Survivors translate Turkish
2,631 parallel translation
Only two percent Of the survivors.
Görüş mesafesi % 2'den daha az.
Survivors?
- Kurtulan var mı?
The Nader attorney that I talked with... the one that was begging us to take this case because Jupiter wouldn't give them the time of day... says that all of the survivors who weren't bought off say the same thing -
Konuştuğum yetkileler ne dedi bilmek istermisin... bu davayı almak istememin nedeni Çünkü Jupiter onlara zaman ayırmıyormuş... Satın alınmamış bütün görgü tanıklarının söylediği
The great pyramid was built by atlantian survivors with extraterrestrial help.
Büyük Piramit, Atlantis maceracıları tarafından, dünya dışı yardımla yapılmıştır.
We're not the only survivors of... the horror.
Bu dehşetten hayatta kalan. tek kişiler biz değiliz.
Survivors say they heard three explosions.
Kurtulanlar, üç patlama sesi duyduklarını söylüyor.
Today we visit the survivors- - their patients, their triumphs,
Bugün hayatta kalanları ziyaret ediyoruz. Hastalarını, zaferlerini ve hayal kırıklıklarını...
- No survivors were found.
- Yaşayan bulunamadı
Any survivors! ?
Hayatta kalan var mı!
Are there any survivors?
Hayatta mısınız?
Are there any survivors! ?
Hayatta kalan var mı!
After more than two months and up to 900 hours of flying, the survivors begin to flutter into their wintering grounds in late October.
İki ay ve 900 saat boyunca uçtuktan sonra, sağ kalanlar ekim ayı sonunda kışı geçirecekleri topraklara ulaşıyor.
The microclimate of a cave can keep a handful of survivors cool enough to breathe, but it's a refuge that has to be shared, forcing an uneasy peace between sworn enemies...
Mağaranın mikrokliması havayı hayatta kalanları nefes alabilecek kadar serin tutabilir ama sığınak ezeli düşmanlar arasında kolay olmayan bir barışı zorlayarak, paylaşıma zorluyor.
Take the survivors and flee there Even though the journey will be hard There you can build a future
kurtulanları al ve oraya gidin yolculuk zor olsa bile orada bir gelecek kurabilirsin
And they brought more ingredients to the survivors.
Eğer metal yönünden zengin bir şeyle çarpışırsanız...
Mars and Earth and Mercury and Venus... these planets in the inner solar system... they're the survivors.
Bugün gördüklerimiz Mars, Dünya, Merkür ve Venüs iç güneş sistemimizin hayatta kalanları.
Are there other survivors?
Başka kurtulan var mı?
If you do manage to figure it out, I'll free the survivors, notify the police of our location, and make a full confession to all the crimes I will commit here today.
Eger ne oldugunu bulursaniz hayatta olanlari serbest birakacagim, polise yerimizi bildirip, bugün burada isledigim bütün suçlari itiraf edecegim.
WHITE WALL ( 2010 ) during the early 21 century a virus destroy nearly all life on earth it is called the VXII a 50 foot walls built to protect the non infected survivors there is no life beyond the wall
WHITE WALL ( 2010 ) Bu Altyazı Filmi İzlemek İçin Yeterli Olmayabilir İlk Çevirim Kusura Bakmayın Hatalar Olabilir. Henüz erken 21. yüzyıl boyunca bir virüs dünyadaki tüm yaşamı yok etti. O Virüsün adı VIII.
Which makes for millions of survivors, in other cities, all over the world.
Bu da diğer ülkelerde, tüm dünyada milyonlarca hayatta kalan insan yapar.
These are numbers of survivors.
Kurtulanların sayılarıymış.
There's more survivors.
- Bir sürü hayatta kalan var.
I turned on the light to attract survivors.
Hayatta kalanları çekmesi için ışığı açık bıraktım.
There are more, with survivors.
Hayatta kalanları taşıyan başka denizaltılar da varmış.
