English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ S ] / Suspicion

Suspicion translate Turkish

2,235 parallel translation
In short, perhaps, Miss Woodhouse, as you know everything, you could hardly be without suspicion.
Kısacası, belki de, Bayan Woodhouse, her şeyi biliyorsunuzdur, şüphelenmemeniz pek olası değil.
You cannot think I would have encouraged you to have feelings for Mr. Churchill if I had the slightest suspicion that he had the smallest regard for Jane Fairfax?
Jane Fairfax'e karşı en ufak bir ilgisi bile olduğu bilseydim, Bay Churchill'e olan duygularını asla cesaretlendirmeye kalkışmazdım, bunu bilmelisin.
I thought I would arise less suspicion with a woman lt didn't look like you used force.
Yanımda bir kadın olursa, dikkat çekmem diye düşündüm. Yakalandığında, cebri bir durum yokmuş.
Not within the window of the crime and his suspicion.
Bu suçla veya sana olan şüphesiyle de bir ilgisi yok.
He played along not to arouse suspicion, but I think you already knew that.
Kuşku uyandırmamak için uyum içinde davrandı. Ama sanırım sen zaten bunları biliyordun.
That may arouse suspicion.
Bu şüphe çekebilir.
And sometimes we'd land a big fish to allay any suspicion.
Bazen şüpheye mahal vermemek adına büyük balıkları karaya çıkarıyorduk.
I am arresting you on suspicion of impersonating a police officer.
Stevie haklı, kariyer dünyası bana göre değil. Bu akşam burada çalışmaya ne dersin?
I had a suspicion.
Şüphelerim vardı.
Ed Fields, I'm arresting you on suspicion of attempted sexual assault on Lucy Roberts.
Ed Fields, Lucy Roberts'a yapılan cinsel saldırının şüphelisi olarak seni tutukluyorum.
Stuart Taylor, I'm arresting you on suspicion of intent to rape.
Stuart Taylor, tecavüze teşebbüsten sizi tutukluyorum.
We can travel around the world without suspicion, assisting other agencies with covert activities.
Hiçbir şüpheye yer vermeden bütün dünyayı dolaşabilir, diğer örgütlere gizli faaliyetlerinde yardımcı olabiliriz.
Getting shot during the break-in to divert suspicion was a nice touch.
Şüpheyi üzerinden çekmek için soygun sırasında vurulmak iyi fikirdi.
When you planned to be with me, above suspicion, right?
Benimle olmayı planladığın zamanda, şüpheden uzak, değil mi?
It was suppressed to avoid the suspicion of civilian casualties
Bu da sivil kayıpların yaşandığına dair şüphelerin ortadan kalkmasına yol açmıştır.
Uther would view the son of a Dragonlord with the deepest suspicion.
Uther, ona yaptıklarının aynısını oğluna da yapardı.
High ranking official under suspicion of being involved with smuggling and art forgery.
Yüksek rütbeli bir devlet görevlisi kaçakçılık ve sahteciliğe karıştığı için göz altında.
Suspicion only leads to self-destruction.
Şüphe, kendinizi yok etmenize yol açar.
It is overtaken by hysteria. Suddenly 120.000 Japanese-Americans fall under suspicion.
Aniden, 120.000 Japon Amerikali zan altinda kalir.
I trotted unhurriedly to avoid suspicion.
Yoluma, şüphe çekmemek için tırıs adımlarla devam ettim.
If a brother had found her out or merely harbored the suspicion, she would hear about it there.
Çünkü bir peder öğrenmişse, ya da şüphe duyuyorduysa orada mutlaka duyacaktı.
Something, well, were to happen to the Pope while I'm still in the city, suspicion would fall on me and on every successor I might support.
Ben hâlâ şehirdeyken papanın başına bir şey geldiği takdirde bana ve destekleyeceğim tüm haleflerine şüpheyle yaklaşılacaktır.
how he operated, disregarding... all the elementary rules of espionage. It was so reckless... it was above suspicion.
Çalışma metodumuz tamamen casusluğun temel ilkelerinin dışındaydı çok rahattık hiç şüphe uyandırmıyorduk
There's always been a suspicion that Avellaneda's not just the Tornado's fence, but the Tornado himself.
