Stressful translate Turkish
1,059 parallel translation
Now, bein'a paramedic, that's about as stressful as I can imagine.
Sağlık görevlisi olmakta düşündüğüm kadarıyla çok fazla stresli bir iş.
My life is very stressful... and I hope for a relationship that is very calm... and undemanding and loving.
Hayatım çok stresli... ve sakin, sevgi dolu, talep kar olmayan bir ilişki istiyorum. Eğer, ilgilenirseniz, lütfen... 82 no.
But there's no reason for a young man like yourself to think that being either anxious or stressful is an untreatable situation.
Ancak senin gibi genç birisi için ne huzursuzluğun ne de stresin tedavi edilemeyeceğini düşünmek yanlış olur.
It must be very stressful.
- Çok stresli olsa gerek.
Auctions can be stressful.
Açık artırmalar çok stresli olabilir.
- Hey. I need a sugar fix after all stressful experiences.
O kadar stresli bir deneyimden sonra şekerli bir şeyler yemem lazım.
Losing a parent is stressful.
İnsanın annesini kaybetmesi üzücü bir şeydir.
He's going through a very stressful time waiting to make partner at his firm.
Firmasına ortak olmayı beklediği için çok stresli bir dönemde.
You don't get how stressful my life is.
- Hayır, ne kadar baskı altında olduğumu anlamamam beni sinir ediyor.
Look, this thing of ours, the way it's going be better if we could admit to each other these are painful, stressful times.
Bizim işimiz, gidişata bakılırsa bunların sancılı, stresli zamanlar olduğunu birbirimize itiraf edebilsek daha iyi olacak.
I'm sure this has been a very stressful time for you.
Bunun senin için çok stresli bir zaman olduğundan eminim.
Ray : See, this isn't stressful.
Görüyor musun, bu stersli değil.
Music will rejuvenate them and make their learning process less stressful.
- Müzik, onları tazeleştirecek ve daha az stresli olmalarını sağlayacak.
Still, the day to day rigors of running a vast, multinational conglomerate would be stressful, even for a young man.
Ne de olsa, böylesine sert yönetilmesi gereken büyük bir şirket,... genç bir adam için bile, stres dolu olabiliyor.
Oh, God, I've had such a stressful week.
Oh, God, Ne kadar stresli bir haftaydı
It must have been very stressful... to have grown up living next door to Jonas Salk's mother, I would imagine.
Hayal ediyorum da, Jonas Salk'un annesinin yan evinde oturmak çok stresli bir şey olmalı.
It's been so stressful that I'm exhausted now.
Bittim, tükendim ya.
Dongsuk I know work is stressful
Dongsuk işinde neler yaşadığının farkındayım.
Holidays are stressful.
Tatiller çok stresli.
I guess it'd allow you to travel a lot, which is kinda nice, but it's not as if the locals will be happy to see you when you arrive, and I suppose that killing people is a very stressful way to make a living.
Galiba çokça gezmeni sağlıyor, iyi tarafı da bu. Ama yerel halk sizi gördüğüne sevinmemişse pek de iyi olmayabilir. ve insanları öldürmek çok stresli bir yaşam tarzı olmalı.
It's like having a job sort of made this whole charmed thing less stressful.
Sanki işimin olması, tüm bu büyü olaylarını daha çekilir kılıyordu.
Look, sex can be very stressful for men.
Seks erkekler için çok stresli olabilir!
Yes, first dates are more stressful for men.
İlk randevular erkekler için çok streslidir.
It's been without a doubt... the most stressful week of my life.
Hayatımdaki, hiç şüphesiz en stresli hafta bu oldu.
Anyway, I just... I want it to be perfect... and it's just been really stressful.
Neyse, sadece her şeyin mükemmel olmasını istemiştim ve çok stresliyim son zamanlarda.
Which is a stressful thing.
Stres yaratabilir.
Carrie, it is very stressful being in the service industry, okay.
Hizmet sektöründe çalışmak çok stresli iştir.
This comes at a stressful time, with my new appointment.
Yeni görevime çok gergin bir dönemde geldim.
You know, stressful.
Biliyorsun. Stresli bir iş
Uhha, I dunno. It's much more stressful than people think.
İnsanların düşündüğünden daha stresli.
This is very stressful for me.
Bu iş benim için çok stresli.
Reading her synopsis was stressful.
Özetlerini okumak stresliydi.
Recruiting demons is stressful, Dru.
Acemi iblislerle uğraşmak stresli bir iş, Dru.
Will our lives become too stressful if I'm never that successful?
Eğer o kadar başarılı olamazsam hayatımız stres içinde mi geçecek?
Making decisions is stressful and I just don't want him to feel stress of any kind.
Karar vermek streslidir. Şu anda hiçbir şekilde stres hissetmesini istemiyorum.
- Well, parties are stressful.
- Partiler stresli olur.
I hope the acclimation process wasn't too stressful.
Umarım alıştırma işlemi çok stresli değildi.
He won't have to read the menu to you... or explain that the dancing trash bins in the movie previews aren't real. It's gonna be much less stressful.
Sana mönüyü okuması ya da sinemadaki reklamlarda dans eden çöp kutularının aslında gerçek olmadığını açıklaması gerekmeyecek.
She didn't even want a funeral, Janice, but can't you come sit with your family during this stressful time?
Bir cenaze bile istemedi Janice. Bu stresli zamanda gelip ailenle oturamaz mısın?
'Dear Brian, I hope this letter finds you well'and that you're not finding being a lawyer too stressful.
Sevgili Brian, umarım bu mektup sana doğru düzgün ulaşır çünkü bir avukat olmayı hiçbir zaman başarılı bulmamışsındır.
If you don't mind, I've had a stressful day.
Sakıncası yoksa, çok stresli bir gün geçirdim.
Somehow they found a less stressful setup than reactor meltdown.
Onlar genelde reaktör sektöründen daha az stresli bir şey bulurlardı.
Your attitude makes for a stressful environment.
Bu tavrın yüzünden stresli bir iş ortamı yaratıyorsun.
Stressful is what we got back at MiB.
SGA zaten stresli bir ortamdır.
Do you really think that's a wise decision under these stressful times?
Bu gerginlikte, doğru karar mı?
Problems at home, cold coming on, work too stressful? What?
Evde problemler, gelen soğuk, stersli iş.Hangisi?
I've given you rather a stressful time.
Size gerginlik yarattım.
This last week has been so stressful.
Bu son hafta çok stresliydi.
Stressful?
- Stresli mı?
My life is so stressful.
Hayatım çok stresli.
I know this is stressful, but it's what they want. Ok.
Tamam, biliyorum.