Bunun benim için anlamı büyük.
All right, so, if you found tissue from the victim's tongue on the sight, that means that not only was the gun inside his mouth, but that it was upside-down.
Bak, eğer arpacığın üstünde maktulün dilinden kopan insan dokusunu bulduysan bu, sadece silahın ağzında olduğu değil tepetaklak olduğu anlamına da gelir.
So, that means we got to do it.
Bu da demektir ki, bunu yapmamız gerek.
So, go through the photos and try and prove the null... that Rolling Thunder is not Cassius. If you can, that means your hypothesis is incorrect.
bu yuzden, fotograflari karistir ve onlarin arasindan hicligi kanitlamayi dene bu Rolling Thunder, Cassius degil eğer yapabilirsen, bu demek oluyor ki hipotezin yanlis. eger yapamazsan..
That is so not what determinate means.
Kararli kelimesinin anlami o degildir.
If your bill was in the cage 20 years, that means it was printed before that, so I went through every hundred in that bag, and these are the only ones where the portrait is still small.
Eğer aldığın para 20 yıldır kafesteydiyse tüm bunlardan önce basılmıştır. Ben de çantadaki yüzlüklere tek tek baktım ve küçük resimli olanları ayırdım.
Oh, oh, so that okay, you're a dentist. That means you're not accountable for what you say?
Ne yani... diş hekimi olunca söylediklerinden sorumlu olmuyor musun?
So if I'm out here in a guard-type capacity to watch over the money, that means I need, like, a gun, right?
Yani burada böyle paraya göz kulak olmak için koruma gibi dikileceksem silaha falan ihtiyacım var demektir, değil mi?
Okay, so, our bond : no good to you. # A promise we made : none of that means anything to you. # Your dead friend?
Yani, aramızdaki bağın senin için bir değeri yok, verdiğimiz sözün... hiçbiri birşey ifade etmiyor.
so that's it 702
so that's how it is 38
so that's it then 31
so that's good 117
so that's a yes 42
so that's a no 42
so that's why 41
so that's a 20
so that's something 28
so that's why you're here 22
so that's how it is 38
so that's it then 31
so that's good 117
so that's a yes 42
so that's a no 42
so that's why 41
so that's a 20
so that's something 28
so that's why you're here 22
so that's that 41
so that's what happened 22
so that's 181
so that was it 21
so that's what i did 29
so that's what we're gonna do 16
so that's what this is about 48
so that's what 16
so that night 23
so that 162
so that's what happened 22
so that's 181
so that was it 21
so that's what i did 29
so that's what we're gonna do 16
so that's what this is about 48
so that's what 16
so that night 23
so that 162