We're going to get on that submarine, get together with whatever other survivors might be out there, and fight the hell back.
O denizaltına gideceğiz hayatta kalanları bir araya toplayacağız ve karşılık vereceğiz.
I had orders not to depart without survivors.
Hayatta kalanları almadan hareket etmeme emri aldım.
Just gather survivors, then you radio in.
Hayatta kalanları topla sonra telsizle bildir.
After you have transformed the planet into money, the last survivors of your Apocalypse will be us.
Siz dünyayı paraya dönüştürdükten sonra kıyametinizden sağ kalanlar bizler olacağız.
We're survivors now.
İkimiz de felaketzedeyiz artık.
My husband and I are survivors.
Eşim ve ben ayakta kalanlarız.
The number keeps growing and the few survivors fill the roads of Europe as they return on foot to what mostly are ruins.
Sayı artmaya devam etmektedir ve az sayıda hayatta kalanlar da Avrupa yollarına koyulmuşlardır. Çoğu yıkıntılar arasından yayan geçmektedir.
No survivors on board.
Gemide hayatta kalan kimse yokmuş.
From those infected there are no survivors.
Etkilenenlerden hiçbiri kurtulamadı.
Because there's patients, survivors. It's a fund raiser for cancer.
Çünkü hastalar var, iyileşenler var, kanser hastaları için bağış gecesi.
I deeply regret to inform the House that there were no survivors.
Parlamentoya üzülerek söylemek isterim ki kurtulan kimse olmadı.
Okay, so, there's only four Mirbat survivors in Britain.
Tamamdır. İngiltere'de Marbat'tan sağ dönen dört asker var.
Send a search party and search for survivors.
Bir araştırma ekibi gönderip kurtulanları arayın.
We have survivors in a building on the northwest corner of 29th and 5th.
29. ve 5. caddenin kuzeybatı köşesindeki binada hayatta kalanlarız.
There's no survivors.
Hayatta kalan falan yok.
I've counselled over 75 bank-robbery survivors.
Önerilerimle 75 kişiyi banka soygunundan sağ çıkardım.
We're survivors.
Biz hayatta kalalım.
We have three survivors... in their 30s and one 12, and I'm keeping that right now under wraps because of security purpose at the present time.
Üç kişi kurtardık... 30'lu yaşlarda bir kişi ve bir de 12 yaşında ve şu an bunu da gizli tutuyorum aynı zamanda güvenlik amaçlı olarak.
Eric, the filmmaker, has been hard at work in Las Cruces, El Paso, and here in Albuquerque, too, talking with survivors, cops, and the families of those who lost their lives when two gunmen
Eric, film yapımcısı çok çalıştı Las Cruces, El Paso'da... ve burada, Albuquerque'de de kurtulanlarla, polislerle konuştu ve hayatlarını kaybedenlerin aileleriyle.
Two survivors in sight.
Görünürde iki kişi var.
She has been following efforts by some survivors to find their missing loved ones.
Hayatta kalanların sevdiklerini arayışlarını yakından takip ediyor.
And the water just kept coming, there weren't many survivors.
Su gelmeye devam etmiş, sağ kalan pek çıkmamış.
And then training survivors to give inoculations.
Hayatta kalanlara aşı eğitimi vermeliyiz.
But you are all survivors.
Ama siz kurtuldunuz.
Baking in the sun below them are some of Africa's toughest survivors.
Parmak uçlarındaki yapışkan diskler sayesinde her yüzeye tırmanabiliyorlar.
During the months of October and November these downpours wake some of Africa's toughest survivors.
Daha sonra, yağmur ormanının yavaş hareket eden efsanevi bir canlısı gün yüzüne çıkıyor.
The solar system we see today is really just the final survivors of the early chaos.
Ancak, her şey böyle başlamadı. Güneş sistemimizin şiddetle dolu uzun bir hikayesi var.