Hep Avellaneda'nın... Kasırga'nın yandaşı değil de Kasırga'nın kendisi olduğundan şüphelenilir.
Does this mean I must spend the rest of my life living under a cloud of suspicion?
Bunun anlamı geri kalan hayatımı şüphe bulutu altında mı geçirmek?
It's the terrible suspicion the police have of me now. It's...
Polisin benden kuşkulanmasından çok rahatsız oluyorum.
Millicent Pebmarsh, I am Leftenant Race of the Royal Navy and I am arresting you under suspicion of high treason.
Millicent Pebmarsh, ben Kraliyet Donanmasından Teğmen Race. Sizi vatana ihanet kuşkusuyla tutukluyorum.
But with suspicion.
Evet ama şüpheyle.
I do not know! Here's my suspicion. I think someone has read my script.
Bilmiyorum.Galiba biri senaryomu okumuş.
If we really become together, her intense suspicion will turn her against you.
Şayet gerçekten bir araya gelirsek yoğun şüphesi sana yönelecektir.
Then suspicion rate higher now, right?
Artık pek sorun olmayacak gibi. Bak.
Rowley, for showing dignity under false suspicion, I am promoting you to team captain.
Rowley zan altınayken bile göstermiş olduğun asaletten dolayı seni takım kaptanı yaptım.
to cast negative suspicion on racial minorities.
Irkçı azınlıklar üzerine olumsuz kuşkuları aktarmak için...
But you're going to suffer... from a lot of suspicion, be happy from admiration and gratitude,
İnsanlara yardım etmekten hoşlandığını biliyorum. Ama ızdırap çekeceksin... Şüphe edecekler, hayranlıklarından ötürü mutlu olacaksın minnet duyacaklar,
Suspicion and anger have always been in my life.
Şüphe ve kızgınlık her zaman hayatımda vardı.
I have a suspicion.
Tahmin etmek istiyorum.
I'm arresting you both on suspicion of murder in the first degree!
Sizleri birinci derecen cinayetlerin şüphelisi olarak, tutukluyorum.
As far away as possible, to avoid arousing suspicion.
Süphe uyandirmamak için, mümkün oldugunca uzaga gidin.
But if we go against orders it'II just draw suspicion.
Ama kurallara karşı gelirsek şüpheyi üstümüze çekeriz.
You are under arrest on suspicion Of having performed actions in contravention To the racial and religious hatred act of 2006.
Irkçı ve dini nefret eyleminde bulunduğunuz şüphesiyle kanunlara aykırı davrandığınız için tutuklu durumdasınız.
I thought as much... You tried to throw suspicion onto Isabelle Guerin.
Buna hiç şaşırmadım suçu Isabelle Guerin'in üzerine yıkmaya çalıştın.
A false confession is used to throw suspicion onto someone else.
Sahte itiraflar, şüpheyi başka tarafa çekmek için kullanılır.
You drove her away with your suspicion and your paranoia!
Şüphe ve paranoyan yüzünden onu kaçırdın!
Based on this baseless suspicion they all were arrested.
Bu asilsiz suclamalar yüzünden hepsini tutukladilar.
The sum has been spread among the brokers to ease suspicion.
Dikkat çekmesin diye, meblağ simsarlar arasında dağıtıldı.
"To allay suspicion," he says, "you must first arouse it."
Şüphelenmesini engellemek için, öncelikle şüpheleri arttırmalıymışsın.
And I couldn't shake the suspicion.
İçime kurt düştü.
I can understand his suspicion.
Şüphelenmesini anlayabiliyorum.
Because that'd be the perfect way to place yourself above suspicion.
Çünkü bu kendinden şüphe uyandırmamak için mükemmel bir yol.
A little oil on a burner, and you can clear out a restaurant Without raising too much suspicion Or causing too much damage.
Alevin üzerine birazcık yağ dökersen kimse şüphelenmeden, ya da çok zarar vermeden tüm restoranı boşaltabilirsin.
I mean, when you had a suspicion, fine. But you know now.
Yani, şüphelendiğinde, tamamdı ama şimdi biliyorsun.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]