English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ S ] / Spill

Spill translate Turkish

2,641 parallel translation
I didn't mean to spill- - "
Amacım sızdırmak değildi- - "
The so-called, 5th Generation, who graduated from it in 1982, would be the most distinguished ever to spill out of a film school.
1982'de buradan mezun olan 5. Nesil bir sinema okulundan mezun olan en seçkin kişilerden oluşmuştu.
This is Julia Hague at Total News Central, and we are live on the scene of what authorities are calling the largest toxic industrial spill in recent history.
Ben, Total News Central'dan Julia Hague yetkililerin, yakın tarihteki en büyük zehirli endüstriyel sızıntı dediği olay yerinde canlı yayındayız.
We've received further information from the hazardous materials clean-up team that the source of the toxic spill is a decommissioned sewage processing plant.
Tehlikeli maddeleri temizleme ekibinden, toksik sızıntının kaynağının, hizmet dışı bırakılmış bir atık su işleme tesisi olduğu bilgisini aldık.
Our media cover story about the toxic spill is already in play.
Medyamız toksik sızıntı hikayesiyle çoktan olayın üstünü kapattı.
Homeland... - We are live on the scene of what authorities are calling the largest toxic industrial spill in recent history.
Vatan... yetkililerin yakın tarihteki en büyük endüstriyel sızıntı dediği olay yerinde canlı yayındayız.
His troops spill their blood across every field in Europe, but still he is no closer to achieving his goals.
Askerleri tüm Avrupa'da kan döküyor ancak hala hedeflerine yaklaşamadı.
Global States Oil Corporation suffered yet another major spill off the Gulf Coast.
Küresel petrol şirketleri körfeze dökülen petrol yüzünden çok fazla zarar gördü.
So spill the beans.
Çıkar bakalım baklayı.
Yeah, well, you know The Giant is not usually very happy about those who spill his personal beans.
İyi ama bilin ki "Dev" genelde onun fasulyelerini dökenlere gıcık olur.
Will the violence continue to spill out onto the street?
Şiddet sokaklara yayılmaya devam edecek mi?
Didn't spill my beer, fucker.
Biramı dökemedin.
I didn't... I didn't spill my beer!
Biramı dökmedim.
Don't spill on me!
Üstüme dökme.
You made me spill my fucking coffee!
Kahvemi dökmeme neden oldun!
- Spill it!
- Dökül!
You made me spill my drink. These are brand new pants.
Senin yüzünden içkimi yeni pantolonuma döktüm.
There's nothing that whales like more than a big oil spill.
Balinaların en sevdiği şey büyük petrol sızıntılarıdır.
I'll spill your blood, you fucker!
Kanını dökeceğim, seni gerzek!
- Spill it.
Öt bakalım.
She's losing men, she's losing money like a BP oil spill.
Adamlarını kaybediyor. Parası BP petrol sızıntısı gibi elinden uçup gidiyor.
Spill it.
Dökül bakalım.
I cleaned up the bong spill and the cigarette burns.
İçki pisliklerini ve sigara yanıklarını ben temizledim.
What about a toxic spill?
Ya toksin serpintisi?
There's a switch for the toxic-spill alarm in the plant manager's office.
Müdürün bürosunda toksin serpinti alarmını çalıştıran bir mekanizma var.
So they just spill out, all over the yard.
Hepsi bahçeye savruldular.
Don't spill my drink.
İçkimi dökeyim deme.
Well, we don't want to steal your thunder today, you know,'cause that was one heck of a wedding you put on, but since you're family, I gotta spill the beans.
Düğün pilavıyla dost ağırlamak istemeyiz ama ki harika bir düğündü. Ama artık aileden olduğunuza göre, baklayı ağzımdan çıkarmam gerek.
- What did you spill on it?
- Ne döktün üzerine?
Spill the beans.
Ağzındaki baklaları dök.
Acts of God and so forth, bad luck like that spill you were in- - to worry yourself afterwards about those can affect your ongoing performance...
Doğal afetler ile benzerleri, şu düşüşüne neden olan talihsizlik için hali hazırdaki durumunu etkileyen şeyleri düşündükten sonra endişelenebilirsin.
I will spill your blood myself for this.
Bunun için kendi ellerimle kanını etrafa saçacağım.
The blood will spill anyway.
Her halükarda kan dökülecek.
Roscoe, a beer for the man with the beard, and I will have a Polynesian Pearl Diver, do no spill the rum.
Roscoe, sakallı dostumuza bir bira. Ben de Polinez Pearl Diver alacağım, romu dökme.
So I guess we need to spill a little secret we've been keeping.
O yüzden sanırım bizim de sakladığımız sırlarımızdan biraz anlatmamız lazım.
Don't spill a drop.
Bir damla dökmeyin.
- And don't spill any of that, remember.
- Unutmayın, tek damla ziyan etmek yok.
- Try not to spill any of this.
- Tek damla dökmemeye çalışın.
Don't spill any more of that.
Daha fazla dökme.
But I end up next to the most beautiful woman in the tri-state area, and I go and spill a drink in her lap.
Ama bu bölgenin en güzel kadınının yanına denk geliyorum ve gidip eteğine içkisini döküyorum.
I'm sorry, I just see you, I get all excited that words just spill out.
Özür dilerim. Seni görünce heyecanlandım ya, kelimeler ağzımdan kaçıverdi.
I end up next to the most beautiful woman in the tri-state area, and I go and spill a drink in her lap.
Bu bölgenin en güzel kadınının yanına denk geliyorum ve gidip eteğine içkisini döküyorum.
You go first, because I'll spill.
Önce sen yap, ben her tarafına bulaştırıyorum.
Now that you drink, spill.
Artık içtiğine göre dökül bakalım.
If they were to spill...
Eğer dökecek olurlarsa...
I have a couple of lists I retire a list once I spill food on it.
Bir çok listem var Üzerine yemek dökünce bir listeyi emekliye ayırıyorum.
You want us to spill wine on our crotches out of solidarity?
Dayanışma için biz de üstümüze şarap dökelim mi?
More like trap her in a magic lamp and force her to spill all her secrets, that kind of thing.
Daha çok, sihirli bir lambanın içine hapsedilip tüm sırlarını anlatması için zorlanan tipte bir cin.
Did you fucking spill this?
" Gel buraya.
Try not to spill it now.
Dökmemeye çalışın.
That's great'cause if you spill on your shirt, you'll... ( piano playing ) ( sighs )
Gömleğine dökülmesin aman.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]