Strokes translate Turkish
766 parallel translation
Alternate strokes with the arms.
Kolları dönüşümlü olarak hareket ettirin.
Finally, breathe on alternate sides every three strokes.
Sonra diğer yandan nefes verin.
Besides the crawl, other new competitive strokes are :
Kulaçlamanın yanı sıra yeni stiller de var :
Mr. Byam, pull up their strokes!
Bay Byam, daha hızlı çeksinler!
"... is to receive 50 strokes with the cat-o'- nine-tails...
"... 50 kırbaç cezasıyla cezalandırıldığını bildiriyoruz...
With two strokes of a hot iron, it'll come out like new.
Sıcak bir ütünün iki dokunuşuyla yepyeni olur.
Fifty strokes in the morning, a hundred at night.
Sabahları elli, akşamları da yüz kere.
Only 2 strokes.
Kesinlikle doğru.
You stroke me the way one strokes an animal.
Beni vurdun. Tıpkı bir hayvanı vurdukları gibi.
Today, two hundred strokes.
- Bugün iki yüz kere.
Two hundred strokes.
İki yüz fırça darbesi.
It's simple. I'm giving this fellow three strokes a hole handicap... and he's making me putt one-inch putts.
Ben bu adama üç vuruş avans veriyorum, o ise bana... üç santim ötedeki deliğe vuruş yaptırıyor.
But sleep undid her efforts with bold, dark strokes sweeping like a car's headlights over snow
Ama uyku, onun gösterdiği çabayı karlı bir havada arabanın dönen büyük geniş ispitlerinin yaptığı gibi boşa çıkartmıştı.
For the heat strokes, it is necessary to undo everything that is tight.
Güneş çarpmalarında, tüm sıkı kıyafetler gevşetilmelidir.
Keep count of these plunger strokes here.
Buradan atan nabzı say.
The technique, the brush strokes. Each bears his signature.
Ama teknik, fırça izleri, her şey onun imzasını taşıyor.
Three short strokes, that's Michel's signal.
Üç kısa darbe, bu Michel'in işaretidir.
We can come in as close to the shore as 50 strokes.
Kıyıya biraz daha yanaşabiliriz.
I find adding up my strokes too fatiguing.
Kalem darbelerimi bir araya getirmeyi de çok yorucu buluyorum.
I brush it 100 strokes a night.
Her gece yüz kez tararım.
Well, coming into the back nine, he had me by three strokes, and, boy, was he crowing.
Böylece, ikinci alana geldiğimizde, üç vuruşla beni geçti, ve başladı övünmeye.
It * s been set for single strokes, too.
Tek yönlü harekete ayarlanmış.
Before the sun strokes the horizon the last desecrator will be dead.
Güneş ufku yalamadan önce... ... son kafir de ölecek.
I was afraid you had another of those strokes of yours.
Şu inmelerinden birini daha geçirdiğinden korktum.
FEAR LIKE THE THROBBING STROKES OF ENGINE PISTONS, EACH LIKE A HEARTBEAT,
Motor pistonlarının darbeleri gibi çarpan korku.
Someone strokes my back
Birinin sırtımı okşamasını.
Let's not cause any trouble, pull any strokes... or do anything I'm gonna be sorry for... especially tomorrow in that television theater, because...
Sorun çıkarmayalım,.. ... pişman olacağım hiçbir şey yapmayalım özellikle yarın, televizyon tiyatrosunda, çünkü- -
They're not regular strokes, just little cerebral incidents.
Normal felç değildir, sadece küçük beyin arızaları.
You'll get us 20 more strokes of the whip!
Sen daha 20 kırbaç ceza çekeceksin!
Can't you feel him better? Feel all those lovely... ooh... strokes he's pulling?
Bütün o harika vuruşlarını hissedebilirsin.
It's good to swim like this, with long, even strokes.
Böyle dalgalara karşı yüzmek güzel.
Gently it strokes and stops, strokes and stops.
Kibarca okşadı durdu, okşadı durdu.
300 strokes per minute.
Dakikada 300 mermi.
Not if I did all the strokes exactly as if I were in the water.
Su varmış gibi kulaç atarsam sayılmaz.
- He's had two strokes.
- İki kriz geçirdi.
Three others tied four strokes off the pace at 71.
Diğer üç sporcu ise dört vuruş fazlaları ile 71'le tamamladılar.
I once court marshaled you two and punished you with only 40 strokes
Bir keresinde sizi rüşvet yerken yakaladım! ve sadece 40 kamçı ile cezalandırdım!
40 strokes and forced labor at Shamen Island
40 Sopa ve Şaman Adasında, Zorla çalıştırmaya mahkum ettim.
A beating of 80 strokes
80 sopa atın!
"Different strokes for different folks"
Her yiğidin yoğurt yiyişi farklıdır.
There's something about his brush strokes.
Bomba stili tanıdık geliyor gibi.
He takes the hand of his sister and paints it in broad and vague strokes blurring out its ability for human contact,
Kız kardeşinin elini alıp onu genişçe çizer ve belirsiz bir vuruşla insan temasıyla olan uyumunu bulanıklaştırır.
At almost the last stage, Munch attacks the canvas again scoring deep into the oil and, in one gesture of broad sweeping strokes eliminates the carefully executed window, curtains and flowerpot on the right-hand side of the canvas,
Neredeyse son aşamadayken, Munch tuvale tekrar saldırıyor. Boyaya derin çizikler atıyor ve kabaca bir el darbesi hareketiyle itinayla yapılmış olan pencereyi, perdeleri ve saksıyı yok ediyor. Bunlar tuvalin sağ tarafında.
Asks another, " What are all those strokes for?
Bir diğeri sorar : Tüm bu çizgiler ne için?
Perspective has vanished, Broken, slashing strokes of thin paint,
Perspektif kaybolmuş kesik, seyrek sert fırça darbeleri.
But this canvas and his work known as Despair with the artist's featureless and blank profile its large disconnected strokes of heavy colour running over each other are heavily attacked by the Norwegian press as
Bu tablo ve onun Umutsuzluk diye bilinen eseri sanatçının belirgin olmayan, anlamsız profilini yansıtır. Fırça darbeleri ve renk çalışmaları arasında büyük bir kopukluk olması Norveç Basını tarafından, Korku veren fütüristik sanat saçmalığı denilerek ağır eleştiriler alır.
He seems a devil with a hundred arms from the strokes he's giving him!
Yüz kollu şeytana darbe vuran birisi gibi gözüküyor.
It sniffs, it sucks, it strokes its eyes over the whole, uncountable range.
Koklarlar, emerler, okşarlar, gözleri sayılamayacak kadar çok çeşitliliğe bakar.
100 strokes with the cane
100 sopa.
You're stripped and bound hand and foot, and beaten with a cane till given 100 strokes
Adamı soymuşlar, ellerini ve ayaklarını bağlamışlar ve 100 sopa atmışlardı.
No, no. Just use quick strokes.
Hayır, hayır.