Suspicious translate Turkish
5,356 parallel translation
If you were truly my friend, you wouldn't ignore anything suspicious about the person I was dating.
Eğer gerçekten arkadaşım olsaydın çıktığım kişi hakkındaki şüpheli olayları görmezden gelmezdin.
We're not ruling out any suspicious circumstances.
Olası bütün durumları araştırıyoruz.
To be honest, during the initial autopsy We discovered several suspicious details.
Doğrusu, ilk otopside Bazı şüpheli detaylar keşfettik.
We have to investigate all suspicious deaths, and I'm betting dollars to doughnuts it'll turn out to be a homicide.
Bütün şüpheli ölümleri soruşturmak zorundayız, her şeyine bahse girerim cinayet çıkacak.
Uh, Frankie, does a suspicious mail alert say anything about excessive postage or having a return address as a P.O. Box?
Frankie, şüpheli posta alarmında aşırı posta bedeli veya iade adresinin posta kutusu olmasıyla ilgili bir şey deniyor mu?
- I'm gonna help you maintain pressure. - There's suspicious packages at the front desk.
- Bastırmaya devam etmene yardım edeceğim.
Everything about that box was suspicious.
O kutu baştan aşağı şüpheliydi.
So no suggestion that the police are treating the death as suspicious, despite speculation...
Teşekkürler. Spekülasyonlara rağmen polis ölümü şüpheli olarak...
You know, I know she's, uh, suspicious of Tori and, you know, maybe me, too.
Tori'den şüphelendiğini biliyorum. Belki benden de öyle.
I got a suspicious vehicle possibly running countersurveillance on our op.
Operasyonu tehlikeye atan Şüpheli bir araç var.
Did you notice anything suspicious?
Şüpheli bir şey farkettiniz mi?
If you see a suspicious package or activity on the platform or train..
Peronda ya da trende şüpheli bir paket ya da durum görürseniz...
Did she exhibit unusual behavior recently, or was she involved with anyone suspicious?
Son zamanlarda olağandışı davranışlar göstermiş veya şüpheli biriyle konuşmuş mu hiç?
At least that wasn't suspicious.
Hiç şüpheli bir hareket değildi.
She remembers it because she thought it looked suspicious.
Şüpheli göründüğü için kadın unutmamış.
If you see anyone suspicious, call the police.
Eger süpheli bir durum görürseniz Hemen polisi arayin.
Ask if they'd seen anything suspicious.
Süpheli bir sey görüp görmediklerini sordu.
Do you have any suspicious persons around you?
Acaba çevrenizde şüpheli birileri var mı?
Real suspicious, like.
Şüpheli bir his.
When you were suspicious...
Şüphelendiğinde...
Two kids were admitted to the hospital with suspicious wounds on their necks.
Hastaneye boynunda şüpheli yaralar bulunan iki çocuk getirilmiş.
I want you to realize that as a professional who works regularly with children, I have a responsibility to report... suspicious behavior... to the authorities.
Şunu bilmenizi isterim ki sık sık çocuklarla çalışan bir profesyonel olarak tuhaf davranışları yetkililere... bildirmek için... sorumluluklarım var.
What... What do you mean, um, suspicious behavior?
Ne, nasıl yani, şüpheli davranış?
The Japanese are acting suspicious.
Japonlar şüpheli davranıyorlar.
I know that you're suspicious.
Bunun şüpheli olduğunu biliyorum.
I am not suspicious of you, Mr. Kim.
Sizden şüphelenmiyorum, hocam.
I was immediately suspicious of this lover, and I had him questioned under torture until he revealed to me the actual course of events.
Ve işkenceyle sorgulamaya aldırdım Ta ki gerçekte olanları söyleyene kadar.
You look at me all suspicious.
- Bana şüpheliymişim gibi bakıyorsun.
No. That would be suspicious.
- Hayır, olmaz.
You could have an accent or a suspicious package, but you can't have both.
Aksanlı konuşabilir ya da şüpheli bir paket taşıyabilirsin ama ikisi birden olmaz.
After he was convicted, I looked into his case, and I received a suspicious piece of evidence, but I couldn't verify the source.
Mahkûm olunca davasını inceledim. Şüpheli bir kanıt elime geçti ama kaynağını doğrulayamadım.
Mangler's making a suspicious move at two o'clock.
Mangler saat iki yönünde garip bir hareket yapıyor.
Crazy suspicious!
Fazla şüpheci!
Anything else is just going to make him more suspicious.
Yapıcağımız başka bişi onu sadece daha çok şüphelendirir.
But she was being very suspicious this morning, okay?
Ama bu sabah çok şüpheli davrandı.
Thought it looked suspicious and dialed 911.
Şüphelenmiş ve acil yardımı aramış.
You were suspicious from the onset.
Başından beri şüphelenmiştin.
What do I do if I see a suspicious person approaching the base?
Üsse yaklaşan şüpheli... bir kişi görürsek ne yapmamız gerekiyor?
When I'm guarding at the gate and the security of the base is in my hands I see a suspicious figure and all I have is my alertness, my quick-wit, my responsibility, and my M-16.
Kapıda nöbet tutarken ve üssün güvenliği benim ellerimdeyken şüpheli birisini görürsem sahip olduğum yegane şeyler atiklik pratik zekam, sorumluluk bilincim ve M-16'ımdır.
You're the most suspicious one, you know?
En çok şüphelide sensin, biliyorsun değil mi?
You are a suspicious little thing.
Seni küçük şüpheli şey.
So, it turns out the Lee and Howard families took all of their old moonshine and other suspicious manufacturing infrastructure to create highly efficient conversion methods.
Lee ve Howard ailelerinin tüm kaçak içkilerini ve diğer şüpheli üretim tesislerini ehliyetli dönüştürme yöntemleri bulmak için aldığı ortaya çıkmış.
We got three calls on suspicious vehicles. I ran the plates.
Şüpheli bir araçtan üç arama var.
- We live in a town with a sense of history but not so much history that the locals are suspicious of new people.
- Tarih bilinci olan bir yerde yaşarız ama insanlarının yeni gelenleri yadırgayacağı bir yer olmayacak.
He'll be suspicious of a woman he meets in a bar or hotel lobby, but the wife of the Deputy Undersecretary of Defense?
Barda ya da otelin lobisinde tanıştığı bir kadından şüphelenir ama Savunma Bakanı Yardımcısı'nın eşinden şüphelenmez.
Yeah. He said I should call him if I remembered anything or if anything suspicious happened.
Evet, aklıma bir şey gelirse ya da şüpheli bir şey olursa onu aramamı söyledi.
Kevin Elspeth is suspicious as hell.
Kevin Elspeth aşırı şüpheli.
Have you seen any suspicious people or vehicles in the neighborhood recently?
Son zamanlarda civarda şüpheli birini veya bir taşıt... gördün mü?
The dining hall ladies were getting suspicious, so I had to stop.
Yemek salonundaki hanımlar çok şüphelenmeye başladılar o yüzden durmam gerekti.
Or suspicious?
Yoksa şüpheli mi?
You're suspicious of everything.
Her şeyden şüphe edersiniz.