Sylvester translate Turkish
963 parallel translation
Better get under cover, Sylvester.
Bir şeyin altına girmeli, Sylvester.
This is my business colleague, Mr. Sylvester Sneer.
Bu da ortağım Bay Sylvester Sneer.
Are you sure we're on the right boat, Sylvester?
Doğru gemide olduğumuzdan emin misin, Sylvester?
'Maxwell Frere, the ventriloquist, was charged with the attempted murder'of a man in the same line of business, Sylvester Kee, an American.
Maxwell Frere, vantrilok, meslektaşı amerikalı Sylvester Kee'ye cinayete teşebbüsten tutuklanmıştı.
'I am told that one or two have been seen in Paris lately...' - Sylvester Kee!
Duyduğuma göre, son zamanlarda Paris'te bir iki tane görülmüş.
- Well, hello, Beulah.
- Sylvester Kee - Merhaba Beulah.
The name is Kee, Sylvester Kee.
Adın ne? Adım Kee, Sylvester Kee
- Sylvester, you may call me Hugo.
Sylvester, bana Hugo diyebilirsin.
I say, Sylvester, how'd you like to work with me?
Benimle çalışmaya ne dersin?
I'll be waiting for you in my dressing room.
Sylvester, seni soyunma odamda bekliyor olacağım.
Glad to see you, Sylvester.
Seni gördüğüme sevindim, Sylvester.
Well, it's my old friend Sylvester!
Benim eski arkadaşım, Sylvester.
I'm not such a fool as you think, Sylvester Kee.
Sandığın kadar aptal değilim, Sylvester Kee.
Poor Sylvester!
Zavallı Sylvester!
I'm going to team up with Sylvester. Maybe we'll come and visit you.
Sylvester'la takım olacağım, Belki seni ziyarete de geliriz.
The name is Kee, Sylvester Kee.
Adım Kee, Sylvester Kee!
Why, hello, Sylvester.
Merhaba Sylvester!
Will you please wait, Sylvester?
Lütfen bekler misin, Sylvester?
Sylvester?
Sylvester mı?
How did you know my name was Sylvester?
Adımın Sylvester olduğunu nereden bildiniz?
Sylvester, are you getting bored with us?
Sorun ne Sylvester, bizden sıkıldın mı yoksa?
- Do you know?
- Sen biliyor musun Sylvester?
Sylvester, pull up here.
Sylvester, burada dur.
- Sylvester, stop the car.
- Sylvester, durdur arabayı.
Can you skate?
Kayabilir misin Sylvester?
Look at Sylvester!
Sylvester'a bak!
Now, Sylvester.
Hadi Sylvester.
Keep cool, Sylvester!
Sakin ol, Sylvester!
- Good night, Sylvester.
- İyi geceler, Sylvester.
Sylvester is a noble soul.
Sylvester asil bir ruha sahip.
- Sylvester!
- Sylvester!
Sylvester, this is my husband, Bishop Brougham.
Sylvester, bu kocam, Piskopos Brougham.
- Thank you, Sylvester.
- Sağ ol, Sylvester.
Good idea, Sylvester. You see, I've no objection to a practical suggestion.
iyi fikir, Sylvester.görüyorsun, pratik hiç bir fikre itirazım yok.
- Come here, Sylvester. We're moving.
- Gel buraya Sylvester, gidiyoruz.
Why didn't I think about Sylvester?
Oysa Sylvester aklımıza hiç gelmedi.
- Who on earth is Sylvester?
- Sylvester da kim peki?
Are we calling Sylvester or not?
Sylvester'ı arayacak mıyız, aramayacak mıyız?
Because your son, Sylvester is an irresponsible, unreliable, big loudmouth, no-good bum who, if he isn't a crook, it's only because he hasn't got the brains or ambition even to become a crook.
Çünkü oğlun sorumsuz, küstah, eğlence düşkünü ve kötü niyetli biri. Beyinsiz olduğundan yola gelmesi mümkün değil.
I want to speak to Sylvester Marcus.
Sylvester Marcus ile konuşmak istiyorum.
- Sylvester?
- Sylvester?
- Sylvester?
Alo! - Sylvester?
And this Sylvester Marcus, the one the old lady called he's about here going in the other direction.
Bu da Sylvester Marcus, onu yaşlı kadın çağırdı buraya gelmek üzere ama farklı yönden geliyor.
It's Sylvester!
Bu Sylvester!
Not Russell or my mother or Sylvester, anybody.
Russell'ın, annemin, Sylvester'ın, kimsenin bulamayacağı bir yere.
Sylvester?
Bayanlar ve baylar, sizlere şarkı söyleyeceğim. Slyvester!
- It's Sylvester Kee.
- Kim o?
Come in!
- Sylvester Kee!
Ignore him, Sylvester.
Onu görmezden gel, Sylvester..
- How much do I owe you?
- Borcum ne Sylvester?
Sylvester!
Sylvester!