State of the art translate Turkish
906 parallel translation
All clean, all state of the art.
Hepsi temiz ve modern.
State of the art.
Bir sanat eseri.
A bug. Very state of the art.
İlk üç saat her şey normal.
I mean, it's state of the art, if you see my meaning.
Bu bir teknoloji harikası.
You're about to see the state of the art in advanced weaponry in action.
Teknoloji harikası, gelişmiş silahları izleyeceksin.
State of the art.
Teknoloji harikası.
State of the art!
Teknoloji harikası!
State of the art?
Teknoloji harikası mı?
State of the art, all factory sealed.
Son teknoloji, tamamı orijinal ambalajında.
We're talking state of the art here.
Burada bir sanat eserinden bahsediyoruz.
Strictly state of the art.
Bilimin kesin tanımlaması.
Besides, this system is sophisticated, state of the art.
Ayrıca bu sistem çok daha gelişmiştir. Bir sanat eseridir.
State of the art.
En modern donanım.
- State of the art, baby.
- Hem de birinci sınıf canım.
There will be no hands on state of the art networking.
Gelişmiş ağ oluşturma uygulaması da olmayacak.
We must insist that the state give us facts instead of tittle-tattle here.
Artık bizi oyalamaktan vazgeçip ortaya kanıt koymasını talep ediyoruz.
We ain't only fightin the Union Army now, the whole state of Kansas is after us.
Şimdi sadece Birlik Ordusu ile değil biz artık tüm Kansas Eyaleti ile savaşıyoruz.
I no longer qualify for the state of grace.
Artık zarafet düzeyine ulaşamam.
We'll be equal in the free state of Israel.
Artık bağımsız İsrail devletinin özgür vatandaşlarıyız.
The San Pablo is now in a state of siege here, and will be all winter.
San Pablo artık burada kuşatma altında ve önümüz kış.
Since the present state of music is quite different from hitherto, the art has greatly progressed, taste has changed wonderfully, so that the former kind of music no longer sounds to our ears, considerable help is the more needed
Şu anki müzik bugüne kadar olandan oldukça farklı, sanat fazlasıyla gelişti, beğeni mükemmelleşti, okadar ki eskiden yapılan müzik artık kulağımızda etki bırakmıyor.
The state magistrate has already surrendered He has been named King of Qi
... asilerden dolayı devletin prestiji azalıyor otoritemizin artırılması gerek
it defames and not provoked of Japan in the sunday, day 7 of December of 1941, a war state exists between the United States e the Japanese Empire.
Amerika Birleşik Devletleri ve Japon İmparatorluğu artık savaş halindedir.
Heading for the staging lanes, the state-of-the-art in drag racing today, the undefeated Hunt Brothers'Headhunter, cubic money.
Hareket şeridine ilerleyen otomobil, kısa mesafeli yarışlarda günümüzün son teknolojisi, namağlup Hunt Kardeşlerin Headhunter'ı, para konuşuyor.
And then I remember just running through the woods as fast as I could... with this incredible laugh coming out of me... and really being in that state, you know, where laughter and tears seem to merge.
İçimde inanılmaz bir gülme isteğiyle ormanda koşabildiğim kadar hızlı koşarken hatırladım ve öyle bir durumdaydım ki, kahkaha ve gözyaşları artık bir bütün olmuşlardı.
I am a state-of-the-art.
Ben en gelişmiş teknolojiyim.
Give me a state-of-the-art composite on one George Olin.
Bana şu gelişmiş teknolojinden bir George Olin resmi ver.
From what I understand, the vehicle is a state-of-the-art armored bus capable of withstanding virtually any impact.
Anladığıma göre bu otobüs son model teknolojiyle hazırlanmış yani her türlü darbeye karşı tamamen dayanıklı.
State-of-the-art stuff.
Son teknoloji şeyler.
State-of-the-art... damn it!
Teknoloji bozması!
State-of-the-art holographic generators... plus 200 cc's of contramine.
Holografik jeneratörler en yüksek düzeyde. artı 20cc Contramine verildi.
I'm a state-of-the-art, top-of-the-line beta unit, put here as a courtesy replacement for while you're away.
Hatasız Beta ünitesi. Uzaklarda olduğun süre boyunca senin yerine ben baktım.
SON, ALL I CAN SAY IS YOU'RE LOOKING AT THE TOP-OF-THE-LINE STATE-OF-THE-ART, SUPER-DUPER...
Oğlum, sana tek söyleyebileceğim... şu an bakmış olduğun şey sanatın en yüksek noktasında olan
This lab was state-of-the-art.
Bu laboratuar son derece teknolojikmiş.
Have you seen the state-of-the-art in wigs today, sir?
Günümüzde çok güzel peruklar yapılıyor.
[Interpreter # 3, In French ] We were in such a state that we could no longer understand the very meaning of why we went on fighting. [ Kajik Continues]
Artık savaşmak için bir neden bile bulamadığımız bir dünyada yaşıyorduk, diyor.
Now naturally, this model lacks a warhead and an arming system, but the propulsion package is absolutely authentic and in all other aspects, gentlemen, you are looking at a genuine state-of-the-art weapon.
Doğal olarak bu model de bir savaş başlığı ve cephane sistemi yok ama fırlatma mekanizması gerçektir. Ve pek çok acıdan baylar, son derece gelişmiş bir silahla karşı karşıyayız.
It's state-of-the-art.
O bir devlet sanatçısı.
State-of-the - art scrambler.
Dinlemeyi önleyecek bir mekanizma.
State-of-the-art radiation scanner.
Bilimin kanıtı radyasyon tarayıcı.
They pack state-of-the-art firepower.
En gelişmiş teknolojik ateş gücüne sahipler.
After many years... of graduating many fine police officers, the State says... it can no longer afford two police academies.
Bunca yıldır... birçok değerli polis mezun ettikten sonra, eyaletimiz artık... bütçesinin iki akademiyi kaldıramayacağını söylüyor.
State-of-the-art vessel?
En gelişmiş gemi ha?
April, we've got a million bucks in state-of-the-art equipment here.
April, yanımızda bir milyon dolarlık cihaz var.
State-of-the-art bang-bang.
Son model güm-güm.
- State-of-the-art alarms everywhere.
- Her yerde teknoloji harika alarm sistemleri var.
The 607 represents the state-of-the-art in dynamic adaptive design.
607, dinamik ve uyum sağlayan bir dizayn şaheseridir.
I thank you for agreeing to transfer the burdens of state... to this young man lt would be wise now to give him even more authority
Devlet mallarını taşımayı kabul ettiği için bu genç adama teşekkür ederiz. Ona artık daha fazla yetki vermek daha akıllıca olur, hatta daha fazla sorumluluk...
So the county built a new, state-of-the-art jail... that was five stories high and filled a city block.
Bu yüzden bölge yeni ve son teknoloji ürünü sanat eseri gibi bir hapishane inşa ettirdi.
It's state-of-the-art equipment.
En iyi teknik malzeme.
State-of-the-art destructive capabilities commanded by a unique combination of software and organic systems.
Son model yok etme kapasitesi eşsiz organik ve yazılımsal bir merkez tarafından kontrol ediliyor.