Sporting translate Turkish
859 parallel translation
What's the matter, ain't you got no sporting blood in you?
Ne o, hiç sportmen ruhu yok mu sizde?
THE SPORTING CLUB DE FRANCE KINDLY LENT ITS POOL TO THE FILMMAKERS
Fransız Kulübü, bu filmin yapımında nezaket göstererek havuzunu ödünç vermiştir.
This is very sporting of you. May I ask why?
Bu yardımınızın nedenini sorabilir miyim?
I bought this in a sporting goods store.
Bunu iyi bir spor mağazasından aldım.
where everybody gets a square deal and a sporting chance..
.. herkesin eşit olanakları olan.. .. insanların köstek değil, destek olduğu bir dünya.
It's mighty sporting of you to let me do this.
Bunu yapmamı istemeniz gerçekten çok sportmence.
It's rather sporting of your father to back a dark horse.
Babanın kaybedecek tarafa oynaması çok sportmence.
- Where's your sporting blood?
- Spor ruhunuz nerede?
Well, I'm so dreadfully stupid about sporting things.
Spor malzemeleri konusunda o kadar aptalım ki.
- Have you any sporting instinct?
- Şansın iyi midir?
- That's very sporting of you.
- Çok naziksiniz.
He's her husband, And he ought to have a sporting chance for his happiness, too.
Mutlu olması için adil bir şansa sahip olmalı.
I daresay I have been a bit thick... but, well, from the way you talked about hunting and all that... I assumed you knew it was a sporting stalk.
Galiba, abartılmışım ama, avcılıktan ve bu işlerden anladığına göre sanırım bunun bir sportif yaklaşım olduğunu biliyorsun.
A sporting stalk.
Sportif yaklaşım.
I told you it was a sporting stalk.
Söyledim, bu bir sportif yaklaşımdı.
And I think the answer is that - that it wouldn't have been sporting, it wouldn't have been playing the game.
Sanırım cevabı da, nasıl olsa sportif sanılmayacaktı, oyun olarak düşünülmeyecekti.
You actually think you had no intention to kill... that it was all a "sporting stalk," as you call it.
Aslında, öldürmek istemediğini düşünüyorsun senin dediğin gibi''sportif yaklaşım " dı.
Do you expect me to tell you that it was a sporting stalk?
Sana, bunun bir sportif yaklaşım olduğunu söylememi, bekler misin?
Sporting of you to think of it that way.
Böyle düşünmen çok güzel.
My interest in whether Laszlo stays or goes is purely a sporting one.
Laszlo'nun kalacağı ya da gideceği, benim için tek keyif meselesi.
Isn't it sporting to shoot a sitting Field Marshall?
Mareşal'i otururken öldürmek sportmenliğe aykırı mı?
When I joined the Army, the only agreement I made was to defend my country, not only by the National Sporting Club rules, but by every means that have existed
Orduya katıldığımda, kabul ettiğim tek anlaşma ülkemi her anlamda yok etmek isteyenlere karşı korumaktı. Sadece ulusal golf kulübü kurallarına göre değil,... -...
You know, no nice dustbins and no sporting interest in finding a tree.
Güzel çöp kovaları yok ve bir ağaç bulmakla da ilgilenmiyor.
Not sporting of him to eat and run.
Yiyip kaçması hiç sportmence değil.
That's the crazy part : Our job has a sporting side.
İşimizin en çılgın yanı da bu, dürüst bir tarafının bulunması.
You'd be sporting a whack-job, too... if you were carrying a torch like him for that little cookie.
Eğer o afete aşık olsaydın... sen de kafayı yerdin.
Always admired the sporting way in which you took to Sibella marrying me and not you.
Sibella'nın seninle değil de benimle evlenmesi konusundaki efendice tutumunu hep takdir etmişimdir.
You look like a man with sporting blood flowing in your veins!
Damarlarında sporcu kanı akan birine benziyorsun.
And if that isn't sporting of me...
Oyunu kurallarına göre oynamak diyelim buna.
It ain't sporting.
Kibar değil.
Cavorting and sporting On the flying trapeze
Bu yüksek eğitimli pirelerin trapezde sallanmalarını ve atlamalarını görün.
My hobby's always been sporting events.
Benim hobim ise spor karşılaşmaları.
The young bucks are sporting'em.
Genç yerliler onlarla caka satıyor.
It's more sporting.
Daha sportmence.
That's sporting enough.
Bu da yeterli sportmenlik.
Scotto Raphael from the "Sporting Lance"!
"Sporting Lance" den Scotto Raphael!
On the blue boat, Soldino Albert from the "Sporting Lance"!
Mavi sandalda, "Sporting Lance" den Soldino Albert!
I'll make you a sporting, exciting offer.
- Sana bir oyun teklifim var.
You saw the predicament I was in with that body on my hands and you shut your eyes to it in a most sporting fashion, if I say so.
Beni en zor anımda, elimde cesetle gördünüz. Büyük destek vererek, gözlerinizi yumdunuz.
Not very sporting, is it?
Hiç dürüstçe değil, değil mi?
Very sporting of you to let me share your craft, Mr. Fogg.
Geminizi paylaşmanız oldukça centilmence, Bay Fogg.
Where's your sporting blood?
Sportmen ruhun nerede?
It's hardly sporting for anything smaller than rhino.
Gergedanlardan daha küçük şeyler için avcılığa hiç de uygun değil.
I'm the sporting kind, and in your own way,... you're a very good driver.
Israr ediyorum. Sporu severim ve gördüğüm kadarıyla çok iyi bir sürücüsünüz.
Have you any sporting blood?
Herhangi bir destek var mı?
That's exactly what you said when I financed your sporting goods store.
Spor malzemeleri mağazasının sermayesini karşıladığımda da aynı şeyleri söylemiştin.
That wasn't very sporting, using real bullets?
Gerçek mermi kullanmak centilmenliğe sığdı mı?
- You're not being very sporting.
- Pek sportmence davranmıyorsun.
Well, tennyson does it appeal to your sporting blood?
Evet, Tennyson, maceracı ruhuna hitap ediyor mu?
Oddly enough, it does appeal to my sporting blood.
İşin garip yanı, maceracı ruhuma hitap ediyor.
There's nothing sporting about you, tennyson.
Sende maceracı ruh diye bir şey yok, Tennyson.